Hz. İbrahim için "Tek başına bir ümmet." midir?

Tarih: 20.03.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an'da Hz. İbrahim için "Tek başına bir ümmet." deniliyor; bu ne anlama gelmektedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. İbrahim (as), bir ümmetin, bir milletin yapacağı işleri tek başına gerçekleştirmiş, onlarca imtihan geçirmiş ve kazanmıştır. Tevhit inancının bayrağını tek başına asmış, Allah’ın evini / Kâbe’yi inşa etmiştir. Allah’ın kelimesinin yüceltilmesi uğruna ölüme meydan okumuş, en cebbar zalimlerin önünde boyun eğmemiştir.

İbrahim Aleyhisselam, birkaç peygamber dışında Kur'an’da geçen bütün peygamberlerin hem babası, hem mürşidi olmuştur. Bütün bu iyiliklerin ve kahramanlıkların mükâfatı olarak Allah tarafından kendisine “özel dost” payesi verilmiştir.

Böylece bir ümmetin, bir milletin topyekûn ortaya koyduğu erdemlerden daha fazla bir performans ortaya koymuş ve tek başına bir ümmet olmuştur.

Çünkü insanın kıymeti himmeti nispetindedir. Himmeti, ümmeti/milleti olan bir insan tek başına bir ümmet, bir millet demektir.

Onun bir ümmet olduğunu ifade eden ayetlere bakıldığı zaman, onun bu unvanı niçin aldığı hususu daha iyi anlaşılacaktır.

İlgili ayetlerin mealleri:

“Gerçekten İbrahim, hak dine yönelen, Allah’a itaat üzere bulunan, tek başına bir ümmet idi. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı. Allah’ın nimetlerine şükreden bir zat idi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.” (Nahl, 16/120 ve 121)

Zemahşerî, ümmet kelimesinin burada iki anlama gelebileceğini belirtmektedir:

a) İbrahim (as)'in, sahip olduğu bütün güzel nitelikler sebebiyle âdeta tek başına bir ümmet kadar büyük ve önemli bir zat olduğunu İfade eder;

b) Burada ümmet, "bir toplumun kendisini iyilik konusunda önder ve rehber (imam) edindiği, peşinden gittiği kişi" anlamına gelir. Nitekim başka bîr âyette bildirildiğine göre Allah Teâlâ ona, "Ben seni insanlara önder (imam) yapacağım." buyurmuştu. (Bakara 2/124)

Kur'ân-ı Kerîm'de âdeta Hz. İbrahim (as)'in ismiyle özdeşleştirilen hanîf kelimesi ise "şirk kuşkusu taşıyan her türlü sapık görüşten uzaklaşarak, Allah'ın birliği inancını benimseyen ve ihlâslı bir şekilde yalnız ona kulluk eden" anlamını ifade eder ve Allah'ın, başlangıçtan itibaren insanlara bildirdiği, İnsanın tabiatına en uygun olan tevhid dininin genel bir niteliği olarak geçer. (Bilgi için bk. Bakara 2/135) Muhtemelen Mekke putperestleri, kendi helâl haram telakkilerinin ataları Hz. İbrahim (as)'den geldiğini ileri sürdükleri için burada İbrahim (as)'in gerek inanç gerekse yaşayış olarak onlarla hiçbir ilgisinin bulunmadığı vurgulanmaktadır. (Taberî, XIV, 190)

Önceki ayetlerde müşriklerin Allah'a karşı nankörlükleri üzerinde durulmuş; burada ise Hz. İbrahim (as)'in özellikle tevhid inancına bağlılığı ve Allah'ın nimetlerinden dolayı şükür vecîbesini yerine getirme özelliği öne çıkarılmakta ve bu suretle Mekke putperestlerinin gerek inançta gerekse yaşayışta ondan ne kadar uzakta oldukları ortaya konmaktadır. (Kur’an Yolu, III, 394)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun