“Ölseniz de öldürülseniz de Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.” (Al-i İmran, 3/158) ayetini açıklar mısınız?

Tarih: 24.01.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Onun huzurunda toplanmak ne demektir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayetin meali şöyledir:

“And olsun ki, ölseniz de öldürülseniz de Allah'ın huzurunda mutlaka toplanacaksınız.” (Al-i İmran, 3/158)

Bu ayetten önceki âyetlerle Uhud Savaşı'nın müminler üzerinde bıraktığı olumsuz tesirlere yer verilmiş; bunun sebebine dokunularak ilâhî sünnetin şaşmazlığına dikkatler çekilmişti. Münafıkların İslâm'ı içinden çökertmek için giriştikleri  menfi  propaganda ve şarlatanlıklarına atıf yapılmış; sonra da ilâhî kaza ve kaderin ölçü ve anlamına yer verilerek, bu hususta sağlam bir inanç  temeline işaret edilmiştir.

Bu ayette de kim ne yaparsa yapsın, nasıl düşünürse düşünsün dönüşlerin ancak Allah'a olacağı hatırlatılmıştır.

Sonraki ayetlerde ise, ashab-ı kiramdan bir kısmının yanlış tutum ve kararlarından dolayı Peygamber'in (a.s.m.) öfkelenmediği, bilâkis hoşgörüyle karşıladığı ve onlara karşı çok merhametli, yumuşak ve müşfik olduğu açıklanarak, peygamberliğin ana temalarından biri belirtiliyor.

İnsanlar ister rahat yataklarında ölsünler, isterse Allah yolunda savaşırken şehit olsunlar veya başka herhangi bir şekilde ölsünler, toplanacakları yer Allah'ın huzurudur. Ondan başka dönecekleri yer yoktur. Herkes dünyada yaptığının karşılığını orada alacaktır.

O halde oradaki farklılık; yapılan iş, niyet, yöneliş ve ilgide söz konusu olabilir. Sonuç ise hep birdir; gerek ölmek, gerekse kesinleşmiş zamanda ve belirlenmiş sürede öldürülmek şeklinde olsun Allah'a dönülecektir. Ve toplanma gününde O'nun huzurunda toplanılacaktır. Dolayısıyla herkesi bekleyen son; Allah'ın bağışlaması ve merhameti ya da öfke ve azabı olacaktır. Aklı başında olan insan, dünya işlerinden kazandığına memnun olmadığı gibi kaybettiğine de üzülmez. Her durumda öleceğini bildiği halde, kendine kötü sonucu seçmek ne acıdır. (bk. Kur'an Yolu, Heyet; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, ilgili ayetin tefsiri)

Allah'ın Huzuruna Toplanmanın Manası

Müfessir Razi, "And olsun ki, ölseniz de öldürülseniz de Allah'ın huzurunda mutlaka toplanacaksınız." âyetinde bir çok incelik olduğunu belirtir ve bunlardan bazılarını şöyle sıralar:

- Allah, “Allah'ın huzurunda toplanacaksınız” değil, "Muhakkak ki hepiniz ancak Allah'ın huzurunda toplanacaksınız." buyurmuştur. Bunun manası, "Bütün âlemler, başkasının değil ancak Allah'ın huzurunda toplanacaklardır" şeklindedir. Bu da o kıyamet gününde yegane hâkim'in Allah olduğuna ve O'ndan başka hiçbir zarar veren veya fayda veren bulunmadığına delâlet eder. Nitekim Allah Teâlâ, "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." (Mü’min, 40/16) ve "Bugün iş Allah'ındır." (İnfitar, 82/19) buyurmuştur.

- Hak Teâlâ, "Allah" ismini, isimlerinden biri olarak zikretmiştir ki, isimlerinin en büyüğüdür ve rahmeti ile kahrının mükemmel olduğunu gösteren bir isimdir. Binâenaleyh bu isim, rahmetinin mükemmelliğine delâlet ettiği için va'ad / mükafat vereceğine söz vermesi çeşitlerinin en büyüğünü, kahrının mükemmelliğine delâlet ettiği için de va'îd / ceza ve tehdid çeşitlerinin en şiddetlisini ifâde etmektedir.

- Cenâb-ı Hak, "Allah'ın huzuruna..." buyururken, Lafza-ı Celâlin başındaki harf-i cerre te'kîd lamının getirilmiş olması... bu, senin dikkatini, ilâhlığın bu toplanma ve diriltilmeyi gerektirdiği, iktiza ettiği hususuna çekmektedir. Nitekim Cenâb-ı Hak, "Ben onu hemen hemen, herkes neye çalışıyorsa, kendisine onunla mukabele edilsin diye gizliyorum..." (Taha, 20/15) buyurmuştur.

- Cenâb-ı Hakk'ın, “tühşerûn / toplanacaksınız" ifâdesi, bu haşrin faili Cenâb-ı Hak olduğu halde, faili belirtilmemiş bir fiildir. Burada fail sarahaten açıklanmamıştır; çünkü zâtı yüce ve mukaddes olan yüce Allah öyle ulu bir varlıktır ki, akıllar, yaratan ve sonra insanları iade ederek diriltecek olanın; inşâ ve iade edenin ancak O yüce Allah olduğuna şehâdet etmiştir. Böylesi yerlerde sarahaten bildirmenin terkedilmesi, Cenâb-ı Hakk'ın azametine daha fazla delâlet etmektedir. Bunun bir benzeri de Cenâb-ı Hakk'ın, "Denildi ki: 'Ey arz, suyunu yut...'" (Hûd, 11/44) ifadesidir.

- Cenâb-ı Hak onların haşrolunmasını, onların dışındakine nisbet etmiştir. Bu ise, bütün varlıkların kudret kabzasında ve Allah’ın dilemesinin tesiri konusunda çaresiz ve boyun eğmiş olduklarına; ister ölü isterse hayatta olsunlar, rubûbiyyetin hükümran gücü ve uluhiyetin de, kibriyâ ve azametinden dışarı çıkamama konusunda, hepsinin eşit ve müsavi olduğu hususunda aklın dikkatini çekmektedir.

- Cenâb-ı Hakk'ın, "toplanacaksınız..." buyruğu, herkese yöneltilen bir hitaptır. Bu da bütün âlemlerin haşrolunacağına ve kıyamet meydanıyla adalet sergileri  üzerinde durdurulacaklarına,  binâenaleyh, zâlimle mazlumun, katille maktulün bir araya geleceğine, Cenâb-ı Hakk'ın kulları arasında, cevr ve zulümden uzak olan adaletiyle hükmedeceğine delâlet etmektedir. Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Biz kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız." (Enbiya, 21/47) 

Bu âyeti düşünen ve hayatına hayat yapan kimse, açıkladığımız bu mânaların bu âyete yerleştirilmiş sırlar denizlerinden bir damla gibi olduğunu anlar. (bk. Razi, ilgili ayetin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

Allah her an her yerde hazırdır ve bize şah damarımızdan daha yakındır. ...yani “Allah’a dönme” ne demektir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun