Kadının şeytana benzetilmesi ne demektir?

Tarih: 02.05.2012 - 10:17 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamber bir kadını gördü.. gitti hanımıyla yattı şeklinde bir hadis var mıdır?
- Bilin ki, kadın şeytan sûretinde gelir ve şeytân sûretinde gider. Sizden biriniz, bir kadın görünce zevcesine gelsin. Bu içinde doğmuş olanı giderir.
- Bu hadiste kadının şeytana benzetilmesi ne demektir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Câbir (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (asm) bir kadın gördü de kadın hoşuna gitti. Bunun üzerine eşi Zeyneb’e geldi. Zeyneb o esnada bir deri ovuyordu. Rasûlullah onunla cinsel ihtiyacını giderdi ve bunun üzerine şöyle buyurdu:

"Kadın şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Sizden birisi bir kadın görür de cinsel arzuları kabarısa, eşine varsın (onunla beraber olsun!) Çünkü bu, onun nefsinde uyanan şeyi giderir." (Ahmed b. Hanbel, Musned, Mısır trs., III / 330; Krş. Muslim, Nikâh 9; Ebû Dâvûd, Nikâh 43; Tirmizî, Radâ’ 9)

Dikkat edilirse, bu rivayette Peygamberimize isnat edilen söz, “Kadın şeytan suretinde gelir... " şeklinde başlayan ifadeden ibarettir. “kadını gördü... gitti hanımıyla yattı” gibi sözlerin hepsi bir yorumdur. 

İbnu'l-Arabî (ö.543/1148), Peygamber (asm)'in başına gelen hâdisenin Allah'tan başkasının bilemeyeceği bir sır olması nedeni ile bunun mânâsı garip bir hadis olduğunu söylemiş; ancak hadisin sıhhati veya bazı ilâvelere maruz kalıp kalmadığı konusunda herhangi bir şüphe izhar etmemiştir. Hz. Peygamber (asm)'in kendisini, halkı teselli etmek ve onlara tâlim olsun diye ifşâ ettiğini, çünkü insanoğlunun şehvet sahibi olduğunu ifade etmiştir. Bununla beraber Hz. Peygamber (asm)’in mâsum olduğunu, bir kadın gördüğünde onun zihninde dolaşmasından şer'an muaheze olunmayacağını ve bu durumun onun derecesini düşürmeyeceğini, kendisinde meydana gelen "kadından hoşlanma duygusu"nun, insanoğlunun beşerilik vasfının bir gereği olduğunu, sonra Hz. Peygamber (asm)’in ismet sifatı ile ona galip geldiğini, dolayısıyla beşer olmanın gereği olarak hoşlanma ve şehvetinin hakkını vermek için iffetle eşine geldiğini söylemektedir. (İbnu'l-Arabî el-Mâlikî, Ârıdatu'l-ahvezî şerhu Câmi‘i't-Tirmizî, Beyrut 1415/1995, III / 92)

İbnu'l-Arabî, "kadın şeytan suretinde gelir" ifadesini yorumlarken de kadına bakmanın şehveti tahrik edip arzuları harekete geçirdiğini, kadının şeytanın askerlerinden olduğunu, bundan dolayı da Hz. Peygamber (asm)’in onu şeytana benzettiğini, şeytanın kendisine boyun eğdirdiği kişilere karşı yardım aldığı vasıtalardan birinin kadın olduğunu söylemektedir.

Keza İbnu'l-Arabî, "Sizden biriniz bir kadın görür de hoşuna giderse eşine varsın. Çünkü onda olan, onda da vardır.”, ifadesinin, “kadının yanında olup da ona dokunduğu zaman cansız bir nesneye dokunur gibi oluncaya dek arzuların yok edilmesi” görüşünde olan Sûfiyye’yi reddettiğinin, aynı zamanda İslâm dininde ruhbanlık gibi bir inancın da yer almadığının bir göstergesi olduğunu belirtmektedir. (İbnu'l-Arabî, Ârıdatu'l-ahvezî, III/92.)

Nevevî (ö.676/1277) de kadının şeytana benzetilmesinin, nefsi hevâ ve fitneye davet ettiğinin bir işareti olduğunu; Allah’ın, erkeklerin gönlüne kadınlara meyletme ve onlara bakmaktan zevk alma duygusu yarattığını, dolayısıyla şeytanın erkeğe vesvese verme ve kötülüğü ona süslü göstermesi açısından kadının şeytana benzetildiğini; ayrıca Hz. Peygamber (asm)'in eşine gidip onunla beraber olmasının, ashâbını irşat için onlara fiilî ve sözlü bir öğretim olduğunu belirtmektedir. Ayrıca bu olayın, erkeğin eşi ile gündüz veya herhangi bir vakitte, terketmesi mümkün olan bir işle meşgul olsa bile, beraber olmasında bir mahzur olmadığını gösterdiğini; çükü bunu geciktirmekle bedeninde, kalbinde veya gözünde herhangi bir zararın meydana gelebileceğini1, bununla beraber bir kimsenin bir kadın görüp de şehvetini harekete geçirmesi durumunda, şehvetini giderip nefsini teskin etmesi için -varsa- evine gidip eşi ile beraber olmasının müstehap olduğunu2, âlimlerin bu hadisten kadının zaruret dışı dışarı çıkmaması ve cezp edici elbiseler giymemesi, erkeğin de kadına ve zînetine bakmaması gerektiği hükümlerini de istinbat ettiklerini söylemektedir.3

Sehârenfûrî (ö.1346/1927) ise, Hz. Peygamber (asm)’in kadına yönelik söz konusu edilen bakışının ani bir bakış olduğunu söylemektedir. Sebeb-i vurûd olarak nakledilen olayda Hz. Peygamber (asm)’in yanına gittiği eşinin adının bazı rivâyetlerde Zeyneb binti Cahş, bazı rivâyetlerde de Sevde olarak geçmesini, ya olayın iki kez gerçekleştiği veya bazı râvilerin, Hz. Peygamber (asm)'in eşini isimlendirmede yanıldıkları şeklinde yorumlamaktadır. Ayrıca “şeytan suretinde gelme” ifadesinde, kadının vesvese verme ve saptırma sıfatlarında şeytana benzetildiğini, kadına bakmanın fesata bir davet olduğunu, böyle hoşlanma gibi bir durumla karşı karşıya kalan bir kimsenin gidip eşi ile beraber olması gerektiğini; çünkü eşi ile beraber olmanın, nefsinde meydana gelen kadınlara meyl ve onlara bakmaktan hoşlanma duygusunu azaltacağını söylemektedir.4

Azîmâbâdî'nin yorumu da bundan farklı değildir. Ayrıca yine ona göre kadına bakmak her yönüyle fesada davet edici bir durumdur.5

Tirmizî şârihi Mubarekfûrî (ö.1353/1934), "kadın şeytan suretinde gelir" ifadesinin yorumunda, Hz. Peygamber (asm)'in "vesvese verme ve kötülüğe davet etme" özelliğiyle kadını şeytana benzettiğini ifade etmektedir.6

Ahmed Davudoğlu ise Nevevî'nin yorumlarını aynen almıştır. "Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler" başlığı altında şu hükümleri sıralamaktadır:

"1. Bir kadını görerek şehveti harekete gelen kimsenin, derhal karısı ile cimâ etmesi ve nefsini yatıştırması müstehaptır.
2. Zaruret yokken kadının erkekler arasına çıkmaması icab eder.
3. Erkek ecnebi bir kadına, kadının elbisesine ve zînetlerine mutlak surette bakmamalıdır.
4. Kadın öte beri işlerle meşgul olsa bile, kocasının onu gece veya gündüz cimâya davet etmesinde bir beis yoktur. Çünkü bazen erkeğe şehvet galebe çalar, cimâ geciktirilirse bedenine, kalbine veya gözüne zarar gelebilir."7

Prof. Dr. İbrahim Canan'ın rivâyet hakkındaki yorumu ise şöyledir:

1. Hadisin Müslim’deki aslının baş tarafında vurûd sebebi de zikredilir. Buna göre, Rasûlullah (asm) yolda gördüğü bir kadın sebebiyle ailesine gelmiş, sonra ashabına yukarıdaki tavsiyede bulunmuştur. Rasûlullah (asm) bu davranışıyla ümmetine örnek olmuştur. Öyleyse bir kadın görüp de içinde bazı hisler uyanan kimsenin, sünnete ittibaen ailesine gelmesi ve şehvetini teskin etmesi müstehaptır.

2. Kadının şeytana teşbihi, erkeklerin içinde his uyandırdıkları içindir. Zira Yüce Yaratan erkelerin fıtratına kadınlara karşı şiddetli bir meyil koymuştur. O meyil her erkekte mevcuttur. Harama sevketme işi şeytanın vazifesi olması hasebiyle, erkeklerde haram hisler uyandıran kadınlar o yönüyle şeytana benzetilmiş, bakmanın, görmenin hasıl edeceği şeytanî hisler ve neticeler nazâr-i dikkate arzedilmiştir. Öyleyse ciddî bir sebep yokken, kadın, erkeklerin arasına karışmamalıdır. Erkek, yabancı kadına imkan
nisbetinde bakmamalıdır. Hele zînetine, zînet yerlerine, güzelliklerine dikkatle bakması son derece mahzurludur. Bu sebeple olacak ki âyet-i kerîmede erkeklerin de gözlerini haramdan kısmaları emredilmiştir.8

Söz konusu rivâyeti Ali Osman Ateş, “Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın” adlı eserinde değerlendirmiş, senet tenkidi yanısıra metin tenkidine de yer vermiştir. İlhan Arsel’in aynı rivâyetten hareketle Hz. Peygamber (asm)’in şahsına ve İslâm’a yönelttiği haksız eleştirilere cevap verirken, “şüphesiz kadın şeytan suretinde gelir şeytan suretinde gider” ifadesinden kadının şeytan olduğu ya da İslâm’ın kadına şeytan dediği sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığını; hadiste temsilî bir anlatımın söz konusu olduğunu; mecâzen kurnaz, fitneci, düzenbaz kadınlara şeytan denilebileceğini; hadiste yer alan cümlede gerçekte kadınların şeytan oldukları değil, yabancı erkeklerin cinsel duygularını tahrik edip içlerini gıcıklayarak şuur altına itilmiş şehvetini uyandıran, cinselliğini kullanarak onları zinaya teşvik eden kadınların kastedildiğini ifade etmiştir.9

NOT:

Bu cevap, Doç. Dr Cemal Ağırman’ın “Rivâyetlerin Değerlendirilmesinde Hz. Peygamber'in Şahsiyet ve Konumundan Yararlanmanın Rolü” isimli makalesinden istifade edilerek hazırlanmıştır. (İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt: VII / 1, s. 21-59 Haziran-2003-SİVAS)

Yazarın konuyla ilgili bütün rivayetlerin sonundaki değerlendirmesi şöyledir:

“Naklin,
"a) Sözlü kısmı, sebeb-i vurûdu ile birlikte nakledilip kadının şeytana benzetildiği rivâyetler;
b) Sözlü kısmı, sebeb-i vurûdu ile birlikte nakledilip kadının şeytana benzetilmediği rivâyetler;
c) Sadece sözlü kısmın yer alıp kadının da şeytana benzetilmediği rivâyetler"

şeklinde gelen üç ayrı versiyonu karşılaştırıldığında, üçüncü gruba ziyâde olarak gelen, gerek sebeb-i vurûd hâdisesini, gerekse kadının şeytana benzetildiği ifadeyi Hz. Peygamber (asm)'e isnat etmek mümkün gözükmemektedir. Birinci ve ikinci versiyondaki ziyâdelerin, ziyâde olmayan kısımla olan muhteva uyumsuzluğuna bakıldığında, ilgili rivâyete sonradan sokuşturulduğu ihtimalini güçlendirmektedir. Bütün bu ihtimaller alt alta konulup değerlendirildiğinde naklin tamamının uydurma olmadığını, anlatım ve sözlü ilâvelere maruz kaldığını söylemek mümkün gözükmektedir. Bu durumda naklin her üç versiyonu da dikkate alındığında çekirdek rivâyetin, “Bir kadın sizden birinizin hoşuna gider de gönlüne düşerse, eşine varsın ve onunla beraber olsun. Çünkü bu, nefsini yatıştırır.” şeklinde gelen rivâyet olduğunu söylemek mümkündür.” şeklinde olduğu görülmektedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

“Kadınlar, şeytanın ağlarıdır.” hadis-i şerifi nasıl anlaşılmalıdır?

Kaynaklar:

1. en-Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddin b. Şeref, Sahîhu Muslim bi-şerhi'n-Nevevî, Beyrut 1347/1929, IX, 178, 179.
2. Mubârekfûrî, Ebû'l-‘Ulâ Munammed Abdurrahman b. Abdurrahîm, Tuhfetu'l-ahvezî bi-şerhi'l-Câi‘i't-Tirmizî,Beyrut ts., IV, 270.
3. en-Nevevî, Sahîhu Muslim bi-şerhi'n-Nevevî, IX, 178, 179. Ayrıca bk. Ebû't-Tayyib Muhammed Şemsu'l-hak el- ‘Azîmâbâdî, ‘Avnu'l-Ma‘bûd Şerhu Suneni Ebî Dâvûd, Beyrut 1415/1995, VI, 148-149.
4. es-Sehârenfûrî, Halîl Ahmed, Bezlu'l-mechûd fî halli Ebî Dâvûd, th., Muhammed Zekeriyyâ b. Yahyâ el- Kandehlevî, byy., 1392, X, 195.
5. el-‘Azîmâbâdî, ‘Avnu'l-Ma‘bûd, VI, 148-149.
6. Mubârekfûrî, Ebû'l-‘Ulâ Munammed Abdurrahman b. Abdurrahîm, Tuhfetu'l-ahvezî bi-şerhi'l-Câi‘i't-Tirmizî, Beyrut ts., IV, 270.
7. Davudoğlu, Ahmed, Sahîh-i Muslim Tercüme ve Şerhi, İstanbul 1973, VII, 221.
8224 Nur: 30.
8. Canan, İbrahim, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Ankara 1991, XV, 518.
9. Ateş, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın, İstanbul 2000, s. 72-83.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun