İmtihan sırrı ne demektir; insan imtihanın sırrını bozabilir mi?

Tarih: 10.09.2006 - 16:26 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an'ın mucizelerini gören birisi, imtihanın sırrını çiğnemiş olabilir mi?
 - Mesela, Peygamber Efendimiz (asm) "Ne mutlu beni görmeden bana iman edene." buyuruyor. Acaba Kur'an'ın Allah kelamı olduğunun delillerini görenler bu övgünün dışında mı kalır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kur'an mucizelerini gören kimse imtihan sırrını çiğnemiş olmaz. Çünkü daha öncede Peygamberimiz (asm)'in gösterdiği mucizelere sahabeler inanırken, müşrikler buna "kahanet, sihir gibi şeylerdir" diyebilmişlerdir. Sizin "mucizelerini buldum" dediğiniz âyetleri, inançsız bir insan mucize olarak görmeyebilmekte ve farklı açıklayabilmektedir. Demek mucizeler de bir derece perdeli geliyor. Akla kapı açılıp seçim elden alınmamaktadır. Cennet ve cehennem mücessem bir şekilde gösterilse "Böyle yaparsan buraya, şöyle yaparsan buraya gireceksin." dense, o zaman imtihan sırrı kalkar. Cehennem ateşini gören insanlar toptan iman ederler.

Peygamberimiz (asm)'in "beni görmeden iman edenlere" diye müjde vermesi, ölümünden sonra kendisinin sohbetine katılmadan İslamı Kur'an ve sünnetten öğrenerek iman eden ümmetini teşvik etmek ve onları desdeklemek içindir. Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğunun delilelrini bulup iman etmek, gayba iman etmeye engel değildir. Zaten Kur'an başlı başına Allah'ın kelamı olduğunun delilidir.

Dünya hayatı bir imtihan ve denenmedir. İmtihan ise akla kapı açmak, fakat iradeyi elden almamak mantığı ile işler. Yani dinde inanılacak inanç esasları, insanın iradesini elinden alacak şekilde insanlara sunulmamıştır. Mesela; gökyüzüne yıldızlarla "La ilahe illallah" yazılmış olsaydı herkes ister istemez inanmak zorunda kalacak ve imtihan anlamsız olacaktı. Bu yüzden akla kapı açılmış fakat iradeyi elden alacak kadar duyu organları ile bizzat hissedilecek tarzda gösterilmemiştir.

Ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur:

"(İnanmak için) illa meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: 'Bekleyin; biz de beklemekteyiz.' "(Enam, 6/158)

Yaşadığımız hadiseler de bir derece perdeli cereyan etmektedir. Bu yüzden dinin esasları bizzat duyu organları ile algılanamamaktadır. Mesela, melekler mevcuttur, aklî ve naklî deliller bunu açık olarak (aklı çalışana) göstermektedir. Fakat onları bizzat gözle ya da başka bir maddi duyu organı ile gözlemlemek ya da laboratuvarda deneysel olarak ortaya koymak mümkün değildir. Bu yapılsa imtihan sırrı bozulur ve herkes ister istemez inanmak zorunda kalır, inancın bir anlamı kalmaz. Ebu Cehiller ile Ebu Bekirler bir seviyeye gelirdi. Bu durum ölüm gelip imtihan sırrı çözülene kadar böyle devam edecektir.

Ölüm sekeratı yaşayan ve ifadeye gücü yeten insanların bir çoğunda ölümüne az kala imtihan perdesinin aralandığı yanıbaşındaki insanların göremediği bazı durumlar gördüğü ve haller yaşadığı görülmüştür. Bu durumda "görmediğime ya da duyularımla algılayamadığıma inanmam" diyenlerin, bu dar açı ile din imtihanını kaybedecekleri ortadadır. Çünkü gördüğüne inanmanın bir kıymeti yoktur. Gördüğüne herkes inanır. Bu şuna benzer; öğretmen imtihan yapıyor fakat doğru şıkkı bizzat gösteriyor. Bu şekildeki bir imtihan hiçbir amaca hizmet etmez. Buna imtihan da denmez.

Bütün bu sayılan sebepler içindir ki dünya imtihanında doğru şık, yanlış şıkkın içerisine gizlenmiş, akla kapı açılıp irade elden alınmamıştır. İşte buna imtihan sırrı denmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun