Anne babanın evladına ya da insanın kendisine nazarı değer mi?

Tarih: 12.10.2006 - 00:26 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İnsanın anne babasının veya kendisinin de kendisine nazarı değebilir. İnsan bazen kendisinde bulunan bir şeye karşı aşırı sevgi beslemesi nazara sebep olabilir. Bu bakımdan, kendisinde bulunan güzel bir hasleti Allah'ın bir vergisi olduğunu bilmelidir.

Nazar, genelde kendisinde bulunan nimetlerle, o nimetin kendilerinde olmayan insanların arasına böbürlenerek, gururlanarak ve korumasız olarak çıktığı durumlarda değer. Ancak aşırı sevgi ve iç kaynaması da nazara neden olabilir.

Nazarı değen insanlar, zihinlerinde biriktirdikleri olumsuz bir enerjiyi, belli bir frekanstan yayarak, özellikle korumasız insanları bir anda perişan edebilirler.

Bazen annenin babanın nazarı da kendi çocuklarına değebilmektedir. Çocuğunun güzelliği karşısında aşırı bir sevgi nazarıyla bakan anne "Hele bakın yavruma, benim ne de güzel yavrum var." derken, onun bir anda hastalanmasına sebebiyet verebilir.

Bu açıdan kişi çocuğuna veya aşırı sevgi duyduğu birisine de iç kaynaması olarak nazar değebilir. Böyle durumlarda "maşallah, barekkellah" diyerek, nazar değmekten kurtulmuş olur.

Tabii bundan, mutlaka böyle olursa nazar değer bunun dışında asla bir şey olmaz, manası çıkarılmamalıdır.

Kem göz sahibi, yüreğinde biriktirdiği bütün olumsuz duyguları negatif enerji olarak gözlerine taşımışsa, gördüğü paratonersiz ilk istasyonda onu boşaltacak demektir. Bundan korunmanın yolu da insanların takdir hislerini galeyana getirmeden, onların gıpta damarlarını fazla tahrik etmeden hareket etmek ve sürekli okunması istenen duaları okumaktır.

Sahih hadis kitaplarında bu nevi tedavide daha ziyade Fatiha, İhlas, Felak ve Nas sûreleriyle bazı duaların okunduğu rivayet edilmektedir.

Sihir karışmayan, yani şer ve şeytanlık için olmayıp da ondan korunmak ve bir hastalık veya âfete Allah'tan şifa niyazı için kendine veya diğerine hulus-u kalp ve salih niyet ile bir dua ve ayet okuyup üflemek türünden olan okumaların olabilirliği doğaldır. Bu tür okumalardan sonra hastaların Allah'ın izniyle iyileşerek ayağa kalktıkları da artık inkâr edilemez bir gerçektir.

Okunan sûrelerde, ayet veya dualarda emrolunduğu üzere, herkesin Allah'a sığınarak kendisi ve diğerleri için dua etmesi, okuması meşru değil, dince emredilmiştir. Bu sûre ve duaların, nazar değmesi gibi manevî sebeplere dayalı hastalıklara da, belli durumlarda yılan ve akrep sokması gibi maddî sebepli hastalıklara da okunduğu ve netice alındığı da bilinmektedir.

Yalnız okuma ile tedavinin caiz olabilmesi için oldukça önemli bir konu vardır ki o da; okunan şeyin ayet, hadis veya manası anlaşılan bir dua olması, şifa verenin yalnız Allah olduğunun bilinmesi, gayrimeşru bir maksada hizmet etmemesi, tıbbî tedavinin önünü kapatmaması gibi şartlar ileri sürülür.

Bunu insan kendisi yapabildiği gibi, bu işi iyi bilen ve iyi niyetli olduğu bilinen güvenilir birine de yaptırabilir. Tıbben tedavi imkânının bulunmadığı durumlarda veya ona yardımcı bir unsur olarak moralin insan psikolojisi üzerindeki etkisi sebebiyle, insanlar dinin üstün yapıcı etkisini kullanarak, dinî metinler ve dualarla tedavi edilmeye çalışılmıştır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Nazar/göz değmesi insanı öldürür mü? Nazara/göz değmesine karşı ne gibi tedbirler alınabilir; Büyüye karşı sirke tedavisi var mıdır? Göz değmesinin sebepleri nelerdir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun