Referanduma sunulacak olan Anayasa paketine bakış açımız nasıl olmalıdır?

Tarih: 30.08.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir Müslüman ve bir vatandaş olarak buna "evet" dememiz gerekir mi?
- "Hayır" demenin manevi bir sorumluluğu olur mu?
- Bu referandumu boykot edip katılmamak doğru mudur?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam’a göre, Cenab-ı Hakk’ın emirlerine muhalif olmayan, hak prensibiyle halka hizmet eden, hakkaniyeti gözeten her iş, taraftar olunması gereken bir iyiliktir.

“Tamamı elde edilmeyenin tamamını terk etmek doğru değildir.” (bk. Keşfü'l Hafâ, 2/196)

kaidesi gereğince, söz konusu Anayasa paketinde arzu edilen bütün güzelliklerin olmadığı bahanesiyle referandumu boykot etmek doğru değildir. Mesela, iki gözü âma olan bir kimsenin, doktorların “Bir gözünü iyileştirebiliriz.” tekliflerine karşı, “Her iki gözüm iyileşmeyeceğine göre, bir tek gözüm iyileşsin istemiyorum.” diyerek teklifi reddetmesi ne kadar yanlış ise, az da olsa çok önemli bazı iyileştirmeler getiren bu Anayasa paketine katılmamak veya “hayır” demek o kadar yanlıştır.

Unutulmamalıdır ki, mutlak adaletin gerçekleşmediği yerde, nisbî adaletin / adalet-i izafiyenin hükmü geçerlidir. Nisbî adalet, mutlak adaletin gerçekleşmesinin bir ön hazırlığı olabilir. Nasıl ki kainatta her şey derece derece ilerleyerek bir kemal mertebeye ulaşıyorsa, mutlak adalet yolunda bir derece katetmeyi sağlayacak bu çalışmanın da kemal mertebedeki bir anayasaya ulaşmayı sağlayacağını ümit ediyoruz

Halk oylamasına sunulacak paketi incelediğimizde; referanduma sunulan Anayasa paketinde insanlık onuruna yakışır bazı düzenlemeler yanında, mevcut anayasadaki -sistemden kaynaklanan- bir kısım haksız düzenlemeleri de ortadan kaldıracak mahiyette değişiklikler yer almaktadır. Aklıselim ve temiz bir vicdan ile konuya bakan herkes “bile bile zulme rıza göstermek” mahiyetinde olan “hayır” oyu vermeyi elbette düşünmemelidirler. Merhum M. Akif’in “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem.” sözlerini özümsemek, “Ben ahd-u peyman etmişim ki, -şekli ne olursa olsun- zulme rast gelsem sille vuracağım.” diyen Bediüzzaman Hazretlerinin bu ahd-u peymanına sahip çıkmak zamanı çoktan gelmiştir.

Aşağıda mealini sunduğumuz ayet, iyilikte yardımlaşmayı emretmekte, kötülükte yardımlaşmayı yasaklamaktadır:

“İyilik, dürüstlük ve takvada yardımlaşın, fenalık / kötülük, zulüm ve düşmanlıkta birbirinizle yardımlaşmayın, Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” (Maide, 5/2)

Bilindiği üzere, zulmün dini, milliyeti yoktur. En dindar bir adam, gayri müslim bir insana haksızlık ederse, İslam’a göre, bu dindar adam zalimdir ve ona karşı mazlum duruma düşmüş olan gayri müslime o konuda yardım etmek gerekir. Bu sebeple, herhangi bir bahanenin arkasına sığınarak, bir kısım zulüm ve haksızlıkları ortadan kaldıran, toplumumuzun değişik kesimleri için bazı güzel hakları getiren, haksızlığa uğradığını düşünen -sivil olsun asker olsun- herkese hakkını aramak için yargı yoluna açan, birçok açıdan insanların onurlarına yakışır düzenlemeleri yapan bu Anayasa paketine “hayır” demenin veya mazeretsiz oy kullanmamanın isabetli bir davranış olmayacağı ortadadır. Çünkü “evet” oyunu kullanmayanlar, mevcut uygulamanın devamına onay veriyorlar demektir. Oysa bu anayasa değişikliğini yapan hangi siyasi düşünce, ekol veya parti olursa olsun, değil mi ki, adalete doğru bir adım atılmasına vesile olmaktadır. O halde bu çabanın desteklenmesinin, müslim-gayrimüslim; her insan, her vatandaş için, bütün halkımız için vicdani bir görev olduğu kanaatindeyiz.

Elbette, her birey bu kararı alırken, kendi vicdan muhasebesini yapacak ve kendi kararını verecektir. Umarız her ne olursa olsun, bu kararı verirken meali verilen şu ayetin tehdidinden sakınılmış olur:

“Sakın zulmedenlere en ufak bir meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur.” (Hud, 11/113)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun