Avukatın müvekkili lehine faiz istemesi caiz midir? Müvekkil adına alınan faiz ve diğer alacağı üzerinden vekalet ücretinin alınmasında bir sakınca var mıdır?

Tarih: 28.11.2006 - 04:07 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir Müslüman'ın faizli akit yapması, bu akdin yapılışına "katip, şahit, noter vb. aracı olarak" katılması, hizmet etmesi, faiz alacağını tahsil için hizmet vermesi caiz değildir.

Bir kimsenin diğerinden hem ana para hem de faiz alacağı olursa, bunları da -hukuken- birbirinden ayırmadan tahsil etmek gerekiyorsa, bu alacağın tahsili için hizmet verilebilir.

Peşin veya vadeli muamelelerden kaynaklanan, zamanında ve vâdesinde ödenmeyen borçlardan dolayı kanunen faiz talebi hakkı vardır. Bu faiz talep edilmediği takdirde bazı kötü niyetli borçlular, imkanları bulunduğu halde borçlarını ödememe yoluna gitmekte, alacaklıyı -değer kaybı ve parasından yararlanamama gibi- zararlara uğratmaktadırlar. Bu haksızlığı engellemek üzere (bu maksatla) kanuni faiz talep edilmeli ve alınmalıdır. Faiz alındıktan sonra, asıl alacağın değer kaybını (enflasyonu) karşılayan miktar alacaklıya, bunu aşan miktar ise yoksullara verilmelidir. Mesela bin lira alacağı olan birisi, borcunu geciktiren borçluyu mahkemeye vererek % 30 temerrüt faizi ile bin üç yüz lira tahsil etmiş olursa bakılır: Paranın değer kaybı % 20 olursa, faiz adıyla tahsil edilen fazlalığın 200 lira alacaklının hakkıdır, geriye kalan 100 lira da yoksullara verilir.

Avukatlar yukarıdaki örnekte olduğu gibi temerrüt faizli alacak takiplerini yapabilirler.

Bir şahsın bütün geliri veya gelirinin çoğu haramdan ise onun ne ikramı kabul edilir, ne de -zaruret bulunmadıkça- ona iş yapılıp karşılığı alınır. Gelirinin yarıdan çoğu helal yoldan elde edilen şahıslara iş yapılıp ücret alınır, ikramları da kabul edilebilir.

"Ana paramı ve faizini tahsil et, faizi senin olsun veya faizinin şu kadarı senin olsun." diyen bir kimse ile "Davayı takip eder şu kadar ücret alırım veya tahsil edildikten sonra senin malın olan meblağın yüzde şu kadarını alırım." şeklinde pazarlık yapılmalıdır.

Kanun nazarında suç, dinimize göre günah, geleneğimize göre ayıp olan bir fiili işleyenleri kurtarmak, ceza almalarını engellemek üzere savunmak caiz değildir. Bir fiil kanunlara göre suç olmakla beraber dince suç ve günah değilse, bunu işleyenleri savunmak gereklidir. Suçluyu, hak ettiğinden fazla ceza almaması ve herhangi bir haksızlığa uğramaması için savunmak da caizdir.

Avukatlık yoluyla birçok haksızlık önlenmekte, haklar yerini bulmaktadır. İnsanların bu mesleğe ve dürüst avukatlara ihtiyaçları vardır. Bu sebeple avukatlık yapılmalı, bu meslekte geçinecek kadar para kazanamayanlar ya başka yollardan kazançlarını sağlamalı veya (bu mümkün olmuyorsa) geçinecek kadar ücreti, faizli alacak tahsili gibi yollardan elde etmelidirler.

Caiz ve meşru olan muamelelerde aracılık hizmeti veren, malın ve hizmetin arzına, pazarlanmasına, alıcı ile satıcının buluşmasına, işlemlerin yürütülmesine... katkıda bulunan kimselerin, piyasa raicine ve örfü âdete göre taraflardan ücret almaları caizdir. Aracıların tarafsız davranmaları, yalan ve hileden kaçınmalar şarttır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Avukatlık, savcılık ve hakimlik mesleğini öğrenmek ve icra etmek caiz midir?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun