Hz. Yunus'un kıyamete kadar balığın karnında kalması veya sahile atılması konusundaki âyetleri açıklar mısınız?

Tarih: 27.08.2006 - 20:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

Saffat suresinin 143. ve 144. âyetlerinde:

"Eğer o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı."

diyor. Ama Kalem sûresinin 49. âyetinde ise:

"Şayet Rabb'inden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir halde ıssız bir yere atılacaktı."

diyor. Burada bir çelişki yok mudur? Yani eğer tövbe etmeseydi, bunların hangisi başına gelecekti; yeniden diriltileceğimiz güne kadar balığın karnında mı kalacaktı, sahile mi atılacaktı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayır, âyetlerde çelişki yoktur. Bu iki âyet, önce kıyamete kadar balığın karnında kalıp daha sonra kıyamet sahrasına atılması diye anlaşılmıştır.

«Nubize» fiili "atıldı" demektir «el-Arâi» kelimesi "geniş saha" de­mektir. Yani dağsız, ağaçsız, duvarsız, düz saha.

«Mezmum» kınan­mış manasınadır. Eğer Allah'ın Yunus üzerindeki fazlı olmasaydı, balığın karnında kıyamet'e kadar duracaktı. Sonra da kıyamet sahrasına kınanmış olarak atılacaktı. (bk. Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 15/227-229)

"Bu nimet olmasaydı, o, o balığın karnında, kıyamete değin kalakalır, sonra da, kıyametin çırılçıplak olan sahrasına mezmûm bir durumda atılırdı." demektir. Bunun böyle oluşunun delili, Cenâb-ı Hakk'ın,

"Eğer o tesbih edenlerden olmasaydı, o insanların diriltileceği güne kadar o balığın karnında kalırdı."

âyetleridir. Ve bu tıpkı, "kıyamet meydanı" anlamında, "Arâu'l-kıyâmeti" denilmesi gibidir. (bk. Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun