Şafii mezhebine göre özürlünün durumu nedir? İstincadan sonra kırk adım atma veya diğer istibra yöntemlerini yapıyorum; buna rağmen abdest almaya gittiğim zaman veya abdestten sonra bazı akıntılar hissediyorum...

Tarih: 22.02.2007 - 13:33 | Güncelleme:

Soru Detayı
İstincadan sonra kırk adım atma veya diğer istibra yöntemlerini yapıyorum; buna rağmen abdest almaya gittiğim zaman veya abdestten sonra bazı akıntılar hissediyorum. Bu durum otururken de olabiliyor. Bunlar Şafii fıkhına göre özür kısmına girer mi? Ayrıca bu durumlarda elbise değiştirmek gerekir mi? Yani gelen akıntı idrar olabilir düşüncesiyle elbise değiştirmek gerekiyor mu?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şafii mezhebine göre az bir necaset dahi namaza mani olmaktadır. Bu bakımdan akıntının tamamen kesilmesi için beklenmeli ve daha sonra taharet alınmalıdır. Taharetten sonra akıntı gelirse yeniden taharet almak gerekir. Ayrıca elbiseye idrar damlamışsa o bölgenin yıkanması gerekir.

Akıntını tamamen kesilmesi için def-i hacet yaparken sola meyilli olarak biraz beklemek gerekir. Bu akıntının tamamen kesilmesine sebep olur.

Eğer akıntı devamlı geliyorsa bu durumda kişi özürlü olur. Özrün şartları şöyledir.

Kendisinde akıntı görülen özürlü kişi, akıntı yerini tıkayıp bağlayarak korunmalıdır. Bu tedbiri aldıktan sonra abdest alır. Daha sonra yine akıntı görürse bunun namaz ve diğer ibadetleri eda etmeye bir zararı olmaz. Bu durumdaki bir insanın abdestinin, ibadetleri eda etmeye elverişli olması için şu şartların tahakkuk etmesi gerekir:

1. Abdestten önce istincâ (taharetlenme) yapılmalıdır.

2. İstincâ yapılır yapılmaz yukarıda anlatılan korunma önlemi alınmalı, ardından hemen abdest alınmalıdır.

3. Abdest organlarından biri kurumadan hemen diğerini yıkamaya başlanmalı.

4. Abdest alındıktan hemen sonra namaza durulmalıdır. Çünkü abdestten sonra başka bir işe koyulma durumunda alınmış olan abdest artık geçersiz olur. Ancak abdest alındıktan sonra camiye gitme gibi namazla ilgili bir işe başlanırsa, bunun abdeste pek zararı olmaz. Aynı şekilde abdestten sonra cemaati veya cuma namazını beklemenin de abdeste zararı olmaz.

5. Yukarıda sayılan fiiller, namaz vaktinin girmesinden sonra yapılmalıdır. Vakit girmeden önce yapılan istincâ ve alınan abdestin geçerlilikleri yoktur.

Özürlü kimse mezkûr şartlar çerçevesinde aldığı abdestle sadece bir farz namaz kılabilir. Her farzı kılmak için, bu sayılan işleri yeniden yapmalıdır. Ama bu abdestiyle kıldığı farz namazın yanı sıra dilediği kadar nafile namaz da kılabilir. Nafileleri farzdan önce kılmakla farzdan sonra kılmak arasında bu abdestin geçerliliği bakımından bir fark yoktur.

Şu konulara da dikkat edilmesinde fayda vardır:

1. Alimlerin ifadelerinden anlaşıldığına göre, akıntısı sürekli olanlar bez bağlamalıdır. Bez bağlamanın en önemli nedeni, mümkün oldukça idrarın akmasını önlemektir. “Bez bağladıktan hemen sonra abdest alıp namaz kılsın.” şeklindeki ifadeden bunu anlamak mümkündür.(bk. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/293). Yoksa, idrarın elbiseye veya beze akması arasında bir fark yoktur. Çünkü sarılan bez de idrarla pisleniyor.  Ancak bunun başka bir çaresi olmadığı için bir meşru mazeret kabul edilmektedir. Yani kişi bir damla idrarla namazını kılabilir. Başka bir mezhebi taklit etmek ise her zaman mümkündür.

2. Özürlü kimse, nafile ve cenaze namazlarını bir abdestle kılabilir. Ancak -kaza dahil- her farz için yeni bir bez ve yani bir abdest gerekir(a.g.e).

Hanefî mezhebine göre ise özürlüler her namaz vaktinde abdest almalıdır. Bu abdestle müteakip namazın vaktine kadar diledikleri miktarda farz ve nafile namaz kılabilirler.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun