Büyük ve küçük günahlar hakkında detaylı bilgi verir misiniz?

Tarih: 22.09.2006 - 18:54 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Yayınlanmış ve bizim elimize geçen kitap, dergi ve makalelerde çoğunlukla büyük günahın tanımı, çeşitleri ve hangi eylemlerin olduğu geniş bir şekilde yer almakta. Ancak küçük günahların tanımı, çeşitleri ve özellikle hangi DAVRANIŞLARIN olduğu yer almamaktadır.
- Onun için hangi davranışların küçük günaha sebebiyet verdiğini lütfen kaynak vererek açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Âlimler büyük günahların kesin bir sayısının olup olmadığında farklı görüşler serdetmişlerdir. Çoğunluk, hadislerde verilen rakamların sınırlama ifade etmediğini söylemişlerdir. Hadislere baktığımızda değişik zaman ve zeminlerde Allah Resulü’nün 3, 5, 7 gibi rakamlarla büyük günahları sınırlandırdığını görürüz...

Kebîre (çoğulu kebâir), büyük günah demektir. Büyük günah, Nas (Kitap, sünnet veya icma) ile büyük günah olduğu bildirilen, yapana had cezası veya ahirette ceza verileceği bildirilen günaha denir. Kur’ân ve sünnette kesin olarak haram kılınan, haklarında had cezası bildirilen veya âhirette azap sebebi sayılan günahlar büyük, diğerleri küçük günahlardır. Tâatın zıddı olan “isyan”, “ma’siyet” ve küçük günah manasına kullanılan “lemem” de kebîre gibi günah manasına kullanılırlar.

Büyük günahların haram kılındığı hususunda fakihler arasında ihtilaf yoktur.

“Kim de Allah’a ve Rasülü’ne isyan eder ve Allah’ın sınırlarını aşarsa, Allah onu da ebedî kalmak üzere ateşe koyar. Hem onu zelil ve perişan eden bir azap vardır.” (Nisa, 4/14)

ayeti ve “Yedi helak ediciden sakının.” hadisi bunun açık delilidir. Cumhur-u ulema, günahları büyük ve küçük diye iki kısma ayırırlar.

“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 4/31) ,

“Onlar, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şûrâ, 42/37)

“Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır.” (Necm, 53/32)

ayetleri küçük-büyük günah ayırımına işaret eden ayetlerdendir.

“Dikkat edin size günahların en büyüğünü (ekberu’l-kebâir) haber vereyim mi?..”

hadisi de bu hususa sünnetten delildir. Ayrıca bütün günahların günah olduğunu, küçük-büyük diye bir ayırım olamayacağını, günahın küçüklüğü veya büyüklüğünün izafi olduğunu söyleyen âlimler de vardır. Yine büyük günahların kendi içerisindeki sıralamasının da, naslardaki ifadelerden hareketle, günahın, gerek şahsî gerek toplumsal zarar ve mefsedetine göre yapıldığını burada zikredelim.

Âlimler büyük günahların kesin bir sayısının olup olmadığında farklı görüşler serdetmişlerdir. Çoğunluk, hadislerde verilen rakamların hasr/sınırlama ifade etmediğini söylemişlerdir. Hadislere baktığımızda değişik zaman ve zeminlerde Hz. Peygamber (asm)’in 3, 5, 7 gibi rakamlarla büyük günahları sınırlandırdığını görürüz. İmam Zehebi, baştaki büyük günah tarifinden hareketle, hakkında ayet ve hadislerde azap ve sakındırma vâki olan günahların tamamını tespit etmiş ve bunları rakam olarak 76’ya ulaştırmıştır.

Bunun yanında bazı âlimler de büyük günahları belli rakamlarla sınırlandırmışlardır. İbn-i Mesud büyük günahların, Kur’ân’a dayanarak dört olduğunu söyler. Bunlar: Yeis, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, mekr-i İlâhi’den kendini emin hissetmek ve Allah’a şirk koşmaktır.

Diğer hadis kitaplarında geçen meşhur büyük günahlar, ukûk-u vâlideyn (anne-babaya isyan, onlarla sila-i rahmi kesmek), yalan yere şehadet, Harem bölgesinde yapılan ilhad (taşkınlık)dır.

İbni Hacer el-Heytemî, sarih olarak Kur’ân’ın da yasakladığı büyük günahların dört olduğunu ve bunların da murdar et, domuz ve yetim malı yemek ve savaştan kaçmaktan ibaret olduğunu söyler. Buhari ve Müslim’de geçen hadise göre yedi büyük günah, şirk, sihir, adam öldürme, yetim malı yeme, faiz yeme, savaş meydanından kaçma, iffetli kadına iftira atmadır.

Nisa suresi 48. ayetinde “Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışındakileri ise dilerse affeder.” ayetinden Allah’a şirk koşmanın en büyük günah olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yukarıda geçen hadiste de büyük günahların ilki, Allah’a şirk koşmak olduğu açıklanmıştır. Daha sonra anne-babaya isyan ve yalan yere şahitlik etmek zikredilmiştir.

Büyük Günah İşlemenin Âkıbeti

Mü’min, büyük günah işlemekle iman dairesinden dışarıya çıkmaz. Tövbe etmeden ölürse durumu Allah’a kalmıştır; dilerse azap eder, dilerse bağışlar.

Büyük günah işleyen kimsenin adalet / güvenilirlik vasfı ortadan kalkar ve şehadeti kabul edilmez. Kâsânî, “Günah işleyen kişiye bakılır; eğer günahı büyükse adalet vasfı tövbe edinceye kadar düşer.” der. Büyük günah işleyenler bu yaptıklarıyla fıska girdiklerinden fâsık diye isimlendirilirler. Karâfî, küçük günah işleyenlerin günahta ısrar etmedikleri takdirde adalet vasıflarını kaybetmeyeceklerini ve fâsık olarak isimlendirilemeyeceklerini söyler. Bu meyanda seleften “Küçük günah ısrar edildiğinde küçük değil, büyük günah da istiğfar edildiğinde büyük değildir.” sözü meşhur olmuştur. Zerkeşî, devamlı işlenen küçük günahları büyük günahlar arasında sayar.

Büyük Günahların Affedilmesi

Büyük günahların affedilmesi, kul hakkı ve Allah hakkı ayrımına göre değişmektedir. İçki içmek gibi Allah hakkı veya hem Allah hakkı hem de kul hakkı olan kazf ve hırsızlık suçlarının işlenmesi halinde durum farklılık arzetmektedir. Allah hakkının irtikab edildiği büyük günahlarda, büyük günah işleyen tövbe etmediyse durumu Allah’a kalır. Ancak hem Allah hakkı hem de kul hakkı çiğnendiyse, bu durumda tövbe ile beraber cinayet işlenen şahsın velisine kısas, diyet ve aftan birini seçme hakkı verilir. Hırsızlık, yol kesme vs. durumlarda ise konunun gerekli ahkamı devreye girer.

Cumhura göre büyük günah işleyene haddin uygulanması kefaret yerine geçmez; mutlaka tövbe etmesi de gerekir.

Cumhur,

“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 4/31)

ayetinden hareketle, büyük günahlardan kaçınıldığında küçük günahların affedileceğini söyler. Hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur.” (Müslim, Tahâret 16)

Eş’arî, Müslümanların, Hz. Peygamber (asm)’in ahirette büyük günah sahiplerine şefaat edeceği hususunda icma ettiklerini söyler. Enes (r.a)’ten rivayet edilen Tirmizi hadisinde de Allah Rasulü (asm): “Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” buyururlar.

Yazımızı, büyük günahlarla alakalı en derli toplu malumatın içinde bulunduğu ve ümmetçe hüsn ü kabul görmüş bir eser olan Zehebî’nin el-Kebâir’inden derlediğimiz büyük günahları sıralayarak bitirelim. Zehebî’nin tespit ettiği bu büyük günahlar, ayet ve hadislerle yasaklanan hususlardır. Neticede bunlar bir hak ihlalidir.. kul veya Allah hakkı ihlali. Bu hak ihlallerinin şekilleri zaman ve zemine göre değişebilmektedir. Dolayısıyla günümüzde kamu hakkı olan milletin malını hortumlamanın, gasbetmenin, tv., gazete gibi yüzbinlerce insana hitap eden kitle iletişim vasıtaları ile insanların hukukuna tecavüz etmenin, gıybet etmenin, iftira atmanın vs. ne kadar ağır bir günah olduğunu sadece hatırlatarak geçelim.

Belli Başlı Büyük Günahlar:

Allah’a şirk (ortak) koşmak, insan öldürmek, sihir (büyü) yapmak, namazı terk etmek, zekatı vermemek, anne-babaya karşı gelmek, faiz alıp-vermek, haksızca yetim malını yemek, Peygamberimiz (asm)’e yalan isnad etmek (hadis uydurmak), özürsüz Ramazan orucunu bozmak, savaş meydanından kaçmak, zina yapmak, liderin halkına zulmedip zorbalık yapması, içki içmek, büyüklenmek, kendini beğenmek, övünmek, yalan yere şahitlik etmek, livata yapmak, iffetli kadınlara iftira atmak, ganimetten, zekat malından ve devletten para ve mal çalmak, insanların mallarını haksız yollarla almak, hırsızlık yapmak, yol kesmek, yalan yere yemin etmek, yalan konuşmak, intihar etmek, hâkimin hükmünde haksızlık yapması, kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemeleri, hulle yapmak ve yaptırmak, leş, kan ve domuz eti yemek, haraç toplamak, riyakarlık yapmak, Allah’a ve Resulü’ne ihanet etmek, ilmi gizleme ve sadece dünya için öğrenme, yaptığı iyiliği başa kakmak, kaderi inkar etmek, insanların duymalarını istemediği şeylerini gizlice dinlemek, lanet okumak, devlete karşı çıkmak, kahin, büyücü ve müneccimi (falcı) tasdik etmek, nüşûz (kadının beyine haksız yere huysuzluk yapması), akrabalarla ilişkiyi kesmek, koğuculuk yapmak, ölenin arkasından bağırıp-çağırıp, kendini dövmek, soya-sopa sövmek, haddi aşma, başkalarının hakkını çiğnemek, silahlı isyan yapmak ve büyük günahları kabul etmemek, Müslümanlara eziyet ve küfretmek, evliyaullaha eziyet ve düşmanlık yapmak, kibrinden elbiseyi yerlerde sürümek (elbiseyle gösteriş yapmak), erkeklerin altın ve ipek giymeleri, Allah’tan başkası adına kurban kesmek, sınır ve insanlara yol gösteren levhaların yerini değiştirmek ve sökmek, sahabenin önde gelen büyüklerine sövmek, Ensardan herhangi birine sövmek, sapıklığa çağırma veya kötü bir çığır açmak, herhangi bir kesici aleti kardeşine doğru tutarak korkutmak, bilerek babasından başkasına baba demek, uğursuzluğa inanmak, altın ve gümüş kaptan içmek (kullanmak), Haktan saparak münakaşa tarzında tartışmak, niza yapmak, hizmetçilerine haksızlık edip zulmetmek, tartıda ve ölçüde haksızlık yapmak, Allah’ın azabından emin olmak, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmek, iyilik yapana nankörlük yapmak, fazla suyu hapsedip kimseye vermemek, hayvanın yüzünü dağlamak, kumar oynamak, Harem (Mekke) bölgesinde taşkınlık yapmak, cuma namazını terk edip tek başına namaz kılmak, Müslümanları gizlice izlemek ve mahremlerini açığa çıkarmak.

Küçük Günahlar

Büyük günah işlemek, bazen küçük günahları ehemmiyetsiz görmekten daha ehven olabilir. Meselâ, zina etmek, nefsin altında kalıp ezilmişliğin ifadesidir. Buna karşılık, sürekli olarak harama bakmak, hafife alındığı takdirde zina derecesinde bir günah olabilir. Aynı şekilde, bir iki gıybetle, bir yerde köçeklik yapma ölçüsünde günaha girilebilir. İnsan, insan ise, harama bakma günahından da, gıybet günahından da ömür boyu ızdırap duymalıdır.

Bir de büyük günahlardan daha büyük bir günah vardır ki, o da, insanın neyi veya neleri kaybettiğinin farkına varmamasıdır. Mânen terakki edemediği gözlenen çok kimseler var ki, zannediyorum bunlar, küçük günahları ehemmiyetsiz görmekte, bu da, onların terakkilerine mâni olmaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 100.000+

Yorumlar

Editör (ahmet)

Peygamber Efendimiz (s.a.s), namazın cemaatle kılınmasına çok ehemmiyet vermiş ve her vesile ile bunu teşvik ‎etmiştir. “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ateş yakılması için odun toplanmasını emretmeyi, ‎sonra da namaz için ezan okunmasını, daha sonra bir kimseye emredip insanlara imam olmasını, sonra da cemaatle ‎namaza gelmeyenlere gidip evlerini yakmayı düşündüm.” hadisi O’nun cemaate verdiği önemi göstermektedir. ‎Nitekim fukaha, bu hadisten hareketle cemaate farz, vacip ve sünnet-i müekkede hükmünü vermişlerdir. Ahmed b. ‎Hanbel Hazretleri; “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rüku edenlerle birlikte rüku edin.” (Bakara, 2/43) âyet-i ‎kerimesi ve arz ettiğimiz hadis-i şeriften hareketle, namazın cemaatle kılınmasının farz-ı ayın olduğu hükmüne ‎varmıştır. Şafiî fukahası, namazın cemaatle kılınmasını farz-ı kifaye olarak kabul ederken, Hanefî ve Malikîler ise ‎sünnet-i müekkede olduğunda ittifak etmişlerdir.

İnsanlığın İftihar Tablosu (s.a.s), “Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 derece daha ‎üstündür.” buyurmuş ve cemaatle kılınan namazın sevap açısından daha faziletli olduğunu bildirmiştir. Sevab-ı ‎uhrevînin umuma terettüp etmesi itibarıyla, bir ferde verilen sevaptan diğerlerinin mahrumiyeti söz konusu değildir. ‎O sevabın tamamı, nuraniyet sırrıyla herkesin defterine işlenir.‎

Cemaatle namaz kılmanın hükmünün farz, vacip veya sünnet olarak farklı şekilde dğerlendirilmesi, namazı cemaatle kılmayanın işleyeceği suçun cezasının da farklı olmasına neden olmaktadır. Çünkü farz-ı ayn diyenlere göre terk etmek büyük günah olur. Farz-ı kifaye diyenlere göre ise, o bölgenin müslümanları cemaatle namaz kılmayı tamamen terk ederse hepsi sorumlu olur. Sünnet-i müekkede diyenlere göre ise:

Sünnet-i müekkede: Hz. Peygamber (s.a.s)'in devamlı olarak işleyip nadiren terkettiği; farz ve vacib olmayan amelleri. Buna Sünnet-i hüdâ adı da verilir (Seyyid Şerif el-Cürcânî, et-Ta'rifât, Beyrut 1403/1983, s. 122; Damad, Mecme'ul-enhur, İstanbul 1328, I, 12; İbn Abidin, Reddü'l Muhtar Kahire 1272-1324, I, 70).

Fukahâ'dan bazıları ise sünnet-i müekkede'yi Hz. Peygamber (s.a.s)'in terketmeksizin yaptığı ameller olarak anlamışlardır (İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raik, Kahire 1311, I, 17-18). Sünnet-i müekkedeleri yerine getirme dini hayatı kemale erdirmeyi ifade eder (Seyyid Şerif el-Cürcânî, a.g.e., s. 122).

Zira bu tür sünnetler farz ibadetlerde yapılması ihtimal dahilinde olan kusurları telâfi için meşru kılınmışlardır (İbn Âbidîn, I,191). Hz. Peygamber (s.a.s) "sünnetimi terkeden şefaatime nail olamaz" buyurmuştur. Buna göre sünnet-i müekkedeleri terketmek hoş görülmemiş ve Hz. Peygamberin şefaatinden mahrum kalma neticesini doğuracağı ifade edilmiştir.

Ancak buradaki terkten maksat özürsüz olarak sünnet olan fiili işlememekte ısrar etmektir. Yoksa özürlü olarak terk etmenin bir sakıncası olmaz.

Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s) günde belirtilen bu on iki rekat sünneti kılmaya devam eden kişiye Allah Teala'nın cennette bir köşk bina edeceğini haber vermektedir (Tirmizî, Salât, 189; Nesâî, Kıyâmül-leyl, 66; İbn Mâce, İkâmet, 100).

Cemaatle namaz kılmakta sünnet-i müekkededir. Özürsüz olarak cemaati terketmeyi Hz. Peygamber'in hoş karşılamadığı nakledilmiştir (el-Mevsılî, I, 57; Damad, I,107).

Bu açıklamalara göre sünnetleri terk etmek azabı ve cezayı gerektirmez.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
beylerbeyi

Allah C.C. razı olsun! ... Kısıtlı zamanlarımızda bize yardımcı olacak bir site kurmuş olmanız takdîre şâyandır. Allah C.C. Katındaki en yüksek mükafatlar ile mükafatlandırsın İnşaallah!....

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nafizcanli

Üst kısımda açıklamışsınız.Ancak tam netliğe kavuşmamıştır.Şimdi hangi mezhep olursa olsun bir konuda bu Tahrimen Mekruh derse küçük günah mı yoksa tam zıddı mı?yani Tahrimen Mekruhlar tam olarak hangi günah sınıfında,onları red etmenin imana etkisini anlatır mırsınız.

Birde Tahrimen mekruhların tanım ve terki elde edilen günahın vacibin terki ile aynı mıdır.?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör (ahmet)

Tahrimen mekruh: Allah ve Resulunun bir fiilin yapılmamasını, kesin ve bağlayıcı tarzda istemiş olmakla birlikte, bu istek haberi vahit gibi zannî bir delil ile sabit olmuşsa, buna "tahrîmen (harama yakın) mekruh" denir. Şu hadisi buna örnek gösterebiliriz: "Kişi, kardeşi izin vermedikçe, kardeşinin alış-verişi üzerine alış-verişe girişmesin ve dünürlük üzerine dünürlük yapmasın." (bk. Buhârî, Nikâh, 45; Müslim, Büyü', 8, Nikâh, 38, 49, 52, 54, 56).

Hadiste, satış üstüne satış ve dünürlük üstüne dünürlük yapmaktan sakınılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda istenmektedir. Bunun hükmü, haram olması gerekirken, hadisin haber-i vahit olması nedeniyle "Tahrimen mekruh" sayılmıştır.

Tahrimen mekruh olan bir şeyin harama nispet edilmesi, vacibin farza nispet edilmesi gibidir. O zaman vacib, ne ile sabit oluyorsa, tahrimen mekruh da onunla sabit olur. Yani "sübutu zannî olan bir delille sabit olur." demektir. Vacibi terk etmek yüzünden insan nasıl günahkâr oluyorsa, tahrimen mekruh olan şeyi yapan da aynı derecede günahkâr olur.

Tahrîmen mekruhu işlemek cezayı gerektirir. Ancak inkâr eden dinden çıkmaz. Bu açıdan büyük günahlar sınıfına girmediği söylenebilir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nafizcanli

Üzülerek söylemeliyim ki size sorduğum soru farklı, sizde farklı bir cevap vermişsiniz. Ben sizden Büyük günahların tanım, çeşit vs. bunları istemedim. Sadece küçük günahlar ile doyurucu bir yazı beklentisi içindeydim. Ancak siz konunun zıddı olan diğer konuyu cevaplandırmışsınız. Mesela duyduğum bir söz. Tüm mekruhların küçük günaha girdiği gibi gerçekten bu doğrumu?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör (ahmet)

Evet haklısınız. Kitaplarımız da bu konu açıklanırken aynı metod takip edilir. Bazı konular, zıdlarıyla açıklanır. Bu konuda onlardan biridir. Çünkü günah ifadesine girecek şeyler çoktur. Ancak büyük günahların ne oldukları sayılarak bunların dışında kalanların da küçük günah olduğu ifade edilir. Yani konunun durumu böyle bir açıklamayı gerekli kılmaktadır.

Mezheplerin aynı konuda farklı hükümler vermesi de konunun diğer bir yönüdür. Hanefi mezhebinin mekruh dediği bir konuya diğer mezhepler haram diyebildiği gibi, vacip dediği bir konuya da sünnet diyebiliyor.

Ayrıca mekruh kelimesi de harama yakın olanlar ve olmayanlar diye de ayrıldığı için her mekruh farklı değerlendirilmelidir.

Bu farklı değerlendirmelerden dolayı büyük günahlar hakkında bilgi vererek, bunların dışında kalan diğer günahların da küçük günahlar olduğu söylenebilir.

Büyük günahın kriteri, Allahın direk ismen bir şeyi yasaklamasıdır. Yani Allah bir şey için -bunu yapmayın- dediyse onu yapmak büyük günah cinsinden olur. Ama mesela -müminler öfkelerini yenerler- ayetinde olduğu gibi sadece bir teşvik varsa ve sizde öfkeleniyorsanız bu küçük günah olur. Zira ayette -öfkelenmeyin- diye bir yasaklama sözkonusu değil, fakat yine de ideal olana bir teşvik sözkonusu. Bu yüzden onu yapmamak küçük günah oluyor. Buna göre farzları yerine getirmemek ve haramları işlemek büyük günahlardır. Diğer günahlar da küçük günahlardır, denilebilir.

İslâm inancında peygamberler dışında bütün insanlar günah işlerler. Günah, Yüce Allah'ın emir ve yasaklarına aykırı söz ve davranışların din açısından suç sayılmasıdır. Yüce Allah'ın hem emrettiğini yapmamak, hem de yasakladığını yapmak, aynı şekilde günahtır.

Büyük Günah Kavramı

Günahların hepsi eşit olmadığından, inançtan günlük davranışlara doğru uzanan bir çizgide, büyük günahlar ve küçük günahlar diye ikiye ayrılırlar. Büyük günahlara Kebîre (ç. Kebâir), küçük günahlara Sagîre (ç. Sagâir) adı verilir.

Büyük günahlar, yanlış ve bozuk inançlar, imandan ve dinden çıkma, bireysel ve toplumsal huzursuzluğa, bozgunculuğa, sapmaya, anomiye ve çürümeye sebep olan, hakkında tehdit edici âyet veya hadis bulunan, işleyenin dünyada ve âhirette ceza görmesine yol açan dinî, bireysel ve toplumsal büyük suçlar ve davranışlardır.

Gerçek bir mü'min, büyük küçük bütün günahlardan sakınmaya çalışır. Ama sorumluluğu ve sonuçları daha ağır olduğundan özellikle büyük günahlara yaklaşmamalıdır. Yüce Allah, şöyle buyuruyor: "Size yasak edilen büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli/övgün bir yere sokarız." (Nisa, 4/31)

İnançlar ve helal-haramın kabulüyle ilgili olan günahlar dışında ve işlediği günahı helal saymıyorsa, büyük ya da küçük günah işleyenler dinden çıkmazlar, ama günahkâr olurlar. Şirk ve küfür dışındaki büyük günahları işleyene Mürtekib-i Kebîre, Fâsık veya Fâcir adı verilir.

Günah işleyenlerin, günahkâr mü'min olmaları dolayısıyla kusurlarından kurtulmaları için çaba göstermesi gerekir. Bunun da başlangıcı pişman olup şirk ve küfür derecesindeki büyük günahlardan imana dönmek, diğer büyük günahlardan ise tövbe istiğfar edip yeniden günah işlememektir. Yüce Allah, şöyle buyurur: "Ufak tefek kusurları (:lemem) dışında günahın büyüklerinden (:kebâiru'l-ism) ve çirkin işlerden (:fevâhiş) sakınanlara, rabbinin affı şüphesiz boldur." (Necm, 53/32); "De ki: Ey kendileri aleyhine aşırı giden/sınırları aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Doğrusu O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir." (Zümer, 39/53)

Büyük günahlar; itikat, iman, ibadetler ya da günlük hayatın akışıyla ilgili hususlarda yapılması haram, terkedilmesi farz olup, mü'minin bilmesi gereken temel esaslardandır. Geleneksel dinî kitaplarda gelişigüzel sıralanan 72 büyük günahı, 32 ve 54 farzın sistematiğine yaklaştırarak paralellik gösteren tarzda sıralamaya çalışacağız:

"Büyük Günahlar" önemli ölçüde 54 Farz olarak sayılan durumlardan terk edilmesi istenenleri yapmak ya da yapılması istenenleri terk etmek suretiyle ortaya çıkar. Büyük günahlar konusunu, bu Pazar yazısından itibaren belirli ölçüde ayrıntılarıyla ele almaya çalışacağız.

Büyük günahların sayısı çoktur. Ancak geleneksel dinî kitaplar, pedagojik bir dehayla öğrenme ve akılda kalma kolaylığı açısından, büyük günahların başlıcalarını toplayan "72 Büyük Günah" kavramını geliştirerek, şematik ve sistematik bir liste belirlemişlerdir.

Büyük Günahlar (72 Büyük Günah)

A- İmanın Şartlarıyla İlgili Büyük Günahlar
İmanın şartlarıyla ilgili büyük günahlar, iman esaslarının uzantısı durumundaki yanlış ve bozuk inançlardır:

1- Allah'a şirk koşmak.

2- Falcılara, kahinlere, sihirbazlara, gâipten (:gaybden) haber verdiklerini iddia edenlere inanmak ve kapılmak.

3- Allah'tan başkasına yemin etmek.

4- Dininden dönüp mürted olmak.

5- Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip unutmak; okumasını öğrendikten sonra unutmak.

6- Dünyaya muhabbet etmek/bağlanmak.Dünya muhabbetine düşüp âhireti unutmak, dinî vazifeleri terk etmek.

7- Hz. Peygambere yalan/hilaf (:gerçek dışı) söz isnad etmek, onun söylemediği bir sözü söylemek.

8- Hz. Peygamber'in (s.a) ashabına/sahabeye dil uzatmak/kötü söz söylemek ve onlara sövmek.

9- Mukaddesata küfretmek, bunları alaya almak.

B- İslâm'ın Şartlarıyla İlgili Büyük Günahlar
İslâm'ın şartlarıyla ilgili büyük günahlar, İslâm'ın şartlarıyla ilgili olumsuz tutum ve davranıları hatırlatıcı ve açıklayıcı esaslardır:

10- Bir namaz vaktini kaçıracak kadar cünüplükten temizlenmemek; cünüp gezmek.

11- Vaktinden evvel ezan okumak ve namaz kılmak.

12- Beş vakit namazı vakitlerinde kılmayıp kazaya bırakmak.

13- Bir özür olmadığı halde, Ramazan orucu tutmamak, müslümanların önünde oruç yemek.

14- Malının zekâtını ve mahsulünün öşürünü vermemek.

C- Helal-Haramla İlgili Büyük Günahlar

72 Büyük Günah'ın bir kısmı, inançtan uygulamaya helal-haram konularına dairdir:

15- Helalı helal bilip itikat etmemek; haramı/haram olanı, haram bilip itikat etmemek.

16- Erkekler ve kadınlar, şehveti tahrik edecek şekilde giyinmek.

17- Erkekler ipekli giyinmek, âlâyişli/gösterişli bir şekilde süslenmek.

18- Edep yerlerini/avret mahallini açmak, başkasına göstermek; başkasının avret yerine bakmak.

19- Kadınlar erkek elbisesi giymek; erkekler kadın elbisesi giymek; karşı cinse benzemeye çalışmak.

20- Karnı doyduktan sonra yemek/yemeğe devam etmek.

21- Şarap ve alkollü içkiler içmek; Keyif verecek (esrar, eroin gibi uyuşturucu) şey yemek-içmek.

22- Köpek artığını yemek.

23- Domuz eti ve yağı yemek.

24- Ölmüş hayvan (meyte:leş) eti yemek ve yedirmek.

25- Birbirine nişan almak/nişan dökmek (dövme yaptırmak gibi).

26- Faiz (riba) almak ve vermek, tefecilik yapmak.

27- Hırsızlık etmek.

28- Elin/başkasının malını zorla gasbetmek/cebren almak.

D- Ahlâkla İlgili Büyük Günahlar 72 büyük günahın önemlice bir bölümü güzel ahlâkın (ahlâk-ı hamîde) zıddı olan kötü ahlâkla (ahlâk-ı zemîme/rezîil) ilgilidir:

29- Anaya babaya asi olmak, onları dövmek.

30- Sıla-i rahmi terk/kat-ı rahim etmek; akrabalarla bağlantıyı kesip, onları ziyaret etmemek, varsa hâcetlerini görmemek.

31- Haset etmek.

32- Emanete hıyanet etmek.

33- Müslüman veya kâfir bütün insanlara hıyanet etmek.

34- Mü'minin imana ve İslam'ın emirlerine itaate dair olan taraflarını alaya almak.

35- Küfür ve fuhuş sözler konuşmak.

36- Söz/laf taşımak, koğuculuk etmek (:nemîme).

37- Gıybet/dedikodu etmek.

38- Mü'min kardeşinin hatırını/gönlünü yıkmak/kalbini kırmak.

39- Namuslu kadınlara dil uzatmak/bir saliha/namuslu hatuna fahişe demek, namuslu kadınlara ait aile sırlarını yaymak.

40- Kadınlar, erkeklerinin yatağından kaçmak.

41- Avretler (:kadınlar) erinin ziyanına varmak/kocasından izinsiz ziyarete gitmek.

42- İki kızkardeşi birden nikâh altında tutmak

43- Ehlinin (karısının) oyluğunu (:avret ve mahrem yerlerini) anasının oyluğuna benzetmek (zıhar yapmak:Türkçe'de 'anam avradım olsun' demek gibi).

44- Ehlinin anasına sövmek.

45- Cahil kalmak; dinî vazifeleri, farzları, vacipleri, sünnetleri öğrenmeyip, cahillikte ısrar etmek cahillikte ısrar etmek. (Dünya ve âhiret işlerine ve dinine ait bilgileri (farzları ve haramları) öğrenmemek, cahillikten sakınmamak. Dinî hükümleri öğrenmeyenler, rahatlıkla haram işleyebilir).

46- Cahillik ne musibettir bilmemek (Bilmediğini bilmeyen de rahatlıkla harama düşebilir).

47- Ölçüyü ve tartıyı düzgün ve adaletli yapmamak, hileli yapmak.

48- Allah Teâlâ'nın azabından emin olmak/korkmamak; kurtuluşa ermiş özel kişilerden olduğu sanısına kapılmak.

49- Allah'ın rahmetinden ümit kesmek.

50- Zina etmek, meşru olmayan şehevi zevkler peşinde koşmak; kendine zina ettirmek.

51- Eşcinsel ilişkiye girmek (livâta etmek, sevicilik yapmak, kendisine livâta ettirmek).

52- Loğusa ve âdet halinde karısına yaklaşmak/cinsel ilişkiye girmek.

53- Mecburiyet olmadan/özürsüz elin/başkasının avretine (avradına)/karısına kızına şehvetle bakmak.

54- Kibirlenmek/tekebbür etmek(:büyüklük taslamak; kendini üstün görmek; tevazudan uzaklaşmak); Kibirlenip insanlara zulüm ve tahakküm etmek.

55- Haksız yere yetim malı yemek. (Nisa, 4/10)

56- Ölüm döşeğindeyken varisten/mirasçıdan mal kaçırmak.

57- Yalan söylemek,

58- Yalan/boş yere yemin etmek, çok çok yemin etmek.

59- Yalan yere/yalancı şahitlik yapmak; hak/doğru şahitliğe varmamak/gitmemek.

60- Canlı bir hayvanı ateşe atmak.

61- Cimrilik ve hasislik/nekeslik etmek (buhl ve şuhh).

62- Yapılan iyiliği başa kakmak/Bir adama iyilik edip sonra başına kakmak.

63- Zorunlu olmayarak kahkahayla çok gülmek.

64- Tegannî etmek (ahlâksız şarkılar söylemek).

G- Günahlarla İlgili Büyük Günahlar

72 büyük günahın birkaçı, günah işler yapmakla ilgilidir:

65- Günah/küçük günah işlemekte ısrar etmek/Çok çok günahına musır olmak.

66- Harem-i Kâbe'de günah işlemek.

H- Toplum Hayatıyla İlgili Büyük Günahlar 72 Büyük Günah'ın son bölümü, toplumsal ve siyasî hayatla ilgilidir:

67- Ülülemre (devletin meşru yönetimine ve kanunlarına) itaat etmemek; devlete, amirlere isyan etmek.

68- Haksız yere, bilerek adam öldürmek.

69- İntihar etmek.

70- Harpte düşmandan korkup kaçmak; Allah yolunda cihadı terk etmek.

71- Rüşvet almak ve vermek.

72- Gücü yeten kimsenin münkeri/kötülüğü menetmemesi/engellememesi.

Vecdi Akyüz

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nafizcanli

Hiç bir mazeret bulunmadığı halde camiye gitmeyip,cemaat ile namazı terk etmenin günah(Küçük) olduğunu okudum.Doğrumu?Konuyu açıklar mısınız.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ülkü_beyza

Allah bizi bu günahlardan korusun kardeşlerim.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun