Ehl-i sünnet'in kader anlayışı nasıldır? Bu konuda Mutezile'den farkı nedir?

Tarih: 31.03.2007 - 13:52 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kader, bir iman rüknüdür ve şöyle tarif edilir: “Kader, Hak Teâlâ nın, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şeyin, her şeyini ve her hâlini, zamanını ve mekânını, sıfatlarını ve özelliklerini ezelî ilmiyle bilip, ona göre takdir etmesidir.”

Kaza ise, kaderde planlanan bir şeyin yaratılması, varlık sahasına çıkarılmasıdır. Kâinatın altı devrede yaratılışından, insanın ana rahminde dokuz ayda teşekkülüne kadar her hâdise kaderi gösteriyor!..

Güneş sisteminden atom sistemlerine kadar her hikmetli tanzim, kaderi ilan ediyor!..

Elementlerin sayıları ve özellikleri, kaderden haber veriyor!..

Bitkilerin ve hayvanların cinslere, türlere ayrılmış olması, her türe farklı kabiliyetler takılması, hep kader ile olmuş!..

Meleklerin, hayvanların ve cansızların sabit makamlı kılınması, insanların ve cinlerin ise imtihana tâbi tutulması, kader ile plânlanmış!...

Cennet ve cehennemin yaratılması, ilâhî ilim ile takdir edilmiş!. O menzillere hangi yollardan gidileceği de yine kader ile tespit edilmiş!...

Hangi güzel amele ne kadar sevap, hangi günaha ne kadar azap verileceği de kader ile tayin edilmiş!..

Bir bilim dergisinde insan bedenindeki harika nizam anlatılıyor ve ilâhî takdir konusunda çok güzel misâller sıralanıyordu. Ve yazı şöyle bağlanıyordu: “Bedenimizin tamamı bir yana, sadece baş parmağımız olmasaydı teknik ve medeniyet ortaya çıkmazdı.” Gerçekten de, bütün buluşlar, keşifler, sanatlar bir yönüyle, baş parmağa bağlı. O da diğer parmaklarla yan yana gelseydi, ne kalem tutabilirdik, ne kaşık, ne de çekiç. İnsanoğlu, bütün varlık âlemi bir yana, sadece başparmağına ibret nazarıyla bakabilse, ilâhî takdiri en açık bir şekilde görecektir.

Kader konusunda ezberledikleri birkaç soruyu durmadan tekrarlayan adamlar, kaderin bu aslî mânâsını hiç düşünmezler. Şu haşmetli kâinatın bir ezelî ilim ve takdirle, safha safha yaratıldığı akıllarından bile geçmez. Kaderin bu haşmetli tecellilerini seyredemedikleri gibi, çekirdekleri, tohumları, yumurtaları, spermaları, genleri de bu açıdan değerlendiremezler. Hâlbuki, bu küçük yaratıklar sanki cisimleşmiş birer plân, birer program... Allah'ın hârika takdirini ve ince hikmetini aklı başında olanlara ilan ediyor, ders veriyorlar.

Mu'tezile mezhebi, fiillerde irade ve ihtiyarı insana verip, insanın fiillerinin yaratıcısı kabul ettikleri için el-Kaderiyye; Ru'yetullah, Allah'ın sıfatları ve halk-ı Kur'an gibi meselelerde Cehm b. Safvan'ın görüşlerine katıldıkları için el-Cehmiyye, Allah'ın bazı sıfatlarını kabul etmedikleri için de Muattıla olarak zikredilmişlerdir. Fakat onlar bu isimleri kabul etmeyip, kendilerini Ehlul-Adl ve't-Tevhîd olarak vasıflandırmışlardır. (Bekir Topaloğlu, Kelâm İlmi, İstanbul 1981, s. 170).

İlave bilgi için tıklayınız:

Kader konusunda detaylı bilgi verir misiniz? Evlilikte külli irade mi yoksa cüzi irade mi var; yani anne babamız gibi evlenilecek kişi Allah'ın iradesine mi (külli) giriyor?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun