Allah zamandan münezzeh olduğu hâlde, “Rabbinin katında bir gün, saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” mealindeki ayeti nasıl izah edersiniz? Kur'an ayetlerinde geçen "gün" deyimi hangi anlamlara gelmektedir?

Tarih: 29.05.2011 - 00:18 | Güncelleme:

Soru Detayı
- (Resulüm) Senden, başlarına acele azap getirmeni istiyorlar. Allah sözünden asla caymaz. Rabbinin katında bir gün, saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Allah (cc.) zamandan münezzeh oluşunu nasıl izah edersiniz?..
Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Rabbinin katında bir gün” ifadesi, zamanın Allah’ı da kuşattığı anlamına gelmez.

Ayetlerde geçen “İndellah = Allah katında” veya “inde rabbike = Rabbinin katında” gibi ifadelerden, insanlar için gayb sayılan alemleri anlamak gerekir. Bu alemler bazen ahiret alemleri olabildiği gibi, bazen bizim için görünmez özelliğe sahip olan göklerdeki alemler de olabilir.

İşte “eyyam-ı Kur’aniye" olarak da tabir edilen “bin, elli bin senelik” zaman mefhumu, o alemlerdeki cisimlerin hareketlerden meydana gelen zaman dilimleridir. Dünyadaki -yerküresinin güneşin etrafında dolaşmasından meydana gelen- zaman mefhumu Allah’ı kuşatmadığı gibi, göklerdeki diğer bazı cisimlerin, yörüngelerinde dolaşmalarından meydana gelen zaman mefhumu da Allah’ı kuşatmaz.

Çok açık bir gerçektir ki, her zaman mefhumu belli bazı cisimlerin bulundukları yörüngelerindeki hareketlerinden oluşur. Yani zaman da zamanın varlık sebebi olan ilgili cisimler gibi sonradan yaratılmıştır. Ezelî olan Allah vardı, onunla birlikte hiç bir şey yoktu. Ne zamandan ne de mekândan eser yoktu.

Yevm (gün) kelimesi Kur’an-ı Kerim’de çeşitli anlamlarda kullanılmıştır.

Gündüz, gece ve gündüzden oluşan 24 saatlik müddet, devir, mutlak zaman vs. Örneğin kıyametle ilgili bir âyette

“Yer başka yere, gökler de başka göklere değiştirildiği gün...” (İbrahim, 14/48)

ifadesi geçmektedir.

Başka bir âyette ise, kıyamet gününden bahsedilirken “yevmu’l-hulûd / ebedilik günü” ifadesi kullanılır. Böylece, sonsuz bir şekilde devam edecek olan âhiret hakkında da “yevm” ifadesi kullanılmıştır.

Hac suresi, 47. âyetteki,

“Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.”

Meâric suresi, 4. âyetteki

“Melekler ve Rûh (Cebrail) oraya, miktarı elli bin sene olan bir günde çıkarlar.”

ifadelerine gelince, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bu âyetlerde zamanın izafiliğine (göreli olduğuna) işâret edilmektedir.

Dünyamızın bir günü 24 saat iken, başka gezegenlerin günleri (yani o gezegenin kendi ekseni etrafında dönüş süresi) daha az veya daha çok olabilmektedir. Gezegen ve yıldızların çapıyla orantılı olarak günler de uzun olmaktadır. Örneğin güneşin bir günü dünyanın bir ayı gibidir.

Dolayısıyla kâinatta bir günü "bin gün" veya "elli bin gün" olan yerlerin olması da söz konusudur.

Bu izah, âyetler aynı konu ekseninde değerlendirildiği takdirdedir. Ancak âyetleri farklı konularla ilgili ele alıp değerlendirmek de mümkündür. Şöyle ki, Hac suresindeki âyet, öncesiyle birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, alaycı bir tavırla vaad edilen azabın bir an önce gelmesini isteyen inkârcılara bir cevap olarak zikredildiği söylenebilir. Yani, onların hafife alarak "aceleyle gelsin de görelim" diye istedikleri azabın hakikatte çok dehşetli olduğunu, o azabın bir gününün insana bin yıl gibi geleceğini bildirmektedir. Sıkıntı vaktinde zamanın geçmemesi, insana çok uzun gelmesi gibi…

Nitekim Razî ve Maverdî gibi müfessirler de bu âyeti açıklarken buna uygun açıklamalar yapmışlardır. Razî bu görüşün âyetin manası hakkındaki açıklamalar içinde en uygunu olduğunu söylemektedir.

Bu ifade hakkında şu yorumlar da yapılmıştır:

1. Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günlerden bir gün bin sene gibidir (Mücahid).

2. Kıyamet günlerinden bir günün uzunluğu, dünya günlerinden bin sene gibidir. Bu âyet hakkında şöyle bir yorumun da uygun olacağı kanaatindeyiz: Bu âyette Yüce Allah, müşriklerin aceleciliklerine karşılık, kendisinin Sabûr ve Halîm olduğunu bildiren böyle bir ifade zikretmiştir. Yani buradaki bin yıl ifadesi Allah’ın sabrından ve hilminden kinaye olup acele etmediğini, onları hemen cezalandırmadığını ifade etmektedir…

Gerçekte Allah için zaman söz konusu değildir. O, zamandan münezzehtir. Geçmiş, gelecek O’nun için şimdiki zaman sayıldığı gibi, bütün zamanlar da O’nun için bir ân gibidir.

Meâric suresindeki âyet ise, kâinatta bir günü elli bin gün olan uzay ve zaman boyutlarının varlığına işâret edildiği gibi, âyet meleklerin göklerde katettikleri mesafelerle de ilgili olup, elli bin yıllık uzun mesafeyi bir günde katettiklerini bildirmekte, meleklerin süratine ve Allah’ın mülkünün genişliğine işaret etmektedir.

Aşağıda -mealen yer alan- Bediüzzaman Hazretlerinin ifadeleri konumuza ışık tutmaktadır:

“Evet, kış günlerinde ve şimal taraflarında gurub ve tulû' mabeyninde (güneşin doğuşu ve batışı arasında) dört saatlik günden ve bu yerlerde kışta sekiz-dokuz saatten ibaret olan günlerden tut, tâ Güneş'in mihveri üstünde bir aya yakın gününden, (hattâ Kozmoğrafya'nın / Astronominin bildirdiğine göre) tâ "Rabb-üş Şi'ra" tabiriyle Kur'an'da namı ilân edilen ve güneşimizden daha büyük olan "Şi'ra" namında diğer bir güneşin belki bin seneden ibaret olan gününden, tâ Şems-üş Şümus'un mihveri üstündeki elli bin seneden ibaret bir tek gününe kadar eyyam-ı Rabbaniye vardır."

"İşte Semavat ve Arz'ın Rabbi, o Şems-üş Şümus ve Şi'ra'nın Hâlıkı hitab ettiği vakit, o Semavat ve Arz'ın ecramına (gök ve yer cisimlerine) ve âlemlerine bakan kudsî kelâmında, o eyyamları zikreder ve zikretmesi gayet yerindedir..."

"Çünkü eyyam-ı şer'iyenin dört saatten elli bin seneye kadar hükmü ve şümulü var.“(Barla Lahikası, s. 325)

İlave bilgi için tıklayınız:

Mearic suresi 4. ayette "Melekler ve Ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar." denilmiştir. Melekler mekansız olan Rabbimizin yanına nasıl çıkıyorlar?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun