Demokratik açılımla ilgili bir Müslümana düşen görevler var mıdır, varsa nelerdir?

Tarih: 21.01.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Demokratik açılım, insanların yaratılıştan sahip olduğu ve sonradan devlet tarafından onlardan esirgenen hürriyete, yeniden imkân tanımaktır. Bu hürriyet Müslüman ile gayrimüslim vatandaş arasında bir ayırım yapılmadan sağlanır.

Bu hürriyetlerin başında din-vicdan hürriyeti gelir. “Dinde zorlama yoktur...” (Bakara, 2/256) mealindeki ayet ve benzeri ayetler bu hürriyetin önemine işaret etmektedir.

Irkçılığı yasaklayan ve insanların bir tarağın dişleri gibi eşit olduğunu bildiren hadislerde, insanların hukuk önünde olduğu gibi, sosyal ve kültürel hayatta da eşit statüye sahip olduğunu göstermektedir.

Gerek Hz. Peygamber (a.s.m) döneminde, gerek Dört Raşit Halife devrinde gayrimüslimlerin çok rahat bir şekilde sosyal ve kültürel hayatlarını sürdürmeleri, İslam devletindeki azınlık denilen gayrimüslimlere verilen hürriyetin pratik yansımasıdır. Hz. Peygamber (a.s.m)’in “Gayrimüslim vatandaşa eziyet eden kimsenin kıyamet günü hasmı be olurum.” manasına gelen ifadesi -deyim yerindeyse- demokratik açılımın İslam’a ve insanlığa göre ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.

Yine Osmanlı Devleti'nde çok değişik ırklardan ve değişik dinlerden meydana gelen bir toplumun, genellikle huzur ve barış içeririnde hayat sürdürdüğü tarihin kaydettiği gerçeklerdendir. Osmanlının son zamanlarında meydana gelen Arapçılık, Türkçülük fitnesi yüzünden sadece gayrimüslim olan Yunanlılar, Bulgarlar değil, aynı zamanda Müslüman olan Boşnaklar, Arnavutların da ayrılıkçı hareketler içerisine girdiğini ve bunun sonucu olarak devletin bölünüp parçalandığını tarih penceresinden görmekteyiz.

O halde, bir Müslüman olarak bize düşen görev; bulunduğumuz çevrede “farklılığımızı” kabul etmenin dinî ve insanî bir görev olduğunu söyleyip, bu konuda bir hizmet vermeliyiz.

Memleketin bölünmesine çalışmanın hem dinî açıdan, hem de insanî hayat şartları bakımından son derece zararlı bir fitne olduğunu telkin etmeliyiz. Özellikle, farklılığın bölücülük anlamına gelmediğini de telkin etmeliyiz. “Farklılığın güzelliğini” Türk kardeşlerimize, “ayrılığın çirkinliğini” de Kürt kardeşlerimize anlatırsak hastalığın teşhisine uygun bir tedavî yapmış oluruz. Arife işaret yeter...

İlave bilgiler için tıklayınız:

İslam'ın insana verdiği temel haklar nelerdir?

İstimlâk Davasını Hz. Ömer'in Kaybettiği İnsan Hakları Mahkemesi

Peygamber Efendimiz (asm)'in getirdiği güzellikler nelerdir? ...

Demokrasi, sosyalizm, İslam ve insan hakları; işçi hakları

Farklılıkların Arka Planı.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun