Hz. İsa'nın dünyaya / yeryüzüne tekrar gelmesi (indirilmesi) nasıl olacak?

Tarih: 29.08.2006 - 14:35 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hz. İsa (as) normal bebek olarak mı doğacak -büyüyecek, peygamberlik mührü taşıyacak mı, dünya üzerinde tekrar Hristiyanların içinde mi olacak?
- Peygamberimiz son olarak Hz. Muhammet (asm) ise Hz. İsa (as) daha önce ve kıyamete yakın dünyaya gelen son peygamber denilebilir mi?
- Kırk yıl yaşadıktan sonra kıyamet mi kopacak?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. İsa (as) nübüvvet yönüyle değil, velayet yönüyle tekrar dünyaya gelecek.

Her peygamber gibi Hz. İsa (a.s) da insanları hakka, hakikate davet ediyor, onları Allah’ın varlık ve birliğine inanmaya, Ona kul olmaya çağırıyordu. Bu vazifesinde hiç tereddüt göstermiyor, korku ve endişeye kapılmıyordu. Davasında sebatkâr ve sadıktı. Hz. İsa (as) tebliğ vazifesini taviz vermeden yapmaya devam ettikçe Yahudilerin haset ve kinleri artıyordu.

Sonunda bir hileye girişerek vücudunu ortadan kaldırmaya kadar yeltendiler ve planlarını tatbik sahasına koydular. İçlerinden Tatyanos isimli bir münafığı Hz İsa (as)’nın yanına gönderdiler. Kendileri de 4.000 kişilik bir kalabalıkla evinini etrafını çevirdiler. Tatyanos içeri girdiğinde Hz. İsa (as)’yı bulamadı. Haberi duyurmak üzere dışarı çıkarken, Cenab-ı Hak onun yüzünü Hz. İsa (as)’nın yüzüne benzetti. Yahudiler kendisini görür görmez, Hz. İsa (as) zannederek yakaladılar. Her ne kadar “Ben İsa değilim.” diye feryat etse de kimse dinlemedi. Sonunda çarmıha gererek öldürdüler.

Evet, Hz. İsa (as) hâlâ hayattadır, ölmemiştir. Ahir zamanda ise yeryüzüne ineceğini pek çok sahih hadis bildirmiştir. Sahih-i Müslim’de Cabir bin Abdullah’ın rivayet ettiği hadis-i şerifin meali şöyledir:

“Ümmetimden bir cemaat kıyamet gününe kadar hakka yardımcı ve hizmetçi olarak devam edecektir. Nihayet Meryemoğlu İsa iner, Müslümanların emiri O’na der:

'Gel, bize namaz kıldır.' Hz İsa der:

'Hayır, Allah’ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer kısmı üzerine emirlersiniz.'” (Müslim, İman 247)

Bu ve buna benzer rivayetleri Mektubat’ta tefsir ve izah eden Bediüzzaman şu hususlara dikkat çeker:

Dünyayı saran dinsizlik cereyanı çok kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hristiyanlık, özüne, yani tevhide yaklaşarak hurafelerden ve tahriflerden kurtulacak ve İslamiyet’le birleşecektir. Bir bakıma, Hristiyanlık bir biçimde İslam’a inkılap edecektir.

Hakiki Hristiyanlığın İslamiyet’e tabi olması neticesinde hak din büyük bir kuvvet bulacak ve dinsizlik cereyanı karşısında ayrı ayrı iken mağlup olan İslamiyet ve Hristiyanlık dinleri birleşip büyük bir güç elde ederek onu bozguna uğratacaktır. Bu ittifakı gerçekleştirecek olan ahir zaman Hristiyanları hakkında sahih rivayetlerde büyük medihler vardır.

Hz. İsa (as)’nın cismen yeryüzüne inmesi konusuna gelince, bu hususu Mektubat’tan dinleyelim:

“...Alem-i semavatta cism-i beşerisiyle bulunan Şahs-ı İsa Aleyhisselam, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini bir Muhbir-i Sadık (Peygamberimiz) bir Kadir-i Küll-i Şey’in (Allah’ın) vaadine istinat ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır. Madem Kadir-i Küll-i Şey vaad etmiş, elbette yapacaktır. Evet, her vakit semavattan melaikeleri yere gönderen ve bazı vakitte insan suretinde va’z eden (Hz. Cebrail’in Dıhye suretine girmesi gibi) ve ruhanileri alem-i ervahtan gönderip beşer suretinde temessül ettiren, hatta ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını cesed-i misaliyle dünyaya gönderen bir Hakim-i Zülcelal, Hz. İsa Aleyhisselamı, İsa dinine ait en mühim bir hüsn-ü hatimesi için, değil semay-ı dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hz. İsa, belki alem-i ahiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle bir netice-i azime için O’na yeniden ceset giydirip dünyaya göndermek, o Hakîm’in hikmetinden uzak değil, belki Onun hikmeti öyle iktiza ettiği için vaad etmiş ve vaad ettiği için elbette gönderecek. Hz. İsa Aleyhisselam geldiği vakit, herkes Onun hakiki İsa olduğunu bilmek lazım değildir. Onun mukarreb ve havassı (yakınları ve has dostları) nur-u iman ile onu tanır. Yoksa bedahet derecesinde herkes onu tanımayacaktır.” (bk. Mektubat, On Beşinci Mektup)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun