Cuma suresi 3. ayeti Kuran'ın evrenselliğine delil midir?

Tarih: 05.06.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Cuma suresi 3. ayeti Kuran'ın evrenselliğine, yani bütün insanlığa gönderildiğine delil olarak gösterebilir miyiz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cuma suresi, ayet 1-3:

1. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih eder.

2. Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen odur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.

3. Ve onlardan henüz kendilerine kavuşmamış olanlara da. O, Azîzdir, Hakimdir.

Ve daha onlardan başkalarına ki henüz onlara katılmadılar. Buradaki "âherîn" kelimesi, "aher"in çoğulu olup e veya yahut deki zamirine bağlanmış olarak Resulullah (s.a.v)'ın risalet ve öğretiminin yalnız Araplara mahsus olmayıp onlardan başka diğer bütün ümmetleri de kapsadığını beyan etmektedir. Zira ümmi oldukları belirtilen Araplardan başka, "âherîn" (diğerleri) tâbiriyle de bütün kavimler kasdedilmiştir. Yani o Resul, yalnız içlerinden çıkarıldığı ümmi topluluğa değil, henüz onlara katılmış olmamakla beraber ileride katılacak olan Arap ve Arap olmayan bütün insanlık âlemine kitab ve hikmet öğretiyor. O öyle bir Resul ve o, Resul'ü gönderen Allah öyle Aziz öyle Hakîm'dir. (bk. Elmalılı Tefsiri)

İbn Âşûr’a göre; burada amaç, Hz. Muhammed'in (s.a.v) peygamberliğinin belirli bir dönem ve belirli bir toplumla sınırlı olmadığını ifade etmektir. Bu anlamı daraltıcı yorumlar yapılmış olmakla beraber, bunlar sağlam bir delile dayanmamaktadır. Taberî de bu yorumları naklettikten sonra âyetin anlamının genel olduğunu belirtir. (bk. Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu: V/271-272.)

"... Henüz kendilerine kavuşmamış olanlar" bunların dönemlerinde bulunmayıp onlardan sonra gelecekler, demektir.

İbn Ömer ve Said b. Cübeyr: Bunlar Arap olmayanlardır, demişlerdir.

Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde Ebu Hureyre'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Biz Peygamber (sav)'ın yanında oturuyor iken el-Cumua Sûresi nazil oldu. "Ve onlardan henüz kendilerine kavuşmamış olanlara da" buyruğunu okuyunca bir adam: Bunlar kimlerdir, ey Allah'ın Rasûlü? dedi. Peygamber (sav), o şahsa bir ya da iki yahut üç defa soru soruncaya kadar cevab vermedi. (Ebu Hureyre) dedi ki: Aramızda Selman-ı Farisi de vardı. Peygamber (sav) elini Selman'ın üzerine koyduktan sonra şöyle buyurdu: "Eğer iman Süreyya yıldızı yanında bulunsaydı, bunlardan birtakım yiğitler onu ele geçirirlerdi." Bir başka rivayette de şöyle denilmektedir: "Eğer din Süreyya yıldızı yanında bulunsaydı, Farisilerden bir adam onu alıp götürürdü. -Ya da şöyle buyurdu: - Faris oğullarından (bir adam) onu kapıp götürürdü." şeklindedir. Müslim'in lafzı ile rivayet böyledir. (Müslim, IV, 1972; Buhari, IV, 1855)

İkrime: “Bunlar tabiîndir” demiştir. Mücahid: Bunlar bütün insanlardır, demiştir. Yani Muhammed (sav)'ın aralarında Peygamber olarak gönderildiği Araplardan sonra Müslüman olacaklardır.

İbn Zeyd ve Mukatil b. Hayyan da böyle demişlerdir: Bunlar Peygamber (sav)'dan sonra kıyamet gününe kadar İslâm'a gireceklerdir.

Sehl b. Sa'd es-Sâidî'nin rivayetine göre de Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz benim ümmetimin sulblerinde cennete hesabsız olarak girecek birçok erkek ve kadınlar vardır." Daha sonra: "Ve onlardan henüz kendilerine kavuşmamış olanlara da." buyruğunu okudu. (Taberanî, Kebir, VI, 201; Heysemi, Mecmâ')

Peygamber (sav)'ın şöyle buyurduğu da rivayet edilmiştir:

"(Rüyamda) siyah koyunlara su verdiğimi gördüm. Sonra bunların arkasından beyaz koyunları suladım. Bunu tevil et, ey Ebu Bekir." Ebu Bekir dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Siyah koyunlar Araplardır, beyaz koyunlar ise Araplardan sonra senin peşinden gelecek olan Arap olmayanlardır. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Melek de bu rüyayı böylece tevil etti (yorumladı)." diye buyurdu. Kastettiği melek, Cebrail (a.s)'dır. Bu hadisi İbn Ebi Leylâ; Peygamber (sav)'ın ashabından bir adamdan, diye rivayet etmiştir ki, bu da Ali h. Ebi Talih (r.a)'dır. (Dârekutnî, İlel, Riyad 1405/1985, 1, 279'da, hadis mürsel senedinin bilindiğine, muttasıl bir senetlinin bilinmediğine dikkat çekmektedir.) (bk. İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 17/321-323.)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim'in evrenselliği hakkında...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun