Bakara Suresi 71. ayette, Yahudilerden neden kusursuz bir kurban isteniyor?

Tarih: 27.05.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bunun Hz. İsa'nın kusursuz olmasıyla ve İslam'daki kurban ile bir ilgisi var mıdır? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Yahudilerin kesmekle emr olundukları hayvanın kurbanla bir ilgisi yoktur. O özel bir olaydır. Şayet öyle olsa bile, İslam dinindeki Kurban vecibesi için bir emir telakki edilmez ve orada belirtilen özellikler bizim kurbanlarımızda olması gereken şartlar olarak kabul edilmez.

Örneğin “çifte koşulmayan, ekin sulamada çalıştırılmayan, salma, hiç alacası bulunmayan” şeklinde sırlanan özellikler, bizim kurbanlarımızda aranan şartlardan değildir.  İslam’da Kevser suresindeki normal kurbanı emreden ayet ile, özel hac kurbanlarıyla ilgili ayetler yanında, kurbanın önemini, özelliklerini belirten ve kesilmesini emreden bir çok hadis söz konusudur.

Onlardan kusursuz kurban değil, Allah’ın kesilmesini murat ettiği kusursuz bir hayvanın kesilmesi isteniyor. Maksat ise, o özelliklerdeki hayvanın, fakir ve de öksüz olan sahiplerine bir yardım sağlanmış olsun. Ayrıca herhangi bir ineği kesme emrine uymayan ve kesmemek için bahane arayan Yahudilere de bir ceza olsun.

Bir insanın babasız dünyaya gelmesi, onun kusursuz olmasını gerektirmez. Kusurlar, anne-babadan tevarüs yoluyla gelen şeyler değil, kişinin kendi iradesiyle işlediği suçlardır. Eğer babası olanların mutlaka -sırf bu yüzden- suç işlemeleri söz konusu olsa, Hz. İsa (as)’dan başka hiç kimsenin hesaba çekilmemesi gerekir. Çünkü, bu suçun kaynağı babalardır. Herkesin bir babası olduğuna göre, Hz. Adem (as)’e kadar, her çocuğun sorumluluğu, bir önceki babaya ait olacaktır. Hz. Âdem’in de ne babası ne de  annesi olmadığına göre, insanlığın bütün suçları onun boynunda kalır.  İslam inancına göre, sadece Hz. İsa değil, bütün peygamberler masumdur, kusursuzdur. Bu güzellikleri, soylarından dolayı değil, peygamber olduklarından dolayıdır.

Kur’an’da bütün peygamberler için “seçkin” insanlar ifadesi kullanılmıştır. Hz. İsa için kullanılan ve “tertemiz” anlamına gelen “zekî” (bk. Meryem, 19/19) ifadesi, Hz. Yahya (as) için de aynı kökten gelen “zekat” (bk. Meryem, 19/13) kavramıyla ifade edilmiştir. Özellikle Hz. Muhammed (a.s.m) için -meal olarak- kullanılan “Şüphesiz sen pek yüksek bir ahlak üzeresin.”(Kalem, 68/4) ifadesi, onun Allah tarafından kusursuz bir insan olduğunun tescili anlamındadır.

Bu sebeple, “Ayrıca Kur'an bile İsa’nın günahsız olduğunu doğrulamaktadır.” şeklindeki ifade, insanın hayal gücünü göstermekten öteye bir şey ifade etmez.

Yahudilerin kesmekle emr olundukları hayvan konusu ayetlerde şöyle anlatılır:

“Bir vakit de Musa kavmine: 'Allah, bir sığır kesmenizi emrediyor.' demiş, onlar da: 'Ay! Sen bizimle alay mı ediyorsun.' diye cevap vermişlerdi. Musa da 'Öyle cahillere katılmaktan Allah'a sığınırım.' demişti."

"Bunun üzerine Musa'ya: 'Peki öyleyse Rabbine yalvar da onun ne olduğunu bize açıklasın.' dediler. Musa: 'Rabbim şöyle buyuruyor: O sığır ne pek geçkin, ne de körpe olmayıp orta yaşta dinç bir inek olacaktır. Haydi size emredilen işi yapın bakalım.' dedi."

"Bu sefer dediler ki: 'Rabbine yalvar da onun rengini bize bildirsin.' O da: Allah diyor ki: 'O, bakanların içini açan parlak sarı bir inek olacaktır.' dedi."

"Onlar yine dediler ki: 'Bizim adımıza Rabbine yalvar da onun nasıl olacağını bize iyice bildirsin. Zira istenen sığır, bize diğerlerine benzer geldiğinden tereddütte kaldık. Ama inşaallah asıl istenen sığırı buluruz.'"

"Musa: 'Rabbim şöyle diyor: O inek, ne toprağı sürmek için çifte koşulmuş, ne de ekin sulamada çalıştırılmış olmayan, salma ve her kusurdan uzak, hiç alacası bulunmayan bir inek olacaktır.' Onlar: 'İşte şimdi gerçeği tam anlayacağımız tarzda bildirdin.' diyerek nihayet sığırı kestiler ki az kaldı yapmayacaklardı."

"Hani siz bir adam öldürmüştünüz de peşinden katilin kim olduğu hakkında birbirinizle kavgaya tutuşup suçu üzerinizden atmıştınız. Halbuki Allah sizin gizlediğinizi meydana çıkaracaktı."

"Bunun üzerine dedik ki: 'Kestiğiniz sığırın bir parçasıyla o maktûlün cesedine vurun.' (Vurulunca da o diriliverdi.) İşte Allah bunu nasıl dirilttiyse, ölüleri de öyle diriltir. Aklınızı iyice kullanasınız diye âyetlerini size gösterir.” (Bakara, 2/67-73)

Bu âyetlerde İsrail tarihine ilişkin olaylardan bir sahne anlatılmaktadır. Burada, Hz. Peygamber (sav) dönemindeki Yahudilerce bilindiği için, söz konusu ineğin kesilmesini gerektiren olayın ayrıntısı hakkında bilgi verilmemiş, sadece 72. âyette bir adam öldürme olayından söz edilmiştir.

Abdullah b. Abbas, Ubeyde b. Sâmit, Ebü'l-Âliye gibi sahâbîler ve diğer bazı ilk dönem müfessirlerinin verdiği birbirine yakın bilgilere göre hayli zengin ve yaşlı bir Yahudi, mirasına ve kan bedeline göz diken yeğeni tarafından öldürülüp bir yere atılmış, cinayet bir masumun üstüne yıkılmak istenmişti. Katilin bulunamaması yüzünden toplumda neredeyse silâhlı mücadeleye kadar varacak bir gerginlik doğdu ve olay Musa (as)'a bildirilerek kendisinden bir çözüm bulması istendi. O da Allah'tan aldığı vahye uygun olarak bir inek kesmelerini ve bunun bir parçasıyla maktulün cesedine vurmalarını emretti. Denilenin yapılması üzerine maktul dirildi ve kendisini öldürenin kimliğini açıkladı. (bk. Taberî, Râzî, ilgili ayetlerin tefsiri)

Böylece bir mucize olarak ölünün dirilmesiyle, bir yandan adalet yerini bulup ihtilâf ortadan kalkarken bir yandan da yüce Allah'ın ölüleri diriltmeye muktedir olduğu gösterilmişti.

Mısır'da iki asır kadar yaşayan İsrailoğulları'nın, Hz. Musa (as)'ın zuhuruna kadar geçen zaman içinde hayvanlara ibâdet ve onları kutsal sayma akidesinin te'siri altında kaldıkları sanılmaktadır. Mısır'dan çıktıktan sonra, Sâmiri'nin yaptığı altın buzağıya ibâdet etmeleri (A'raf, 7/148) bu zannı kuvvetlendirmekte ve bize daha doyurucu bir bilgi vermektedir. Diğer taraftan sığırla, Kur'ân-ı Kerîm'de belirtilen özellikleriyle Sâmirî'nin tapınmak için yaptığı altın buzağı arasında büyük bir benzerlik var; bilhassa sığırın parlak sarı renkte oluşu. İşte İsrâîloğulları'nın eski alışkanlıklarıyla olacak, onlar bu tip sığırlara fazlasıyla saygı gösterirlerdi.

İsrailoğulları'nın hayvanlara ibâdet etme alışkanlığını yıkmak ve onları tamamen tevhîd inancı üzerinde toplamak için genç bir sığırın boğazlanması emrolunmuştu. O halde bu emirle şu hikmetlere işaret ediliyordu:                    

1. Kutsal bilinen mahlukatın ibâdete lâyık olmadığını anlatmak. Allah Teâla inek kesme emri ile onların içlerine yerleşmiş olan sığıra tapma geleneğini kesmek istiyordu. Taptıkları nesnenin âcizliğini gösteriyordu.

2. Boğazlanan sığırın bir parçasının maktule vurulmasıyla  yaşatan ve öldürenin ancak Allah olduğuna ve bu  ölümden  sonra  yeniden dirilip kalkmanın  ilâhî  kudrete göre çok  kolay  bulunduğuna kesin belge göstermek.

3. İyilik ve kötülükler ne kadar gizli tutulursa tutulsun, ilâhî ilmin dışına çıkmayacağına dikkati çekmek ve fitnenin kısasla önleneceğini, Hz. Musa (as)'ın şeriatinde de kısas hükmünün bulunduğunu hatırlatmak. (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, 1/221)

Bu olayın topluca görülmesi ve ibret alınması için, böyle bir merasim düzenlendiği anlaşılıyor.

İlave bilgi için tıklayınız:

Ayette “Öldürülen adama ineğin parçasıyla vurun” denilmesi hakkında.

"Doğuran ve doğurulanlar ilah olamaz" konusu...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun