Kur'an'da, ruhbanlık yoktur (Hadid 57/27) denildiği halde, dünyada zahitlik yapmak bir çelişki değil midir?

Tarih: 12.10.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ruhbanlık, zahitlikten biraz farklıdır.

Zahitlik, dünya sevgisini kalbine koymamak, dünyadan ziyade ahiret için çalışmak, farzların yanında -fırsat buldukça- nafile ibadetle de meşgul olmak, gereken kulluk görevlerini yerine getirmektir.

Ruhbanlık ise, tamamen dünyayı terk etmek, dünya ile ilgili işleri yapmaktan uzak durmak, çoluk çocuğa karışmadan münferit bir hayat yaşamak, insanlardan uzak uzlet hayatını benimsemekten ibarettir.

Hz. Enes’in bildirdiğine göre Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

“Her ümmetin bir ruhbanlığı vardır, benim ümmetimin ruhbanlığı ise Allah yolunda cihad etmektedir.” (Mecamu’z-Zevaid, 5/278)

Bu hadisten de anlaşıldığı üzere, ruhbanlık, kişinin hayatını Allah yoluna vakfetmesidir. Eski ümmetlerde bu husus dünyayı terk ile sırf ibadetle meşgul olmakla kendini göstermiştir. Peygamberimiz (asm) ise, bu hususu beğenmemiş, değişik hadislerinde din ile dünyayı birlikte yürütmenin gereğini vurgulamıştır. Bu hadiste de bu husus “... benim ümmetimin ruhbanlığı ise Allah yolunda cihat etmektedir.” anlamına gelen ifadeyle belirtilmiştir.

Allah yolunda cihad demek, yeri geldiğinde maddî cihadı da içine almakla beraber, asıl sürekli olan ilmî, fikrî, ahlakî boyutuyla manevî cihad demektir. Faziletin faziletsizlikle, ilmin cehaletle, ahlakın ahlaksızlıkla, inceliğin kabalıkla, merhametin katılıkla, adaletin zulümle mücadelesi manevî bir cihaddır.

“İnsanları en hayırlısı başka insanlara en yararlı olan kimsedir.” (Feyzu'l-Kadir, 3/480

mealindeki hadisi şerifin işaret ettiği gibi, İslam dininde fazilet sadece kendini kurtarmak için başka insanları bırakıp inzivaya çekilmek değildir.

Özetle, bu hadiste kişinin kendi imanını kurtarmakla beraber başkasının imanını kurtarmak için -eski ümmetlerin kabul ettiği inziva yerine- sosyal hayat içinde kalarak, dini yaşamak ve yaşatmak ön görülmektedir.

Eski insanlardan bazı salih kimselerin inzivayı tercih etmeleri, kendilerini bağlayan şahsî bir tasarruf ve kendi hayat şartlarına uygun bir meslek seçimidir.

“Sonra bunların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle Meryem’in oğlu Îsâ’yı arkalarından gönderdik, kendisine İncîl’i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı ise biz kendilerine farz kılmadık, lâkin Allah’ın rızasına nail olmak için kendileri icad ettiler. Kaldı ki ona gereği gibi de riâyet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik, onların çoğu ise büsbütün yoldan çıkmışlardır.” (Hadid, 57/27)

mealindeki ayette, ruhbanlığın Allah tarafından tavsiye edilen bir meslek olmadığı, insanların kendileri tarafından icat edildiği ve buna rağmen hakkıyla hakkının verilmediği bir meşrep olduğuna işaret edilmiştir.

İlave bilgi için tıklayınız:

İslam da Ruhbanlık var mı?

Zühd nedir?

Peygamber Efendimizin inancı uğruna katlandığı sıkıntılar...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun