Peygamberimiz, akrabalarına, sizi kurtarmaya muktedir değilim, demiş midir?

Tarih: 09.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimiz (sav), akrabalarını ve diğerlerini toplayarak; günahlara karşı rehin olarak verdiğiniz nefsinizi Allah’tan kurtarın, ibadetlerinizi yapın, günahlardan çekilin. Yoksa sizi kurtarmaya muktedir değilim, demiş midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Buharî’de geçen ilgili hadisin meali şöyledir:

Ebu Hureyre anlatıyor: “Yakın akrabanı uyar.” (Şuara, 26/214) ayeti indiği zaman, Resulullah (a.s.m) şöyle dedi:

“Ey Kureyş topluluğu! Nefislerinizi satın almaya bakın; Allah’a karşı sizin için hiçbir şey yapamam. Ey Abd-i Menaf oğulları! Allah’a karşı sizin için de bir şey yapamam. Ey Abdulmuttalib’in oğlu Abbas! Allah’a karşı senin için de hiçbir şey yapamam. Ey Resulullah’ın halası Safiye! Allah’a karşı senin için de hiçbir şey yapamam. Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Malımdan ne istersen iste, Allah’a karşı senin için de bir şey yapamam.” (Buharî, Vasaya, 1; Tefsir, 26/2).

- Hz. Peygamber (a.s.m)’in “Nefislerinizi (Allah’tan) satın alın / satın almaya bakın” mealindeki ifadesi, Kur’an’ın, “Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır.” (Tevbe, 9/111) mealdeki ifadesine uygundur.

- “Günahlara karşı rehin olarak verdiğiniz nefsinizi Allah’tan kurtarın.” ifadesi, -hadisin metni değil- bir açıklama olsa gerektir. Bununla beraber, bu açıklama da önemlidir. Çünkü bu husus Kur’an’da da vurgulanmıştır:

“Herkes kazançları karşılığında bir rehindir.” (Tur, 52/21),

“Her nefis kazançları karşılığında bir rehindir.” (Müddessir, 74/38).

Demek ki, Allah’ın insanlara lütfettiği sağlık, mal-mülk, kabiliyet gibi nimetler, insana bir emanet veya bir borç olarak verilmiştir. Bunlara karşılık onların canları bir teminat olarak alınmıştır. Her günah, bu teminatı, bu ipoteği tehlikeye sokan bir risktir.  

- “Satın alma” ifadesinden anlaşılıyor ki, insanın -yalnız malı değil- kendisi de Allah’ın mülküdür. Onu o yaratmıştır. İnsanın maddî ve manevî donanımlarını kendisine emanet olarak vermiş, zamanı gelince emanete riayet edip etmedikleri hususunda onları sorguya alacaktır.

Canı, malı Allah’a satmak, onun adına hareket etmek, onun namına alıp-vermek, iş yapmak anlamına gelir. Bu emanete hakkıyla riayet etmeyenlerin canı Allah’ın elinde rehindir / ipotektir. Hz. Peygamber (a.s.m) dahi -Allah’ın izni olmadan- şefaatçi olamaz, bu “teminat mektubuna” müdahale edemez, bu ipoteği kaldıramaz.

- Hadiste, Allah’ın yegâne hükümranlığına da vurgu yapılmıştır. Şefaat elbette vardır; fakat bu Allah’ın iznine bağlıdır. Ayetel kürside ifade edildiği üzere “Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaat edemez.” Hadiste vurgulanan bu noktadır. Yani -haşa- Allah’ın arzusu hilafına, Allah’a rağmen bir kimsenin kalkıp da kendi yakınını bu ipotekten kurtarmaya yeltenmesi asla söz konusu değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun