Halk dansları, folklor oynamak günah mı?

Tarih: 10.12.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Çeşitli adlarla yapılan “kültürel faaliyetler”de ve “spor müsabakaları”nda şu şartları aramamız gerekir:

Mesela bu faaliyetlerin bazısı erkek-kız karışık olarak icra edilirse, birtakım dinî mahzurları da beraberinde getireceği açıktır. Ancak kadınların kendi aralarında bu oyunları oynaması caizdir.

Dinen bir kimse ancak kendisine ebedî olarak nikâhı düşmeyen -anne, kız kardeş, hala, teyze gibi- kimselerle yalnız kalabilir, birlikte bulunabilir, elini tutabilir, konuşabilir. Bunun dışında, hayatî bir durum olmadığı müddetçe, bir erkeğin mahremi olmayan bir kadınla; kadının da mahremi olmayan bir erkekle birlikte bulunması, tokalaşması, elini tutması caiz görülmemiştir. Bu bakımdan kadın ve erkeğin karışık olarak bulunduğu folklor oyunu caiz değildir.

Meşrû daire içinde kalmak şartıyla folklor ekibini seyretmenin bir mahzurunun olduğunu söylemek mümkün değildir. Yalnız bu esnada ekipte bulunanların erkek olmaları, kılıç kalkan oynayanların başkalarına gösterilmesi haram olan diz ile göbek arasını açmamaları ve şehevî hisleri tahrik edici türküleri söylememeleri gerekmektedir.

Asrısaâdette, bugünkü folklore benzer şekilde millî geleneğe dayanan mızrak oyunları ve rakslar vardı. Bunu genellikle Habeşistanlılar oynardı. Buhârî ve Müslim gibi hadis kitaplarında, bu hususta Hz. Âişe’den nakledilen bazı rivayetler vardır.

Bir bayram günü Sudanlılar kalkan ve mızrak oyunu oynayıp raksederken Peygamberimiz (a.s.m.) onları görür, Hz. Âişe’nin bu oyunu seyretmesine izin verir. Hz. Âişe bu durumu şöyle anlatıyor:

“Habeşliler gelerek raksetmeye başlayınca Resulullah (a.s.m.) beni çağırdı. Ben de gelerek başımı onun omuzuna dayadım. Habeşlilerin oyununa bakmaya başladım. Nihayet onlara bakmaktan ilk vazgeçen ben oldum.”

Hatta böyle bir oyunda Peygamberimiz (asm)'in Habeşlilere, “Haydi bakalım Efride oğulları göreyim sizi!” buyurarak bir teşvikte de bulunmuştu.

Öyle ki, böyle bir ekibi görünce taşlamak sûretiyle onlara engel olmak isteyen Hz. Ömer’e (r.a.) Peygamberimiz (a.s.m.) “Bırak onları, yâ Ömer!” diyerek teskin etmişti. (Müslim, Îydeyn: 18-22.)

Hadislerde, bu ve benzeri oyunların, -tesettüre riayet etmek şartıyla- kadınlarla birlikte seyretmenin ve bu çeşit oyunlara seyirci olarak kadınların da katılmalarının müsamaha ile karşılanması gerektiği anlaşılmaktadır.

Kadınların kendi aralarında ahlâka aykırı olmamak şartıyla şiir ve şarkı söylemelerinde, defle oynayanları seyretmelerinde bir mahzurun olmadığını Müslim’de geçen aynı babdaki hadislerden öğrenmekteyiz.

Bir bayram günü Ensar kadınlarının def eşliğinde kahramanlık şiirleri söyleyip eğlenmelerini duyan Hz. Ebû Bekir (ra), onlara engel olmak istemişti. Fakat Peygamberimiz (a.s.m.), “Yâ Ebâ Bekir, her milletin bir bayramı vardır; bu da bizim bayramımızdır.” buyurarak onları kendi hallerinde bırakmalarını tavsiye etti. (Müslim, İydeyn: 16-22; Buhârî, İydeyn: 25.)

Bunun için bu çeşit meselelerde İslâm'ın kabul edip hoş karşıladığı ruhsat ve cevazları reddetmemeli, insanların meşru dâiredeki eğlencelerine engel olucu bir teşebbüse girilmemelidir. Çünkü müziğin ve her türlü dansın ayyuka çıktığı günümüzde, meşru çerçevede kalarak tertip edilen merasimler, gençlerin hevesatını müsbete kanalize etmeye vesile olacağından faydalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun