Dinimiz anne babaya saygıda kusur etmemeyi emrettiği halde, Yavuz Sultan Selim hangi sebeple babasına savaş açıp padişah olmak istemiştir?

Tarih: 15.11.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Yavuz Sultan Selim'in tahta geçmesinin, Osmanlı Devleti'nin içte ve dışta çok sıkıntılı günler yaşadığı ve hatta tedbir alınmazsa ikinci bir fetret devrinin Anadolu'nun Şiîleşmesiyle gerçekleşme ihtimalinin kuvvetli olduğu bir döneme rastladığını çok iyi biliyoruz.

1512 yılının 24 Nisanında sultân olan Yavuz, istirahata çekilmek üzere Dimetoka'ya gidecek olan babasını bizzat uğurlamış, elini öpmüş ve atının yanında yaya yürüyerek gereken saygıyı göstermiştir.

Hatta Kırım Hanı'nın Şehzade Ahmed'e karşı kendisine destek va'd etmesi karşısında, Yavuz'un şu sözleri söylediği kaynaklarda ifade edilmektedir:

"Biz saltanat sevdası için İstanbul'a varmadık. Belki babamız yaşlı ve hasta olduğundan, işleri vezirlere havale etti; düşmanlarımız bunu fırsat bilerek halkı isyana teşvik ettiler ve ihtilâller çıkardılar. Kardeşlerim de hevâ ve heveslerinde olup, düşmanı def etmeye muktedir değillerdir. Gayemiz devleti ve dini korumaktır. Ancak bazı devlet adamları babamla aramıza fitne soktular. Ne yapalım. Kader böyleymiş. Yoksa askerimizi alıp babamız üzerine yürümek bize yakışmaz."

Bu sözleri söyleyen bir devlet adamının babasına saygısızlık ettiği düşünülemez. Yavuz’un evlat makamı ile devlet idaresindeki makamını karıştırmamak gerekir. Evlat olması hasebiyle saygıda kusur etmez. Ancak devletin ve dinin korunması için üzerine düşen görevi yerine getirmedeki makamı bu şekilde hareket etmeyi gerekli kılmıştır.

(bk. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bilinmeyen Osmanlı, s. 122-123)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun