İnsanın ilmi ile amel etmemesinin sebebi nedir?

Tarih: 16.05.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bilgi güzeldir. Daha da güzeli, bilginin hayata ve uygulamaya dönüşmesidir. Kur’an-ı Kerim’de, pek çok yerde “İman eden ve salih amel işleyenler için cennetler vardır.”(1) denilmesi düşündürücüdür. Bu ayetlerde, sadece imanın yeterli olmadığına; iyi amellerin bu imanı süslemesi gerektiğine işaret vardır. İman, bir iddiadır, ameller bunun ispatıdır. Amelsiz iman, meyvesiz ağaç gibidir.

Yahudiler hakkında şu İlahi tespit, ne kadar anlamlıdır!

“Kendilerine Tevrat verilip de sonra ona göre yaşamayanların hali, kitap yüklü merkebin haline benzer.”(2)

Kıymetli kitapları taşıyan merkep, sırf bunları taşımakla bir değer kazanmadığı gibi, bilgisini amele dönüştüremeyenler de, bilgi hamallığından kurtulamazlar. Kur’an-ı Kerim, bu konuda şu hatırlatmaları yapar:

“Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emreder de kendi nefsinizi unutur musunuz?”(3)

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?”(4)

Söylediğini uygulamayanların sözleri, sahte mermiler gibi etkisizdir. Söze tesir kazandıran,uygulamadır.

Toplumumuzda yaşanan sıkıntıların önemli bir sebebi, bilginin teoriden pratiğe dönüşmemesidir. Geleceğin bilgi toplumunu, bilgisini tatbik edenler kuracaktır.

İnsanın ilmi ile amel etmemesinin bir sebebi de iradenin zayıflaması ve nefsinin arzularına uymasıdır.

İrade; nefisten gelen behimi arzu ve iştahların, şuur ve hayata yön vermesini önleme keza, kendine hakim olma gücü ve iktidarıdır. Terbiye edilmiş iradeler, sırasıyla; önce duygu ve temayülleri, sonra da düşünce ve davranışları kontrol altına alarak, yararlı ve ahlâkî olanları tatbik ve icra ederler, uygun olmayanları da şuur altına iter ve hapsederler.

İnsan iradesine işlerlik kazandıran, ona başarı ve mutluluklara tırmanma iktidarı veren en meşru ve verimli kaynaklar ise, sırasıyla; doğru bilgi, sağlam inançlar, riyasız ibadetler ve içten kopup gelen ihlaslı dualardır. Çünkü insanlar bildiklerini yapar, inanç ve kanaatleri ile amel ederler.

Psikiyatri uzmanları asrımız insanında, ruhî buhran yapan, onu cinnet ve suça, hatta intiharlara iten, en önemli sebebin yalnızlık olduğunu söylüyorlar. Modern insanı yalnızlığa iten başlıca faktörün ise, onu mâneviyattan; sevgi, iyilik, hoşgörü ve fedâkârlık gibi nice fazîlet değerlerinden uzaklaştırıp, bencil ve aç gözlü bir mahlûk haline sokan maddeci felsefeler ve ona dayalı eğitim sistemleridir.

Son asırda gelişen teknik, toplumları büyütmüş olmasına rağmen, aile ve dostluk sınırlarını küçültmüş ve insanı her gün biraz daha yalnızlığa iterek, kendi dar ben’ine hapsetmiştir. Böylece aile, akraba dayanışması yok olmuş, dostluk ve samimiyetini yitirmiş, yürüyen menfaât ve rekabetler insanları zıt kardeşler haline getirmiştir. Sahte gülüşler, riyakârane sözler, derinlikten mahrum yakınlıklar, insanları ruhsuz ve özsüz yaratıklar derecesine düşürmüştür. Bunlar, sadece içlerindeki sıkıntıyı defetmek için birbirlerinden yararlanma; yani, yine şahsi çıkar maksadına matuf davranışlardır.

İbadetler, her zaman nefse karşı koyma hususunda insana kuvvet verip irademizi güçlendiren bir unsur olurken, nefsimizi zayıflatan bir güç durumundadır. İradesini güçlendirmryi hedefleyen insan ibadetlerine dikkat etmeli, günahlardan uzak durmalı ve kendisine ve insanlığa faydalı işlerle meşgul olmalıdır.

Kaynaklar:

1. Mesela, Bakara, 2/25, 82, 277; Nisa, 4/57; Hud, 11/23; Kehf, 18/2...
2. Cuma, 62/5.
3. Bakara, 2/44.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun