Çek, senet kırdırmanın dinimizce hükmü nedir; bu işlem faize girer mi?

Tarih: 09.04.2012 - 12:08 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

ÇEK VE SENET KIRDIRMADA HANGİSİ FAİZ HANGİSİ CAİZ?

Okuyucum ticaretle meşgul oluyormuş. Prensip olarak hep peşin satış yaparken bazen veresiye satış da yapıyor, parasını birkaç aylık çek, senetle tahsil edebiliyormuş.

Ancak bazen peşin paraya ihtiyaç duyunca elindeki çeki, senedi ödeme günü gelmeden götürüp bir bankada peşin paraya çeviriyormuş. Yani banka çek ve senetteki paranın bir miktarını kesiyor, gerisini peşin olarak kendisine ödüyor, böylece eksik de olsa eline peşin para geçiyormuş. Kendisine:

"Senin bu yaptığın faizle borç para almaktan başka bir şey değildir."
diyerek şu misali vermişler: Mesela demişler, bankaya beş yüz milyonluk çek veriyorsun, dört yüz milyon peşin para alıyorsun. Kalan yüz milyonunu vadesi gelince alınmak üzere bankaya bırakıyorsun. Böylece yüz milyon faiz veriyor, dört yüz milyon peşin borç para almış oluyorsun. Lamı cimi yok bunun, faizle para alıyorsun, diye de ısrar etmişler. O da bize sorma gereği duymuş. Diyor ki:

"Benim bankaya verdiğim çek ve senedin peşin olarak aldığım miktardan arta kalan parayı alan adam, faiz mi almış oluyor? Böylece ben faiz vererek borç para mı almış sayılıyorum?"


Anladığım kadarıyla soru sahibi, ileride ödenecek senet ve çekin parasını peşin olarak ödeyenden eksik alıyor, kalan parayı da ödeyen adama vermiş oluyor. Bu durumda peşin para ödeyene vermiş olduğu bu para neyin karşılığı oluyor? Elbette aldığı peşin paranın faizini teşkil ediyor. Biz buna: "Bu, faizle borç almaktır." desek daha da açıklayıcı olur sanıyorum. Bu insan, çek ve senedi verdiği kimseye demiş oluyor ki:

"Günü gelince bu çek, senetle fazlasını alacaksın. Öyle ise şimdi bana peşin olarak şu kadarını ver, kalan şu kadarı da bana verdiğin paranın faizi olarak sen al."

Olayın özü budur; faiz verip borç almak.

Burada caiz olan ikinci şık var, karıştırılan bu olsa gerektir. Onu da şöyle ifade edebiliriz.

Şayet çek ve senedin asıl sahibi, borcunu günü gelemeden ödemek isterse, alacaklı alacağından dilediği kadar indirim yapabilir. Bunda mahzur söz konusu değildir. Çünkü bu olay alacaklı ile verecekli arasında ikili bir anlaşmadır. Burada çek senet kıran üçüncü şahıs yoktur. Alacaklı borçluya indirim yapıyor, borçlu da gününden önce ödemede bulunuyor. Acilen ihtiyacı olan peşin parayı böyle temin ediyor. Bu, faiz değil, caiz oluyor.

Bu konuda “İslami Ölçülerle Ticaret Rehberi” kitabının 169. sayfasında Prof. Dr. Hamdi Döndüren Hocaefendi şöyle diyor:

"Eğer (çek ve senedi veren) asıl borçlu, vadesinden önce borcunu erken ödemek isterse, bu mümkün ve caizdir. Alacaklı bu erken ödemeden dolayı bir miktar indirim de yapabilir!.. Çünkü bir alacağın tamamını bile almama ve borçluya bağışlama hakkına sahip olan alacaklının, bunun bir bölümünü almama hakkının bulunduğunda şüphe yoktur!”

“Ancak, çek ve senedin bedelini üçüncü bir kişi veya bir banka, vadesinden önce öder ve alacaklı, çek bedelinde indirim yapmış olursa, bu zimmet borcu olan bir alacağı (deyni) miktarı farklı başka bir deyn’le veresiye mübadele etmek olur ki, aradaki fark “faiz” olur!”

“Günümüzde senet kırdırma daha çok üçüncü kişiler tarafından yapılmaktadır.”

Bu konunun diğer caiz olan ve olmayan cihetlerini de şöyle ifade edebiliriz.

Şayet, verdiği çek ve senedin günü geldiği halde borçlu ödeyememişse, vadeyi biraz daha uzatıp borca biraz daha zam yapmak da faiz olur.

Ancak, ödeyemeyen bu borçluya biraz daha mühlet vermek için, ödeme tarihinden itibaren borcu altın fiyatına çevirip, ödeyeceği güne kadarki enflasyon farkını almak caiz olur.

Böylece borçlu biraz daha zaman kazanır, alacaklı da maruz kalacağı enflasyonist ziyandan bir ölçüde korunmuş olur. İki taraf da zihnen rahat edebilirler.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun