"Ey Muhammed! Bizim yanımıza çık, diye bağırdılar, bunun üzerine uyandı ve çıktı." Bu ayeti açıklar mısınız?

Tarih: 22.06.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hucurat Suresi'nde "Ey Muhammed! Bizim yanımıza çık! diye bağırdılar, bunun üzerine uyandı ve çıktı." buyurulmaktadır."
-Bu Sure keyfi mi inmiştir, şimdi bu ayetin hükmü ile amel edilebilecek midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Resulullah henüz uyuyordu, 'Ey Muhammed! Bizim yanımıza çık!' diye bağırdılar, bunun üzerine uyandı ve çıktı." (bk. Hucurat, 49/4 tefsiri)

ifadesi, uykuya dikkat çekip başka noktaları çağrıştırmaya yönelik görünüyor. Bu sebeple bu hususta da bir iki söz söylemek gerekir.

Birincisi: Araştırdığımız onlarca tefsir kaynağı arasından sadece bir–iki tanesinde Resullah’ın (asm) uykusundan bahsedilmiştir.

İkincisi: Bu uyku, geceden devam eden bir uyku değil, kaylule denilen bir uyku olduğu, ilgili kaynaklarda açıkça belirtilmiştir. Bilindiği üzere -sıcak bölge Hicaz’da- “kaylule” denilen bir uyuma âdeti vardır. Bu uyku yaklaşık saat 10-12 civarında bir zaman diliminde gerçekleşir. Özellikle gece ibadet edenler için son derece önemlidir. Uzmanlar, kayluledeki yarım saat uykunun, gecenin iki saat uykusu kadar vücudu dinlendirdiğini söylüyorlar.

Bir Cumhurbaşkanı, bir Başkan, bir Genel Kurmay başkanı, bir valiyi, hatta bir köy muhtarını çağırırken bile, insanların daha dikkatli oldukları bilinen bir gerçektir. Bu adab-ı müaşereti, bu sosyal terbiyeyi, bu pedagojik edebi bilen kimselerin, Yüce Allah’ın elçisine karşı nasıl davranması gerektiğine dair -daha Müslüman olmamış bedevî bir kısım insanlara- verilen dersin ne anlama geldiğini algılamakta zorlanmayacağını düşünüyoruz.

“Bu sure keyfi inmiş midir?” sorusuna “evet” diye cevap veren dinden çıkar.

“Şimdi bu ayetin hükmü ile amel edilebilecek midir?” sorusuna ise şöyle cevap verebiliriz:

Hz. Peygamber (a.s.m)’e karşı saygıyı emreden, bu surenin ilgili emirlerini şimdi de onun manevi şahsiyetine karşı göstermek zorundayız. Örneğin;

Onun getirdiği dinin hükümlerine azami saygı göstermek suretiyle, onu rahatsız etmemekle yükümlüyüz.

Hz. Peygamber (a.s.m)’e karşı davranışlarımız, alelade bir kimseye gösterdiğimizden çok daha saygılı olmalıdır.

Hiç kimsenin, Hz. Muhammed (a.s.m)’e -o hayatta iken- “Bizim yanımıza çık!” demesi uygun olmadığı gibi, vefatından sonra da onu temsil eden Kur’an ve sünnetine, “Bizim yanımıza çık! = Sen bizim fikirlerimizin yanına gel, sen bize uy!” demeye hakkı yoktur. Herkes “Kur’an ve sünnetin hükmünü” öğrenmeye gayret edecek, o hükmün yanına varacak, kendi düşüncesini bir yana bırakıp ona uyacak, onu kabul edecek, onun getirdiği sorumluluğu idrak edecektir. Hikmetlerine aklı ermediği zaman, işin ehli olan kimselerden onu öğreninceye kadar sabır gösterecektir.

Ve nihayet, bu surenin Hz. Muhammed (a.s.m)’le ilgili verdiği mesajlarla, her asırdaki insanların o gerçeklerin muallimini asırların dağları arakasından değil, ön yargı duvarlarının arkasından değil, yakınımızda, elimizin altında bulunan ve kırk yönden mucize olan Kur’an-ı Kerim penceresinden, onun tertemiz hayatı penceresinden, verdiği ve zamanla tasdik edilen gaybi haberler penceresinden bakıp dersler çıkarmak, o edep ve edebiyatın zirvesinde olan doğruluk abidesi ve insanlık camiasının iftihar tablosunu yakından tanımaya çalışmak gerekir. Çünkü o, hem dünya hem da ahiret mutluluğunun yegâne reçetesidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun