Kadın, yabancı erkeklerin bulunduğu ortamda, sesli olarak Kur'an okuyabilir mi?

Tarih: 15.08.2006 - 23:12 | Güncelleme:

Soru Detayı

Ben birisi ölürken son nefesinde yüksek sesle Yasin okudum, o sırada orada yabancı bir erkek vardı, günah oldu mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kadının yabancı erkeklerin yanında Kur'an okumaları caiz görülmemiştir. Ama cenaze gibi durumlarda insan bu gibi şeylere dikkat edemeyebiliyor. Tövbe etmeniz durumunda affedilmeniz umulur.

İslamiyet kişiyi fitne ve fesada sürükleyen görüntü, davranış ve hallere karşı koruyucu tedbirler alır. Çünkü İslam’da insanın safiyet ve vakarının muhafazası ve bozulmaması esastır. Bu tedbir ve koruma hem erkek için, hem de kadın için eşit seviyede düşünülür.

Diğer yandan insana verilmiş olan özellik, kabiliyet ve farklılıklar bir başkasının vebal altına girmesine sebep olmamalı, yanlış duygulara kapılmasına meydan vermemeli, nefsini azdırmamalıdır.

Yaratıcı tarafından kadına ihsan edilen sesi de bu çerçeve içinde düşünmek gerekir. Esas itibariyle basta insan olmak üzere hiçbir varlığın sesi mutlak olarak haram ve günah sınıfına sokulmaz. Çünkü yaratılışında bir haramlık mevcut değildir. Bunun içindir ki, hiçbir âyet ve hadis kadının sesini haram kılıcı bir hüküm bildirmez.

Başta Hanefi ve Şafii imamları olmak üzere mezhep sahibi müctehid imamlarımızın kanaatleri de bu merkezdedir. Hatta bütün fıkıh kitaplarında şu hükmü görüyoruz: "Cumhura göre kadının sesi avret değildir." Yani bütün müctehidlere göre kadının sesi haram değildir.

Şafii mezhebi âlimleri ve diğer müctehidler şöyle derler:

"Kadının sesi avret değildir. Çünkü kadın alışveriş yapar, mahkemede şahitlikte bulunur. Bunun için sesini yükselterek konuşmak zorunda kalır." (Tefsirü Ayati’l- Ahkam, II/167)

Kadının sesinin avret olmadığının gerekçesi İslam'ın ilk uygulamalı devri olan Saadet Asrıdır. Yani Peygamber Efendimizin (a.s.m.) ve sahabelerin uygulayış biçimidir. Bu uygulanış biçimi üç şekilde görülüyor:

Birincisi: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) sahabe hanımlarla konuşması, onların sorularına cevap vermesi, şikâyetlerini dinlemesi, ihtiyaç ve taleplerini karşılamasıdır.
Bir örnek olması bakımından şu hadis-i serifi nakledelim:

Amr bin şuayb rivâyet ediyor:
Bir kadın yanında kızı ile birlikte Rasulüllaha (a.s.m.) geldi. Kızın kolunda iki altın bilezik vardı. Resulüllah (a.s.m) kadına sordu:
"Bu bileziklerin zekatını veriyor musun?”
Kadın, “Hayır, vermiyorum.” diye cevap verdi.
Bunun üzerine Resulullah (a.s.m) tekrar sordu:
“Peki, kıyamette bu iki bilezik yerine Allah’ın sana ateşten iki bilezik taktırması hoşuna gider mi?”
Kadın iki bileziği hemen çıkarıp Rasulüllaha (a.s.m.) uzattı ve “Bunlar artık Allah ve Resulüne aittir.” dedi.(Tirmizi, Zekât 12)

İkincisi: Sahabiler gerek Peygamberimiz (asm)'in hanımlarına, gerekse diğer hanım sahabilere hadis ve benzeri durumlarda soru sorarlar, konuşurlar ve bazı konular da bilgi alırlardı.

Üçüncüsü: Yine sahabe döneminde kadınlar, halifelere şikâyetlerini dile getirirler veya dini meseleler de diğer sahabilere bilmediklerini sorup öğrenirlerdi. Bu mesele için de bir örnek verelim:

Kadının biri Hazret-i Ömer’e gelerek,
"Ya Emirelmü’minin! Kocam geceleri ibadet eder, gündüzleri de oruç tutar.” şeklinde şikayette bulundu. Hz. Ömer,
“Ne demek istiyorsun? Kocanı geceleri ibadet etmekten ve gündüzleri oruç tutmaktan alıkoymamı mı istiyorsun?”
Bunun üzerine kadın başka bir şey söylemeden çıkıp gitti ve biraz sonra gelip aynı şikayetini dile getirdi. Hazret-i Ömer kadına yine aynı cevabı verdi.
Bu durumu gören Ka’b bin Sur söze karıştı ve
“Ya Emirelmü’minin, kadının hakkı var. Cenab-ı hak erkeğe dört kadınla evlenebileceğine müsaade ettiğine göre, dördüncü gün kadının hakkıdır.” dedi.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer kadının kocasını çağırtıp dört günde bir oruç tutmamasını ve her dört gece de bir kadının yanında yatmasını emretti. (Hayatüs-Sahabe, III/349)

Ancak diğer bütün mübah meselelerin mahiyet değiştirip mahzurlu bir hâl almasında olduğu gibi, kadının sesi meselesinde de aynı durum söz konusudur.

- Kadının sesi mübah, masum ve meşru olmasına karşılık hangi sebeplerden dolayı “avret” olur, nasıl olursa yasak sınıfına girer, yabancı erkeklerin dinlemesi haram olur?

Kadının sesi yaratılışı gereği dikkat çekicidir. Özellikle ses normalin dışında bir ton da çıkarsa, birtakım mahzurları beraberinde getirmektedir ve dini tabiriyle “fitneye” sebep olmaktadır. Demek ki, haram olan sesin kendisi değil de, kontrol dışı bir mahiyet taşımasıdır. Ahzap suresinin 32. âyet-i kerimesi bu husustaki ölçüyü Peygamber hanımlarının şahsın da şöyle veriyor:

“Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer halinize layık bir takva ile korunacaksanız, yabancılarla cazibeli bir şekilde konuşmayın ki, kalbinde fesat bulunan bir kimse bir ümide kapılmasın. Konuşurken ciddiyet ve ağırbaşlılıkla söz söyleyin.”

Müfessir Vehbi Efendi bu âyeti tefsir ederken, “Söylediğiniz söz fitneye sebep olmasın. Yani cazibeli ve ecanibi şüpheye düşürecek bir hâlde edalı ve naz ü istiğna ile söylemeyin” şeklinde izah getirmektedir.

Elmalılı'nın ifadesiyle “Yayılarak, kırıtarak, sınık, yılışık” olduğunda “kalbi çürük kötülüğe meyilli kimseler” bir ümide kapılırlar. Bundan dolayı da günaha girilmiş olur.

Vehbe Zuhayli bunu normal konuşmalardan ziyade dini muhtevada da olsa aynı gerekçe ile mahzurlu görür: “Kadının, Kur’an şeklinde de olsa, coşkulu ve nağmeli olarak okumakta iken seslerini işitmek haramdır. Çünkü bunda fitneye sebep olma korkusu vardır." (İslam Fıkhı Ansiklopedisi, I/467)

İbni Abidin ise meseleye şu şekil de bir açıklık getirir:

“Tercih edilen görüşe göre kadının sesi avret değildir. Yalnız zekası kıt olanlar zannetmesin ki, biz kadının sesi avrettir demekle konuşmasını kasdetmiyoruz. İhtiyaç halin de ve benzeri durumlarda kadının yabancı erkeklerle konuşmasına cevaz veriyoruz. Yalnız kadının yükses sesle konuşmalarını, seslerini uzatmalarını, yumuşatmalarını ve nağmeli bir şekilde okumalarını caiz görmüyoruz. Çünkü bunlarda erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini tahrik etmek vardır. Kadının ezan okuması da bundan dolayı caiz olmamıştır.” (Reddül- Muhtar, 1/272)

Bizimde katıldığımız hükmü Faruk Beşer Hoca veciz bir şekilde şöyle dile getirir:

“Kadın her şeyiyle olduğu gibi sesiyle de çekici, büyüleyici ve tahrik edicidir ve aslında bu onun çirkin olduğunu değil, güzel olduğunu gösterir. Birer nimet demek olan çekici yönlerini, bu arada sesini fitneye sebep olmak ve tahrik etmek için kullanırsa, yani konuşmasını kırıla döküle ve kadınsı biçimde yaparsa, ya da nağmeli sözlerle normal konuşurken zaten tahrik edici olan sesini daha da etkileyici hale getirirse, sesi avret olduğundan değil de, fitneye sebep olacağından haram olur. Vakarlı ve karşısındakine ümit kestirici edayla konuşursa haram olmaz." (Hanımlara Özel ilmihal, s. 314)

Son olarak zamanımızın müfessirlerinden Muhammed Ali es- Sabuni’nin yorumuna yer verelim:

“Açıkça görüldüğü gibi eğer fitneden emin ise kadının sesi haram olmaz. Ancak, erkeklerin, kadınları fitne ve fesada götüren hallerden uzak tutmaları gerekir." (Tefsirü Ayati’l- Ahkam, II/167)

Sorudaki unsurlara gelince, şiir ve ilahide ses incelip kalınlaştığı, nağmeli olduğu ve cazip bir mahiyete büründüğü için, yabancı erkeklerin duyacağı şekilde söylemek beraberinde mahzurları taşımaktadır.

Hanımların sesli olarak zikretmeleri de şâyet yabancı erkekler duyacaksa, yine aynı kategoriye girmekte ve bir takım yanlış duyguların uyanmasına sebebiyet vereceğinden, ezanda olduğu gibi müsaade edilmemektedir. Ancak kendi aralarında sesli olarak Kur’an okumalarında, ilahi söylemelerinde ve zikretmelerinde haliyle mahzur olmaz.

(bk. Mehmed PAKSU, Aileye Özel Fetvalar)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 100.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun