Nas suresinde geçen, "Hannas" ne demektir?

Tarih: 18.06.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İnsanların kalbine vesvese vermesi ne demektir?
- İnsanlardan olması ne demektir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

De ki: "Cinlerden olsun in­sanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların Rabbine, insanların mâlik ve hakimine sığınırım!" (Nâs, 114/1-6)

İnsanların göğüslerine vesvese veren, sinsi cin ve insan şeytânlarından Allah'a sığınması, Hz. Muhammed'e (a.s.m.) ve onun şahsında bütün insanlara emredilmektedir.

Âyetlerin sonunda yinelenen en-nâs  insanlar, halk demektir.

Vesvâs, vesvese veren anlamında isimdir, masdarı visvâs'tır. İşi gücü vesvese vermek olduğundan şeytâna vesvâs denmiştir.

Hannâs, geri kalmak, sıkılmak, daralmak anlamındaki hunûs kökünden mübalağa sıfatıdır. Geri kalan, kötülüğe sürüklemek için insanı arkasından izleyip döne döne vesvese veren, Allah anıldığı zaman sıkılan şeytân ve şeytân ruhlu insandır. Vesvese verecek şeytân veya insan, hep insanın ardında gezer, fırsat bulup onu kandırmağa çalışır. Saîd ibn Cübeyr de: "İnsan Rabbini anınca şeytan geri kalır, çekilir; Rabbinden gaflet edince ona vesvese verir." demiştir.

Ebû Hayyân'a göre: Vesvâs'ın, şeytânın adı olduğu söylenmiştir, ama vesvese fısıldayan şehvetlere de vesvâs denilir. Yasaklanan, nefsin hevâsıdır. el-Hannâs, vesveseci sinsi şeytândır. Her insanın, kendisini kötülüklere sürüklemeğe, kötü işleri gözünde süslü göstermeğe çalışan bir şeytânı vardır. Peygamber (s.a.v.): "Sizden hiç kimse yoktur ki, kendisine bir karîn (cin arkadaş) görevlendirilmiş olmasın." buyurmuş.

- Yâ Resûlallah, ya sen (senin de karînin var mı).? demişler.

- Evet var, ancak Allah beni ona galip getirdi. Artık o bana hayırdan başka bir şey emretmiyor, demiş." (Dârimî, Rikak: 25; İbn Hanbel, Müsned: 1/385,397,401,460)

"Peygamber (s.a.v.) itikâfta iken zevcesi Safıyye kendisini ziyaret etmiş, Peygamber (s.a.v.) geceleyin Safıyye'yi eve götürmek için çıktığında iki ensârlı adama rastlamış. Onlar Peygamberi görünce hızla yürüyüp uzaklaşmağa başlamışlar. Allah'ın Elçisi:

- Yavaş olun, bu Huyey kızı Safiyye'dir, demiş.

Adamlar, Allah Elçisinin böyle bir açıklama yapmasını hayretle karşılayarak:

- Yâ Resûlallah, (niçin böyle söylüyorsun)? demişler. Allah'ın Elçisi:

-"Şeytân, Âdemoğlunun kan damarında dolaşır. Ben onun, sizin kalbinize bir şey yahut kötü bir düşünce atmasından korktum." buyurmuştur. (Buhârî, Ahkâm: 21, Müslim, Selâm: 25; Ebû Dâvûd, Sünnet: 17,18)

Ebû Ya'lâ el-Mavsılî'nin, Enes ibn Mâlik'ten saptadığı bir hadîse göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Şeytân, hortumunu Âdemoğlunun kalbinin üstüne koyar. (Âdemoğlu) Allah'ı hatırlarsa şeytân geri çekilir, unutursa şeytân onun kalbini yutar. İşte el-Vesvâs el-Hannâs odur."

Garîb olan bu hadîsin benzeri bir hadîs Abdullah ibn Abbâs'tan rivayet edilmiştir. (İbn Kesîr,Tefsîr: 4/576)

Bu hannâs vesveseci, hem cinlerden hem de insanlardandır. Cin şeytânı nasıl kâh sokulup vesvese verir, kâh geri çekilirse, insan şeytânı da öyledir. Kendisini şefkatli bir öğütçü göstererek insana sokulur, muhatabı yüz vermezse çekilir, yüz bulursa düşüncelerini aşılamağa çalışır. Ayetin akla gelen ilk anlamı budur.

"Böylece biz her peygambere, insan ve cin şeytânlarını düşman yaptık. (Bunlar,) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar..." (En'âm, 6/112)

âyeti de insan ve cin şeytânlarının, süslü sözlerle insanları kandırmağa çalıştıklarını anlatmaktadır. Ebûzerr'in rivayet ettiği bir hadîste Peygamber (s.a.v.), Ebûzerr'e: "Cin ve insan şeytânlarının şerrinden Allah'a sığınmasını emretmiş" ve insanlardan da şeytânlar olduğunu söylemiştir. (Nesâi, İsti'âze 48; İbn Hanbel, Müsned, 5/178,265; Bk. Prof Dr. Süleyman Ateş, Kuran Ans.)

Sûrenin ilk üç ayeti, kendisine sığınılması emredilen Allah Teâlâ'nın Rablık, Hükümdarlık ve İlâhlık sıfatlarını zikretmektedir.

Bu, sığınılan Allah Teâlâ'nın dilediğini her türlü kötülükten koruyabileceğini ve izni olmadan kimsenin kimseye bir zarar vermesinin mümkün olmadığını vurgulamaktadır. Vesvesecinin şerrinden bu sıfatlara sığınıldığı gibi, diğer bütün kötülüklerden korunmak için yine bu sıfatlara iltica edilir:

"De ki: Sığınırım bütün insanların Rabbine bütün insanların Hükümdarına, bütün insanların İlahına." (Nas, 114/1-3).

Peşinden, sığınılması gereken şer zikredilir:

"İnsanlara kötü şeyler (vesvese) fısıldayan o sinci vesvesecinin şerrinden. O ki tekrar tekrar döner ve insanların göğüslerine (kötü şeyler) fısıldar." (Nas, 114/4-5).

İnsanları saptırmak, başlarına kötü şeyler getirmek isteyenler, görünmez varlıklar olan cinlerden olabildikleri gibi, insanların arasında dolaşan hemcinslerinden de olabilirler:

"Bu vesveseci gerek cinden, gerek insandandır." (Nas, 114/6).

Bu şerden Allah'a sığınmanın birinci anlamı, şerrin kalbe yerleşmemesi için Allah'a dua etmek ve sığınma isteminde bulunmaktır. İkinci anlamı: Allah yolunda çalışanların aleyhinde halkın kalbine vesvese verene karşı daima Allah'a sığınmaktır. Hak davetçilerinin, Allah'a daveti bırakarak, her bireyin davetçiler hakkındaki yanlış düşüncelerini düzeltemeyeceği ve ithamlara cevap veremeyeceği ve bunlar için vakit ayıramayacağı bilindiğine göre, tek çare bütün bunlardan Allah'a sığınmaktır. Ayrıca muhaliflerin seviyesine inilerek, kendini savunmak için onlara cevap verilmesi de uygun değildir. Onun için Allah, hak davetçilerine yol gösterir ve şöyle buyurur: "Şerre karşı Allah'a sığınarak hiçbir şeye aldırmadan davete devam edin."

Burada vesvesecinin, şer fiilinin başlangıcı olduğu sonucu da çıkmaktadır. Vesvese, gâfil ve zihni boşalan bir insan üzerinde önce etkili olur ve kalbinde kötülüğe istek meydana getirir. Bu kötü niyet daha sonra irade haline gelir ve vesvesenin de etkisiyle irade pekişir. Son adımda ise, şer amel ortaya çıkar. Vesvese verenin şerrinden Allah'a sığınmanın anlamı, Allah'ın henüz başlangıcında şerri yok etmesini istemektir. (Ömer Tellioğlu, Şamil İslam Ans. Nas Suresi)

Bazıları, görmediğini bahane ederek şeytanı inkara kalkışır. Mevlâna, böylelerine der: “Şeytanı görmedinse kendini gör!” (Mevlana, V, 1517.) Çünkü şeytan bir cesedle görülseydi, herhalde o inkarcılar gibi görülecekti. Nitekim, Nas Sûresinin son ayeti, “Hannas” olan şeytanın hem cinlerden, hem de insanlardan olduğunu dikkat çeker. “Hannas, kirpi gibi kah başını çıkaran, kâh büzülen anlamındadır. Şeytanın kalbe saldırması buna benzemektedir.” (Mevlana, XI, 1056.)

İlave bilgiler için tıklayınız:

İnsanlardan da şeytan var mıdır?

Her insanının içinde bir şeytan mı var?

VESVESE.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun