Peygamberimiz Hz. Muhammed'in hasta olan Yahudi bir çocuğu ziyaret ettiği doğru mudur?

Tarih: 18.04.2012 - 07:43 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Soruda geçen olay şöyle olmuştur:

Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm)'in hizmetinde bulunan Yahudi bir çocuk vardı. Bir gün hastalandı. Peygamberimiz, onu ziyarete gitti, başucuna oturdu ve ona, “Müslüman olmasını” teklif etti. Çocuk, düşüncesini öğrenmek için, yanında bulunan babasının yüzüne baktı. Babası: "Ebü'l-Kâsım'ın çağrısına uy.", deyince, çocuk da Müslüman oldu.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm)

"Şu yavrucağı cehennemden kurtaran Allah'a hamdolsun."

diyerek oradan ayrıldı. (Buhârî, Cenâiz 80)

Hadisin Buhârî (Merdâ 11) ve Ebû Dâvûd’daki (Cenaiz 2) rivayetlerinde, söz konusu olan Yahudi çocuğun Hz. Peygamber’e hizmet ettiğinden bahsedilmemektedir. Çocuğun, henüz büluğa ermemiş olduğu genellikle kabul edilmektedir. Nitekim  gulâm kelimesi de bunu göstermektedir.

Ayrıca Ebû Dâvûd’un rivayetinde son cümle “Şu yavrucağı benim vasıtamla azabtan kurtaran Allah’a hamdolsun.” şeklindedir.

Hz. Peygamber (asm) nezaket ve tevazu göstererek yahûdi çocuğunu ziyarete gitmiş, başucuna oturmuş ve halini hatırını sormuştur. Hadiste, sanki oturur oturmaz müslüman olmasını istemiş gibi bir anlatım görülüyorsa da, hastayı ziyaret edenin hiç şüphesiz ilk yapacağı iş, hastanın halini hatırını sormak, ona dua etmek, geçmiş olsun dileğinde bulunmaktır. Bu olağan muameleler içinde râvi Enes Hazretlerinin en çok dikkatini çeken, Hz. Peygamber’in hastanın başucuna oturması ve sırası gelince de çocuğa Müslüman olması için telkinde bulunması olmuştur. Bunun için o iki hususu anlatıvermiştir.

Hadîs-i şerîf hasta ziyaretinin gayri müslimleri de kapsadığını, bu tür beşerî ilişkilerin din telkini için uygun birer fırsat olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca hadis, henüz büluğa ermemiş mümeyyiz çocuklara (gulâm) din telkin edilebileceğini  göstermektedir. Peygamberimiz (asm), çocuklara gösterdiği şefkatte din ayrımı yapmazdı. Bu sebeple gayrimüslimlerin çocukları da O’nun (asm) şefkatinden nasibini alırdı. Savaş sırasında çocukların öldürülmemesini öğütler, onlara iyi davranılmasını tembih ederdi.

Nitekim bir savaş esnasında birkaç çocuk iki tarafın arasında kalmış ve öldürülmüşlerdi. Peygamberimiz, bu hadiseye çok üzüldü. Sahabiler,

“Ya Resulullah, onlar müşrik çocuklarıdır, niçin üzülüyorsunuz?” diye sordular. Peygamberimiz, 

“Onlar doğdukları gibi duruyorlar. Sakın çocukları öldürmeyin, aman çocukları katletmeyin. Her can ilk yaratılışta tertemizdir.” buyurdu. (Müsned, 3/435)

İslâm'ın çocuğa yaklaşımı, sevgi, şefkat ve hoşgörü anlayışına dayanır. Çünkü çocuk dünyaya tertemiz bir yaratılışla ve günahsız olarak gelir. Büluğ çağına kadar da yaptığı davranışlardan dinî bakımdan sorumlu sayılmaz. Dünyaya yeni gelen bebek, her yönüyle büyüklerin yardımına muhtaç olup belli bir yaşa kadar ana babaya bağımlıdır. Dolayısıyla çocuk, kendisine gerekli olan ilginin gösterildiği ölçüde sağlam bir kişilik geliştirebilir. Bu açıdan bakıldığında Hz. Peygamber'in çocuklara yaklaşımı ve onların yetiştirilmesine yönelik tavsiyeleri son derece dikkat çekicidir.

Peygamberimiz, hayatın her safhasında çocuklara derin bir sevgi ve şefkat beslemiş, onları ciddiye alıp seviyelerine inmiş ve problemlerini çözerek doğruya yönlendirmiştir. Onun (asm) tavsiyelerinden bazıları:

"Kimin bir çocuğu varsa onunla çocuklaşsın." (Deylemî, 3/513)

"Çocuklarınıza ikramda bulunun ve terbiyelerini güzel yapın." (İbn-i Mâce, Edeb, 3)

"Kim bir çocuğa, 'Buraya gel, sana bir şey vereceğim.' der de sonra vermezse, onun için bir yalan günahı yazılır." (Müsned, 2/452)

"Allah'tan korkunuz; çocuklarınız arasında adaletli davranınız." (Müslim, Hibât 13)

"Kimin bir kız çocuğu olur da onu toprağa gömmez, hor görmez ve oğlan çocuğunu ona tercih etmezse, Allah onu cennete koyar." (Ebû Dâvûd, Edeb, 121)

"Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız." (Müslim, Birr, 149)

"Kendinize beddua etmeyiniz, çocuklarınıza beddua etmeyiniz, mallarınıza da beddua etmeyiniz. (Zira bu durum) dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir." (Müslim, Zühd, 74)

“Bir adam Hz. Peygamber (asm)’in yanında oturuyordu. Bir ara bir erkek çocuğu geldi. Adam çocuğu öpüp dizleri üzerine oturttu. Biraz sonra adamın bir de kız çocuğu geldi. Adam onu da yanına oturttu. Bunun üzerine Efendimiz (asm): 'Niçin ikisini bir tutmadın?’ diyerek adamı kınadı.” (Kandehlevi, M. Yusuf, Hayatu’s-Sahabe (ter.Ahmet Meylani) İst. 1980, c. III, s. 46)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun