"Kırk gün et yemeyenin ahlakı bozulur…" sözünü doğru mudur?

Tarih: 06.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hz. Ali'nin, "Kırk gün et yemeyenin ahlâkı bozulur. Kırk gün (boyunca) et yiyenin kalbi katılaşır." sözünü nasıl anlamak gerekir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Ali'nin, “Kırk gün et yemeyenin ahlakı ve çehresi kötüleşir (bozulur); kırk gün üst üste et yemeye devam edenin de kalbi katılaşır!” dediği rivayet edilir. (bk. İhya, 3/92)

“Kırk gün et yemeyen” ifadesini o günkü şartları göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekir. Protein ihtiyacını başka gıdalarla gidermenin de mümkün olmadığı ortamlarda etin önemi daha da anlaşılır.

“Ahlakı bozulur” olarak tercüme edilen “Sae Hulukuhu” ifadesini “huyu bozulur” diye de tercüme edebiliriz. Yani o takdirde iyi beslenememekten kaynaklanan sinirlilik, gerginlik gibi haller kastedilmiş olabilir. Ayrıca aynı ifadeyi, “hulkuhu” şeklinde okuyarak bedensel özellikleri anlamında yorumlamak ve uzun müddet gerekli gıdayı almayan kimselerin çok zayıf düşeceğini, böylece hem dini hem de dünyevi işlerini yapmakta zorlanacağını söylemek de mümkündür. Yani bedeni, çehresi, direnci bozulur denebilir.

Fazla et yemek, aynı zamanda fazla yemek yemeği de beraberinde getirir. Öyle anlaşılıyor ki, etli yemekler, bol gıdalar anlamına geldiği için, kalbin üzerine gaflet perdesini örtebilir.

Ayrıca, uzmanların verdiği bilgiye göre, et bol kollestrol ve steroid yağlar içeren bir organik gıdadır. İnsandaki cinsel (eşeysel) hormonlar da steroid kökenli olduğundan, insan eşeyselliği ve cinsel eğilimleriyle de doğrudan ilgilidir. Fazla steroid alımı ile cinsel hormonların ve dürtülerin fazla olması, "kalbin katılaşması" demek olan manevi duyguların baskılanmasını sağlayacağı gibi, vücudun steroid hormonlarının azalması da kadın ve erkelerde kendine özgü hormonal eğilimlerin azalmasına neden olacaktır. Soruda geçen ifadeleri bu anlamda yorumlamak da mümkündür. Konuya bu açıdan bakıldığında gıdalar içinde özellikle "et"in belirtilmesi önem arzetmektedir.

Bununla beraber, Hz. Ali’nin bu sözünü, bedeni zayıf düşürtecek kadar az yemenin, kalbi karartacak kadar da çok yemenin zararına dikkat çekmek için verilmiş bir örnek olduğu ve bu sözün diğer gıdalar için de bir formül olacağı şeklinde değerlendirebiliriz.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel ölçü Allah Resulünün (sav) uygulamalarıdır:

Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir gruptan, birisi: Ben, kadınlarla evlenmeyeceğim; diğeri: Ben, et yemeyeceğim; ötekisi de: Ben döşekte uyumayacağım, diye söylendiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra:

"Bazı kimselere ne oluyor ki, şöyle şöyle demişler. Ama ben hem namaz kılar, hem uyurum. Bazen oruç tutar bazen de tutmam. Kadınlarla da evlenirim. İşte her kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir." (Buhari, Nikâh, 1; Tecrid-i Sarih, XI, 353)

Öyleyse en doğru yaklaşım, nefsi, içgüdü kaynaklı haz ve arzulardan, -helal dairesinde- sınırlı da olsa yararlandırmaktır. Aksi takdirde fıtrattan gelen bu duygular hiç ummadık zamanda patlayabilir. Ancak bu yararlanmayı da dini ölçüler içinde yapmak ve kalbi karartacak kadar ileri gitmemek gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun