İpekli giyinmek neden erkeklere haram; bunun hikmeti nedir?

Tarih: 25.08.2006 - 16:59 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Dinimiz, giyim kuşamda sadelik ve temizliği esas kabul ederken, israfa, gurura ve gösterişe kaçmamayı da tavsiye etmiştir. Başkalarının iştah ve sefahat arzusunu kamçılayan, haset ve ihtiraslarını celbeden bir giyim tarzını asla benimsememiştir. Kâinatın Efendisi Yüce Peygamberimiz (asm) de

“Hayatta sadelik imandandır.”1

buyurarak, imkânı olduğu halde tevazuundan dolayı lüks elbise giymeyenleri methetmiş, böyle davrananların âhirette istedikleri elbiseyi giyeceklerini haber vermiştir.2

İnsanların bir zaafı da iyi ve lüks giyinmedir. Tarihin her devrinde olduğu gibi, günümüzde de gösterişe düşkün kimseler, sırtlarına geçirdikleri pahalı ve lüks elbiselerle herkesin dikkatlerini üzerlerine çekmeye çalışmakta, varlık ve kudretlerini göstererek gurur ve kibre düşmekte ve neticede fert ve toplumdaki sefahat alevini körüklemektedirler.

İşte dinimiz bu hususta da ortaya koyduğu şaşmaz ölçüler ve kaidelerle ahlâkî ve içtimaî bünyeyi muhafazaya çalışmış, insanlara orta halli, aklî ve insanî bir giyim ve geçim yolunu göstermiştir. Erkek ve kadının fıtratına uygun olan giyim tarzını tesbit etmiş, her iki cinsin de yaratılışlarına uymayan kıyafetleri yasaklamıştır.

Giyilecek kumaşlar için pamuklu, yünlü ve keteni tavsiye ederken, mü’min erkeklere ipekli elbiseleri yasaklamıştır. Hz. Ali (ra)’nin rivayetine göre, Resulullah (a.s.m.) bir ipek kumaşı sol eline ve bir parça altını da sağ eline aldı, sonra bunları elleriyle yukarı kaldırarak, buyurdu:

“Şu iki şey ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helâldir.”3

Bu hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm) kadın ve erkeğin bünye ve yaratılışına dikkati çekerek, mühim bir hususu göstermiştir. Kadın devamlı zinete ve süse meyilli, kendisini beğendirme ve kabullendirme arzusunda olduğundan süslenmeye muhtaçtır. İpek ve altın da süs eşyalarının en kıymetlilerindendir. Bu iki maddeyi kadın kullanabilirken, mü’min erkeklere yasaklanmaktadır. Çünkü erkekte aranılan vasıf şahsiyet ve olgunluktur, süslenmek değildir.

Ayrıca erkek, ipekli elbiseyi giydiği ve altını takındığı takdirde kadına benzemektedir. Halbuki erkeğin, kadına mahsus bir şeyi giyip takınması da caiz değildir.

İpekli elbise pahalı, parlak ve gösterişli olması dolayısıyla, giyen kimsede gurur ve böbürlenme de görülebilir. Bu da kâmil bir insanın ruhî hayatını zedelemekte ve mânevî terakkisinin hızını kesmektedir. Giyimde esas olan başkalarının gıpta damarını tahrik etmemektir. Maddî imkânı dar olan kimsenin israf ve sefahate sürüklenmesine meydan vermemektir. Aynı zamanda, varlıklı kimselerin de israfa taşmayacak şekilde giyinmeleri gerekir. Bu hususta sevgili Peygamberimiz (asm) bizlere şu tavsiyede bulunmaktadır:

“Yeyiniz, içiniz, tasadduk ediniz; fakat israf etmeyerek, kibirlenmeyerek.”4

Peygamberimiz (asm), dünyada ipekli elbise giyen erkeklerin âhirette cennete girseler de ipekli elbiseden mahrum kalacaklarını haber vermektedir.5

Fıkıh kitaplarımızın izahına göre, malzemesinin çoğu ipek olan giyecekleri kullanmak erkeğe haramdır. Dört parmak miktarı kadarının kullanılmasına ve bu miktardaki ipeğin elbisede nakış ve süs olarak bulunmasında bir beis görülmemektedir. Erişi (kumaşı işlemede boyuna atılan iplik) ipek, argaçı (enine atılan iplik) keten, pamuk ve yün olan kumaşın giyilmesi Hanefî mezhebine göre caizdir. Şafiîye göre bu miktar tartıya göredir. Bir kumuşta tartıda ipek daha az kullanılmışsa giymek caizdir.

İmam-ı Âzam’a göre, ipekten yastık ve yatak yüzü yapmak ve kullanmak caizdir. Kapı ve pencerede ipekten perde kullanmakta, ipekli cibinlik üzerinde uyumakta ve çocuğun karyolası üzerine ipekten cibinlik geçirmekte bir mahzur yoktur. İpekli seccade üzerinde namaz kılmak da caizdir.

Bir gurur ve kibire vesile olmamak şartıyla, abdestten sonra kurulanmak için ipek mendil kullanmakta da bir beis yoktur.

Bülûğa ermemiş erkek çocuklar da ipekli elbiseden istifade edemezler. Buradaki mesuliyet, ipekli elbiseyi çocuğa giydiren yakınlarına aittir.6

Dipnotlar: 

1. İbni Mâce, Zühd: 4.
2. Tirmizî, Kıyâme: 39.
3. İbni Mâce, Libas: 19.
4. Buharî, Libas: 1; Neseî, Zekât: 66.
5. İbni Mâce, Libas: 16.
6. İbni Âbidin, Reddü’l-Muhtar, V/224-5-6; El-İhtiyar, IV/158.

(bk. Mehmed PAKSU, Helal – Haram)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun