İnsanın namazdayken belinin açılması namazını bozar mı?

Tarih: 27.03.2007 - 21:45 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Belin açılması namazı bozmaz. Zira uzvun dörtte biri açılmamıştır. İmam Azam Ebû Hanîfe'ye göre; bir uzvun dörtte bire kadar olan kısmı açılırsa namaz geçerli olurken, açılan kısım uzvun dörtte birini geçerse namaz bozulur. Cinsel uzuv ve dübürden, çok az bir yer bile açılsa namaz batıl olur. Ebü Yusuf'a göre bir uzvun yarısı esas alınmıştır. Yarıdan azının açılması namaza zarar vermezken, fazlası namazı bozar. İmam Şafi'ye göre ise avret yerinden herhangi bir kısmın açılması namazı bozar. (1)

Bu konuda, tenasül aleti kendi başına bir organ, husyeler de kendi başına bir organ sayılır. Dizden aşağı topuklara kadar olan kı­sım da kendi başına bir organ kabul edilmiştir. Sahih olan da budur. Dizden tenasül aletine kadar olan kısım da kendi başına bir organ­dır. Bu bakımdan namaz kılınırken diz kapaklan açılırsa namaz ca­izdir. Çünkü açılan kısım organın dörtte biri değildir. En sahih olan görüş de budur.(2)

Kadının topuğu diz kapağına kadar olan kısımla aynı hükümdedir. Yani kadın namaz kılarken topukları açılırsa, namazı bozulmaz. Çünkü topuk dize kadar olan kısmın dörtte birine tekabül etmemektedir.(3)

Bunun gibi karın ve sırtdan her biri başlıbaşına birer aza sayılan kısımlar karına dahildir. Göğüs ayrı bir azadır. Ancak göğsü henüz iyice büyümemiş kızların memeleri bu konuda göğüslerine tabidir. Büyüyen memeler ise başlıbaşna bir organ sayılır.(4)

Namaz kılmak için elbise bulamayıp avret yerleri açık bulunan kimse oturarak namaz kılar; ancak rükû' ve secdeleri baş işaretiyle yerine getirir. Bununla beraber ayakta rükû' ve secdeyle birlikte na­mazını kılabilir. Fakat birinci şekil efdaldır. Çünkü avret yerlerinin iyice açılmasını önler. Yanında kimse bulunmasa bile Allah CC.C.) utanılmaya daha lâyıktır.

Bu bakımdan fukaha bu meseleyi işlerken, "çıplak kimse ister gece, ister gündüz, ister evinde, ister çölde bulunsun onun için efdal olan oturarak namaz kılmaktır", demişlerdir. (5) Sahih olan da bu­dur.

O halde fakir bir kimse elbise almaya güç getiremjyorsa, kendisine hediye edilen bir elbiseyi alıp kullanması vâcib olur. Bunun dı­şında kendini örtmek, ya da avret yerlerini örtmek için mubah sayılan bir şeyler arar. Bulamadığı takdirde başkasının hakkına el uzatamaz. Çünkü burada ölüme kapı açan bir zaruret mevcut değildir.(6)

Çıplak adam, namaz kılmak için yanında elbisesi bulunan kimse­den sırf namaz kılmak için emaneten elbise ister, verirse onunla kı­lar. Vermediği takdirde çıplak vazîyette belirttiğimiz şekilde nama­zını kılar.

Namaz kılarken kendisini örtecek kadar elbise bulursa, o tak­dirde namazı olduğu yerde bırakıp elbiseyi giyer. Elbise bulacağını ümit ediyorsa, namazı vaktin sonuna doğru geciktirebilir.(7)

Sonuç olarak gerek soruda geçen durum, gerekse başka durumlar için verilen bilgiler ışığında karar verilmelidir.

Dipnotlar:

(1) bk. Eş-Şevkani, Neylü'l-Evtar, II, 68; eş-Şafii, el-Ümm, I, 77; ez-Zühayli, el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletüh, Dımeşk, 1405/1985, I, 585, 586; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1992, s: 226-228.
(2) Et-Tencis - Fetâvâ-yi Hindiyye.
(3) Şerh-i Mecma' / ibn Melek.
(4) Tatarhaniye - El-Kmye - El-Huiâsa.
(5) El-Kâfi - Bahrirâik / İbn Nüceym.
(6) EI-Cevheretü"n-Neyyire - Fetâvâ-yi Hindiyye.
(7) Siraciyye - El-Kmye.Kitabevi: 1/205-207.

(Celal Yıldırım, İslam Fıkhı)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun