Ölen kişi gideceği yeri görür mü; cehennemlik ise cesedinin insanların omuzlarında ağırlaşacağı doğru mu?

Tarih: 01.07.2006 - 16:18 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ölen kişi ölmeden önce gideceği yeri gördüğüne dair rivayetler vardır. Ancak bundan dolayı cesedinin ağırlaşacağına dair bir bilgi bilmiyoruz.

İnsanlar ölürken yanında bulunanları güçlükle tanır ve bazen de hiç tanıyamaz. Bunun sebebi, ölüm anındaki insanın akli kuvvetinin zayıflaması olduğu sanılıyorsa da o değildir. Belki hayattakilerin katiyen anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin o durumdaki insana açılması ve onun bütün mevcudiyetinin kendi benliğine çekilmesidir. Ölmek üzere olan hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılmayan yüz ifadeleri ve bazı sözler bu deruni hâl ile ilgilidir. Yani onun görüp yanındakilerin göremedikleri hâl ile ilgilidir.

İbn Ebid – Dünyanın tahric ettiğine göre, sahabeden sonra gelen neslin (tabiun) meşhur fakihlerinden olan Ebu Cafer Muhammed b. Ali ölümü anında insana iyi ve kötü amellerinin gösterileceği ve o esnada insanın, iyiliklere yönelip kötülüklerden göz yumacağını söylemiştir. Kıyame suresindeki,

“O gün insan işlediği ve işlemediği (önden gönderdiği ve tehir ettiği) amellerle uyarılır. (Bütün amelleri kendisine haber verilir.)"1

ayetinin tefsirinde Hasanı Basri’nin şöyle dediğini Suyuti haber vermiştir:

“Ölümü anında o kişinin hafaza melekleri iner ve ona hayır ve şer, bütün yaptıkları arz olunur. Bir iyilik görünce sevinerek bakar, ondan gözünü ayırmaz ve yüzü parlar. Bir kötülük görünce de gözünü indirir, bakmak istemez ve yüzünü ekşitir."2

Resulullah (sav) in, ensardan ölüm döşeğindeki bir hastanın yanına varıp, nasıl olduğunu, neler gördüğünü sorması ve adamın da bir beyaz, biri siyah iki şeyin kendisine hazırlandığını söylemesi üzerine Resulullah (sav) hangisinin kendisine yakın olduğunu sorar. Adamın siyahın kendisine daha yakın olduğunu söyleyip kendisine dua etmesini ister. Bu istek üzerine Peygamberimiz (sav) adama dua eder ve adam bu duadan sonra siyahın uzaklaştığını haber verir ki3 bu da son anda insana amellerinin gösterildiğine delildir. Çünkü adamın gördüğü siyah şey, kötü amelleri, beyaz da iyilikleridir.

Bera ibn Azib, Ahzab suresinin:

“Ona (Allaha) kavuşacakları gün onlara (müminlere) sağlık dileği, (her türlü kederden) selamettir."4

ayeti hakkında şöyle demektedir:

“Buradaki selam, ölüm meleğinin, müminin ruhunu kabzedeceği zaman ona verdiği selamdır ki, ölüm meleği ona selamla azabdan eman vermedikçe ruhunu kabzetmez."5

Ölüm meleği insanın ruhunu almaya gelince selam verir, sonra kendisine ahiretteki makamı gösterilir. İnsanlar kabir ve beka alemindeki durumlarını bu andan itibaren idrak ederler ki, Hz. Ali'nin: “Gideceği yeri bilmeden bir kimsenin bu dünyadan çıkması haramdır.” dediği rivayet edilmiştir.

Cabir b. Abdullah'tan rivayet edilen bir hadisinde Peygamberimiz (sav) çölde yaşayan Araplardan birisinin Yunus Suresindeki:

“Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjdeler vardır.”6

ayetini sorması üzerine, ayetteki ahiret müjdesinden kastın, müminin ölümü anında müjdelenmesi olduğunu belirtmiştir.7

Hz. Ayşe validemizin rivayet ettiği hadisi şeriflerinde ise Peygamberimiz (sav), her kese ölüm zamanında makamının gösterileceğini, makamını görünce müminin Allah'a kavuşmayı sevip isteyeceğini; kâfirin ise bunu kerih göreceğini haber vermiştir. Peygamberimizin (sav):

“Kim Allaha kavuşmayı isterse (severse) Allah da ona kavuşmayı sever ve kim de Allah'a kavuşmayı çirkin görür (hoşlanmazsa) Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.”

buyurunca Hz. Ayşe:

“Ya Resulallah hepimiz de ölümü sevmeyiz.” dedi. Buyurdu ki:

“O manada değil. Bu, kişinin ölüm zamanındandır ki, müminin can verme anında Allah'ın rahmeti, rızası ve cenneti ile müjdelendiği zaman Allaha kavuşmayı arzu eder ve Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Kâfir ise Allah'ın azabı ve gazabı ile müjdelendiği zaman, Allaha kavuşmaktan ve Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.”8

Peygamberimiz (sav) yine Hz. Ayşe'nin rivayet ettiği diğer bir hadislerinde:

“Hiçbir peygamber ruhu cennetteki yerini görünceye kadar kabz olunmaz.”

buyurmuştur ki, kendisinin son sözünün “refikul ala” olması da 9 cennetteki makamının kendisine gösterildiğine delildir.

Kur'an-ı Kerim'de insanların ölüm anında karşılaşacakları lütuf, müjde ve cezaya açık işaretler vardır. Bu, dünya hayatında iken takdim ettikleri amellere göre ve yaptıkları hayır ve şerlere göre olacaktır.

“Ama ölüm, mukarrabundan (hayırda ileri geçeceklerinden) ise, artık onun için bir rahatlık, hoş rızık ve Naim Cenneti (nimetleri bitmez bir cennet) vardır.”10

ayetindeki rahatlığın ölüm anında olacağı bildirilmektedir.

“Ama ölü, inkâr eden sapıklardan (mükezzibinden) ise ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.”11

ayetindeki azab da ölüm anındandır ve ahirette de onu Cehennem azabı beklemektedir.12 Tabiin müfessirlerinden olan Mücahid, Fussilet Süresindeki:

“Gerçekten Rabbimiz Allah'tır, deyip de sonra sebat gösterenler (ve salih amel işleyenler var ya), onların üzerine (ölüm anında); Korkmayın, mahzun olmayın, va’d olunduğunuz Cennetle müjdelenin, diye melekler inecektir."13

ayetinde bildirilen durumun, ölüm anında olduğunu söylemiştir. 14 Buradaki müjdenin, ölüm anında, kabirde ve kıyamette (ba’ste) korkunca olmak üzere üç yerde olduğunu söyleyen müfessirler vardır. 15

İşte bütün bunlar, ölüm anında iyilerden ve kurtuluş ehlinden olan müminlerin melekler tarafından rahmet ve müjdeyle karşılanacaklarının delilidir.

Kâfirler ve vazifesini tam yapmamış olan müminlerin ise, melekler tarafından ölüm anında azapla müjdelenecekleri ve yerlerini görünce dünyaya dönüşü arzulayacakları Müminun Süresinde haber verilmektedir.16

Böylece ölümü anında kişinin makamını görüp haz veya elem duyması ile nimet ve azapla başlar.17 Artık o andan itibaren tövbe kapısı kapanır ve makamını gördükten sonra iman bile makbul olmaz.18 Çünkü imanın değeri, ğayba iman edilmesi sebebiyledir.19 Kur'an-ı Kerim müminleri överken “ğayba iman edenler” diye vasıflandırmaktadır. Ahiretteki azabı gördükten sonraki iman, ğayba iman olmadığı için makbul değildir. Nitekim Firavun da son anında, boğulurken iman etmek istemiş, ama bu, Allah tarafından kabul edilmemeiştir.20 Yunus Suresinde de azabı gördükten sonra iman ettik diyenlere imanlarının fayda vermeyeceği açıkça bildirilmektedir. 21

Can boğaza gelince yapılan tövbenin kabul edilmeyeceği ayeti kerimede şöyle ifade edilir:

“O kimseler ki, kötü işlerde ısrar ederken onlardan birine ölüm gelip de hayattan ümidini kesince: 'Ben şimdi tövbe ettim.' der, o kimseler için tövbe yok (tövbeleri makbul değildir). Kafir oldukları halde ölenlere de tövbe yok. İşte biz onlar için ahirette acıklı bir azab hazırlamışızdır.”22

Peygamberimiz de (sav) Abdullah b. Amr’dan rivayet edilen bir hadisinde şöyle  buyurmuşlardır:

“Allah azze ve celle, kulun tövbesini can hulkuma gelmedikçe kabul eder.”23

Son nefesindeki iman ya da küfrün makbul olup olmama hususu Maturidiyye ile Eşariyye arasında ihtilaftır. Ebu Mansur el-Maturidi ve ona tabi olanlar, son deminde kâfir olsa bile iman üzere olan, halde mümindir. Veya son deminde imana gelse bile, küfür üzere olan hâlde kâfirdir, deyip insanın son demindeki durumuna değil, hâli hayattaki durumuna göre hüküm verilir. Ebul Hasen el – Eşari ve ona tabi olanlar ise, hâli hayattaki durumun değil son demindeki durumun önemli olduğunu ve kişinin ona göre hüküm giyeceğini savunmaktadırlar. 24

DİPNOTLAR:

1. Kıyame, 75/13
2. Suyuti, Şerhus Sudur,
3. Aynı eser aynı yer
4. Ahzab, 33/44
5. Hasan el-Idvi
6. Suyuti
7. Yunus, 10/64
8. Suyuti
9. Buhari
10. Buhari
11. Vakıa 56/88-89
12. Vakıa 56/92-93
13. Suyuti
14. Fussilet, 41/30
15. Mucahid b. Cebr, Tefsirul Mucahid
16. Suyuti
17. Müminun 23/99-100
18. Nisa 4/97
19. er-Razi, Muhammed b. Ebi Bekr
20. Bakara 2/3
21. Yunus 10/90-92
22. Mümin 40/84-85
23. Nisa
24. İbn Mace.

(bk. Doç. Dr. Süleyman TOPRAK, Ölümden Sonraki Hayat) 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun