UFO'lar (uzaylılar) hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 14.08.2006 - 17:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Cinler de bilim ve teknolojiye ilgi duyar mı?
- Gök yüzünde UFO diye tanımladıklarımız aslında cinlerin aracı olamaz mı?
- Kur'an-ı Kerim ve diğer dini kaynaklarımızda dünya dışı yaşama (cinler ve melekler hariç) ilişkin bilgiler var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İnsan, gücünün yetmediği konulara pek meraklı oluyor. Binlerce yıl boyunca üzerinde yaşadığımız dünyanın ne kadar büyük olduğunu, sonuna kadar gitsek ne olacağını merak ettik. O zamanlar yapabildiğimiz en hızlı taşıt yelkenli gemiydi. Bu gemilerin getirdiği sınırlamaları sonuna kadar zorlayıp, biraz da cesaret takviyesiyle, insanlık -yukarılara çıkıp fotoğrafını çekmeden- dünyanın yuvarlak olduğunu anlayabildi. O zamanların uzaylıları yeni ayak basılan karalardaki yerli insan ve hayvanlardı. Aynı dünyada yaşıyor olsak bile, her yeni kültür ve kabile farklı araçlar ve diller geliştirmişlerdi. Meselâ, aerodinamik özelliklerin ve yerçekiminin aynı olduğu bir dünyada Asyalılar av için ok ve yay kullanırken Avustralyalılar bumerang adı verilen bir araç icad etmişlerdi. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanılan hayatın tarzındaki bunun gibi pek çok farklılık bize gösterdi ki, insan aklı ve hayali için sınır yoktur.

İşte bu sınırsız hayallerimiz her çağda başka meraklar uyandırmakta bizde. Şimdilerde bilim dünyasının hayalleri, Dünya dışı akıllı hayat arayışında odaklamış durumda. Bir gün birileri çıkıp da başka bir gezegendeki canlılarla iletişim kurduğunu söylerse, gerçekten bu haber dünyanın bugüne kadar karşılaştığı en önemli haberlerden biri olacaktır.

Dünyadaki insanlar bu konuda ikiye ayrılmış durumda. Kimisi Dünya dışı akıllı yaratıklar olsa bile uzaklıklar yüzünden bunlarla iletişim kurulamayacağını söylerken, kimisi de bunun mümkün olacağını söylüyorlar. Hatta bu tip canlıların dünyayı sürekli ziyaret ettiği gibi bir tartışma konusu bile var. UFO (Unidentified Flying Object / Tanımlanmamış Uçan Nesne) meselesi yıllardır insanların aklını kurcalar durur. Bunun ne kadar mümkün olduğunu görmek için bizi muhtemel uzaylılarla ayıran duvarları görelim ve verileri ortaya döküp birlikte inceleyelim.

Bu konu, yani UFO ve Dünya dışı akıllı hayat konusu oldukça geniştir; ama sınırlayıcı faktörleri bakımından incelenmesi gerekir. Mesele sosyal ve fiziksel şekilde incelendiğinde hemen herkesin anlayacağı boyuta indirgenebilir. İşin başında UFO kelimesinin sanıldığının aksine uzay gemisi değil, “Tanımlanamayan Uçan Cisim” anlamına geldiğini söyleyelim. Zira bu kelime İngilizce’de (Unidentified Flying Object) cümlesinin baş harflerinden türetilmiştir. Yani bu tanıma uçuş halindeki, belki çok kısa bir süre gözüktüğü ve belki de uzaktan görüldüğü için ne olduğu anlaşılamayan her şey girer. Küçük bir çocuğun elinden kaçırdığı bir balon bile, eğer gören kişiler uzaktan ne olduğunu anlamazlarsa, UFO sınıfına girer; çünkü uçtuğu halde görenler ne olduğunu tesbit edememişlerdir.

İddia konusu ziyaretlerin fiziksel boyutlarına bakacak olursak, karşımıza bir kısım aşılması zor engeller çıkar. Normal şartlarda bizi ziyaret edebilecek uzaylı dostlarımızın kendi galaksimiz içinden olduklarını ve bize nisbeten yakın konumda bulunduklarını düşünmek zorundayız. Kendi Güneş sistemimizde Dünya haricinde içinde akıllı hayat barındıran başka bir gezegen bulunmadığına göre, en yakın yıldızlardan işe başlamak makul olacaktır.

Şu ana kadar Güneş haricinde bir yıldız etrafında dolanan başka bir gezegeni bile görsel olarak tesbit edebilmiş değiliz. Bazı çekim etkilerinin yıldızda yaptığı ufak titreşimler neticesinde sadece etrafında gezegen olduğundan şüphelenebiliyoruz, o kadar. Teleskop ya da başka bir araçla başka bir yıldızın etrafındaki bir gezegeni görmemiz şu anda mümkün değildir, çünkü bu aynen şimdi vereceğim örnek gibidir:

Çok uzaklardaki bir arabanın farları bize döndürüldüğünde parlak far ışığını görebilmemize rağmen farın yanında gezinen bir ateş böceğini göremeyiz. Hem ateş böceğinin ışığı uzaklara ulaşacak kadar güçlü değildir, hem de arabanın farları onu kaybedecek kadar parlaktır. Bir gezegenin yansıttığı ışık, çevresinde bulunduğu yıldızın yanında, örnekteki farın yanındaki ateş böceğinden bile düşüktür. Yani, değil başka bir yıldızın çevresindeki bir gezegenin hayata müsait olup olmadığını, orada bir gezegen olduğunu bile tesbit etmek şu anda imkânsızdır.

Söz konusu uzaylıların bunu aşacak bir teknolojileri olduğunu varsayarsak, gördükleri bir gezegendekileri ziyaret için başka verilere sahip olmaları lazımdır—meselâ orada akıllı hayat olup olmadığı gibi. Bunu tesbit etmeleri için bizim burada olduğumuzu belirleyebilecekleri tek veri, yaptığımız televizyon ve radyo benzeri yayınlardır. Radyonun icad edilmesi henüz çok yenidir. Dünya üzerindeki ilk radyo yayınları şu anda en fazla 80 ışık yıllık bir mesafeye ulaşmıştır. Yani, daha uzaktaki kimse bizim burada olduğumuzun farkında olamaz.

Bizim burada olduğumuzu uzaya kaçan radyo sinyallerinden anlamaktan başka bir yol olmadığı konusunda tüm bilim dünyası hemfikirdir. Bu durumda muhtemel ziyaretçilerimizi 80 ışık yılından daha uzak mesafeden bekleyemeyiz. Hatta bu mesafe bile onların ilk radyo sinyallerini alıp o anda yola çıkıp 1 saniyede buraya gelmeleri ve bugünlerde dünyaya varmaları halinde geçerlidir. Sahip oldukları düşünülen gemilerin ışık hızında hareket ettiği kabul edilse bile, buraya gelmeleri 80 yıl civarında süreceğinden, asıl mesafeyi 40 ışık yılına çekmek durumundayız. (Ziyaretçilerin 40 ışık yılı mesafede olduğunu, 40. yılda bizi duyup 40 yıl da seyahat ettiklerini kabul etmemiz gerekiyor!) Ayrıca ilk ve en yoğun UFO gözlemlerinin 1950’li yıllarda olduğu düşünülürse, bu yıllarda ilk radyo sinyallerinin henüz 30 yıllık olması sebebi ile, mesafe daha da azalacaktır. Böylece radyo dalgalarının henüz 30 yıllık mesafeye ulaştığı bu yıllarda 40 da değil 15 ışık yılı mesafe içindeki yıldızların bir incelemesini yapmak uzaylı ziyaretçilerimiz ile ilgili iddiaları araştırmak için yeterli olacaktır.

Daha eski zamanlardaki meselâ eski Mısır, Kamboçya-Anchor ve Meksika medeniyetlerindeki muhteşem eserlerin ve gökyüzü hesaplarının uzaylılar tarafından öğretildiği veya yapıldığı iddiaları ise, o zamanlar dışarıya herhangi bir yayın yapılmamış olması nedeniyle imkânsızdır. Çünkü o zamanlar öğretmeye gelen bu uzaylıları buraya çekecek hiçbir işaret yoktu.

15 ışık yılı mesafedeki duruma dönecek olursak, dünyanın 15 ışık yılı yarıçapındaki küresel uzaklıklarında yaklaşık 50 yıldız bulunur. Bunların en yakını olan Proxima Centauri yaklaşık 4,3 ışık yılı mesafededir. Dünyada şu anki en hızlı yolcu uçağı olan Concorde bu mesafeyi 2.454.337 (iki milyon dört yüz elli dört bin üç yüz otuz yedi) yılda alabilir. Uzay mekiği ise buraya ulaşmak için en az 175.000 (yüz yetmiş beş bin) yıl son hızla seyahat etmek zorundadır. Uzaylıların çok hızlı (ışık hızı civarında) gemileri olduğunu varsayarak, bu zorluğu bertaraf edelim ve konunun diğer yönlerine bakalım. Bahsedilen 15 ışık yılı mesafedeki 50 kadar yıldızın hayat barındıran gezegen sistemlerine sahip olma ihtimallerini azaltan pek çok engel vardır. Herhangi bir yıldızın hayata müsait bir ortam sağlayabilmesi için belli bazı özelliklerinin olması gerekir. Bunu görmek için yıldız sınıflandırma sistemine göz atmakta fayda var.

Yıldızlar kendi içlerinde 7 sınıfta incelenir. Her yıldız büyüklük ve parlaklığına göre büyükten küçüğe (O, B, A, F, G, K, M) sınıflarından birine girer. Örneğin Güneş G sınıfından bir yıldızdır. Yani, ortalamanın altında sarı-beyaz küçük bir yıldız. Ayrıca her sınıf kendi içinde 10 alt gruba ve 8 parlaklık grubuna ayrılır. Meselâ, yine Güneşi ele alacak olursak, onun G2V şeklinde sınıflandırıldığını, yani G sınıfından bir sarı cüce olduğunu anlarız.

Çok büyük yıldızlar (özellikle O, B, A ve büyük ölçüde F sınıfı) yakıtlarını çok hızlı tüketip bitirerek öldükleri için, çok az bulunurlar ve kısa ömürleri ve kararsız yapılarıyla hayatı beslemeye uygun değillerdir. En küçük ve sönük yıldızlar (M sınıfı ve K sınıfının küçükleri) ise yine hayat ve gezegen sistemi barındırmak adına yetersiz kalırlar. Bu durumda yakınımızda bulunan G ve bir ölçüde K sınıfı yıldızlara bakmamız gerekir. 15 ışık yılı ve daha yakın mesafede bu gruba giren 3 adet yıldız bulunmaktadır. Bunlar 4,3 ışık yılı mesafedeki Centauri sistemindeki iki yıldız ve 10 ışık yılı uzaktaki Epsilon Eridani adlı yıldızlardır. Alpha Centauri sistemindeki iki yıldız bir üçüncü ile birlikte birbirinin etrafında dolanan ve sistemleri paylaşan üçlü bir yıldız sistemi oluşturduklarından, kütleçekim dengesizlikleri sebebiyle, onların bizimki gibi kararlı bir gezegen sistemine sahip olamayacakları hesaplanmıştır. Bu yüzden Güneşin hemen hemen aynısı olan Alpha Centauri A adlı yıldızı ve komşusunu elemek durumunda kalıyoruz. Geriye bir tek Epsilon Eridani kalıyor. Bu yıldız ise 500 milyon yıl civarındaki yaşı ile oldukça genç bir yıldızdır ve etrafında oturmuş bir gezegen sistemi oluşabilmesi için henüz çok zamana ihtiyaç vardır.

Görüldüğü gibi, teknolojik imkânları en sonuna kadar elde etmiş olsalar bile yakın bölgemizde -en azından bizden haberdar olunabilecek kadar yakın bölgemizde- hayat barındırabilecek gezegen sistemleri bulunmamaktadır. Daha uzaklara bakmanın da fazla bir mânâsı yoktur, çünkü kâinatta denizlerdeki kum tanelerinden fazla yıldız ve gezegenin içinde, bizim burada olduğumuzu bilmeden gelip tesadüfen bulacak canlılara inanmak oldukça zor.

Şimdi, uzaylıların var olduğunu kabul ederek, dünyamızı ziyaret etmiş ya da etmemiş olmaları konusunu sosyal yönden ele alalım ve bunun, bizi ayıran ışık yılı duvarları da dahil, bütün fiziksel engellere rağmen gerçekten olduğunu varsayalım. İlk UFO’ların görülmesinin üstünden neredeyse 50 yıl geçmiştir. Bu tür binlerce gözlemin en azından birinin gerçek uzaylı ziyareti olduğunu düşündüğümüzde aklımıza bir soru geliyor.

- Bu uzaylılara ait uzay gemisi ve benzeri teknoloji bizde olsa ve biz onlarca ışık yılı mesafeyi katedip onların gezegenlerine gitsek, elimizdeki bu harikulade teçhizat ve yüksek ilmimizle o canlılarla resmî iletişim kurar mıydık, kurmaz mıydık?

En azından, “Biz geldik, şurada yaşıyoruz” demez miydik? Ben bu soruya “Yok, biz bu mesafeleri gidip de bir şehrin semalarında birkaç saniye gözüküp sonra geri dönerdik.” diyecek bir kişi olacağını zannetmiyorum. Uzaylı ziyaretini ciddiye alan kişilerin başka gezegenleri ziyaret için uzay gemisi yapıp yola çıkan uzaylıların buralara kadar gelip de bir merhaba demeden geri dönmelerine inanmaları çok ilginçtir.

Bu konuda bizi korkutmak istemedikleri ya da biraz daha gelişmemizi bekledikleri gibi iddiaları da ben şahsen biraz şaşırtıcı buluyorum. Uzaylı ziyareti iddiasına, tüm imkânsız görünümüne rağmen, genelde yapıldığı şekilde materyalist felsefe ve tesadüfçülüğe malzeme yapılmadığı sürece, bir fikir, bir düşünce gözüyle bakıp saygı duyuyorum.

Bana sorarsanız, aradığımız şey bizden farklı hayat şekilleri ve farklı canlılar ise eğer, onu çok uzaklarda değil, geçemediğimiz boyutlarda, belki kendi kalbimizden daha yakında aramalıyız. Bizi şaşırtan inanılması güç görünen görüntüler ve hikâyeler ile ilgili açıklamalar, kâinatın tüm sırlarının yazılı olduğu Kitabımızda var. Bütün bunlar ile ilgili gerçekleri veya başka akıllı canlıları mı arıyoruz; işte size adres: Cin Sûresi, âyet 8-9:

"(Cinler, dediler ki): Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk. Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendisini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

(bk. Mehmet AKYÜREK, Duvarları Aş da Gel, Zafer Dergisi, 2001/297)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 100.000+

Yorumlar

serhat797

erhanfrer kardeşim kelebek kardeşe biraz haksızlık etmemiş misin? O uzayda akıllı canlı var mı dememişki "cinlerde bilim ve teknolojiye ilgi duyarmı? gök yüzünde ufo diye tanımladıklarımız aslında cinlerin aracı olamaz mı? " demiş. Böyle düşünmenin Allah'ı bilmemekle ne ilgisi var. İnsan meraklı bir mahluktur. Meşru daire içinde merak ettiklerini araştırmak da ne gibi bir sakınca olabilir ki. Hem etrafımızda saf bir şekilde uzaylı hikayelerine inanan bir çok insan var. Onları tatmin edecek cevaplar verebilmemiz için alimlere danışmak en doğru yoldur. Çünkü bizim bilgimiz bazen sınırlı kalıyor ve haklı olduğumuz halde karşı tarafı ikna etmekte zorlanıyoruz. Kim Allah'ı ve Resulünü ve Allah dostlarını bırakıp sapıklığa düşmek ister ki?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Anonim

Erhanfrer: Düşünerek konuşmak lazım. Gayet güzel bir soru ve çokta güzel cevaplanmış.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Anonim

Ben şahsen uzaylılara inanmıyorum..çünkü bu konu üzerinde çok araştırmalar yapıldı ve dünyamızdan baska bir gezegende hayat olmadığını açıkladılar.Ufo diye görünen seylerinde seytani birseyler oldugunu düsünüyorum..tabi bu olayları düsünmek insanın dogasında vardir,çok uzaga gitmeyelim dünya başlı başına bir sır mesela öldükten sonra baska bir boyuta geciyoruz oradaki zaman nasıl işliyor bilmiyoruz biz insanoglu daha kendi dünyasının sırrını çözememişken baska gezegenlerin sırrını nasıl olurda çözebiliriz..Meleklerin dediği gibi biz RAHMAN olan ALLAHın bildirdiğinden baskasını bilmeyiz..bu gaybın sırlarıdır en doğrusunu yüce yaratan bilir...Bu konuları sorgulasanızda,sorgulamasanızda bişey çözemezsin tabi ALLAH dilemedikçe,onun için kafanızı böyle seylerle yormayın arkadaslar bunlar hayal ürünüdür bence gerçek olan allahtır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
tayfunckr

Merhabalar.. Ellerinize sağlık çok güzel yazmışsınız. Fakat yazınızda katılamadığım bir kaç madde bulunmaktadır. İlk olarak yazınızın büyük bir kısmında Uzayda dünya dışında yaşayabilen başka canlıların bizden haberdar olup buraya gelemeyeceğini isbatlamışsınız.. Acaba onların buraya gelebilmeleri için bizden haberdar olmalarına ihtiyaçları var mıdır? Amerika kıtası bulunmadan önce Amerika'dan bir radyo frekansı mı alınmıştır ki oranın bulunması sağlansın.. Bize göre Amerikayı bulmanın zorluğu; var olması muhtemel diğer canlıların da bizi bulmasıyla kıyaslanamaz mı? Kainatta hiçbirşeyin boşyere yaratılmadığının, her eşyanın bir faydası olduğundan bahsederiz.. Pekala insan cismi kadar küçük bir eşyanın sonsuz büyüklükteki kainata neden ihtiyaç duysun? Tüm bu evren sadece dünya ve içerisinde yaşayan küçük canlılar için mi yaratılmıştır? Henüz insan neslinin tanımlayamadığı milyonlarca canlı türürnün olduğunu kabul ediyoruz fakat bunun neden sadece dünyada yaşayabileceğine inanıyoruz? Hayat belirtisi denen şeyi neden sadece biz insanlara yönelik olarak görüyoruz da nefes almadan yaşayabilecek bir canlı türünün, ya da güneş gibi bir yıldız olmadan hayatta kalabilecek bir gezegenin olamayacağına kendimizi inandırmaya çalışıyoruz.. Şaşıyoruz doğrusu..

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
eminsayin

ben de şöyle bir yorum getirmek isterim: diyelim ki böyle canlılar var ve en az bizler kadar zekiler. öyle ise onların da Allah a inanmaları ve efendimize tabi olmaları gerekirdi çünkü efendimiz tüm kainatın efendisidir. Bu durumda onların da efendimizin tebliğinden haberleri olmaları gerekirdi. bu da insanlarla temas halinde olmaları şarttı yani efendimizle temas halinde olmaları şartını gerektirirdi ve böyle bir şey olsaydı da bizler haberdar edilirdik gibime geliyor. ve ben insanlardan daha zeki böyle varlıkların bu şartlar itibari ile mevcut bulunacaklarını sanmıyorum.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nev6zat

emin kardeş tebrik ederim çok mantıklı bir yorum yapmışsın bravo. Nasıl ki kur'an-ı kerimde cinlerin varlığından bahsediliyorsa, onlardan da bahsedilirdi eğer bunlar cin değilse tabi.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mahmut55

serhat evet haklısın

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
yaren19763

arkadaşlar uzaylı diye bişey yok bana göre cinler var sadece

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
erhanfrer

Soruyu soran aziz kardeşim, uzayda başka canlılar olsa ne olur, olmasa ne olur? Sen dinine bak. Allah'ını ve kendini tanımaya çalış. Öyle tekamül et ki, bir kez Allah dediğinde yer ve gök inlesin. Allah var ya, sana yetmez mi? Sen Allahı bildikten sonra gerisi boş. Sen Allah'dan gafil olursan, uzaylıları bilmişsin; ne fayda?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
barbarbeku

ufo yada başkası ne derseniz deyin ama şunu bilmek lazım Allah Kuran da 2 mahluku mükellef kılmış insanlar ve cinler yani akıllı varlıklar şimdi düşünün bu uzaylıların teknolojisi gelişmiş bunlar demekki akıllı varlıklar melek olamazlar neden çünkü onların araçlara ihtiyacı yok demekki insan da değilse geriye tek seçenek cinler kalıyor işte cevap bunlar eğer bazı devletlerin aldatmacası değilse cinlerdir o kadar

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
erdem271

Hayat ararken neden insan formunu baz alıyorsunuz? Cinlerin ota , havaya ihtiyacı mı var ? Cin anatomisinde ama insan gözüyle görülebilen canlılar için ille de dünya atmoseferik ve radyoaktivik koşullar gerekmez . Buzullarda yaşayan canlılar yokmu? neden çok soğuk gezegende hayat olmasın? kaynar suda yaşayan canlı yok mu? neden çok sıcak gezegende hayat olmasın? Geniş düşünmek lazım

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
doruk_b

İnsan uzaylıların varlığına inandı diye imanını kaybetmez ama uzaylılar var mı yok mu diye kafayı takmamak gerekli bence hayatta daha önemli şeyler var çünkü.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mertok

bence yok gerçekten yok uzaylı

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
KardeLeN´im

Serhat hakli olmakla beraber, ilim nerde olursa olun onu bulun diye her müslümana vazife verilmistir. Bence bu husus da ilme girer. kelebek kardesim soruyu baska turlu sormus olsa idi bile ayni sey gecerlidir sanirim. Hem bu sorular sayesinde ne kadar degerli bilgilere ulasiyoruz. Bu siteye soru sorandan da, cevaplayandan da kurandan da ALlah C.C razi olsun.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Anonim

emin kardeşim helal olsun vallahi güzel açıklama getirmişsin olaya.okurken tüm bedenim titredi nedenini anlamışsındır sanırım bunları yazabildiğine göre

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun