Mezhepten mezhebe geçmek (mezhep değiştirmek) caiz midir?

Tarih: 14.10.2006 - 21:33 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mezheplerin rahmet ve feyiz olduğu açıktır. Ancak mezhepte aşırı taassup doğru değildir. Hak olan mezheplerin hepsi de Allah'ın Kitabına, Peygamber Efendimiz (asm)'in sünnetine ve ashabın, ümmetin yetişkin ilim adamlarının icmâına dayanmaktadır.

Müslüman kişi hak mezheplerden herhangi birini seçmekte serbesttir. Dinimiz bu hususta bir takım şartlar veya engeller koymamıştır. Çünkü mezhepten amaç, Müslümanların dinî meselelerini, kendilerinin, belirtilen ana kaynaklardan çıkarma imkânı yoktur. Bu çok geniş, köklü ve detaylı ilim ister. Herkes böyle bir ilme sahip olamaz. O takdirde böyle bir ilme sahip olup kendini ümmete kabul ettiren müctehid imamlardan birinin mezhebini seçerek, dinî meselelerini ona göre çözmek ve amel etmek zorundadır.

O halde herkes kendine kolay geleni, hak mezheplerden birini seçebilir. Ancak seçeceği mezhebin ilmihâlini bilmesi gerekir. Başka bir ameliyeye lüzum yoktur.

Ayrıca mezhepler arasında bir ayrım yapmak da doğru değildir. Çünkü mezhep kurucularının hepsi de mutlak müctehidlerdir. Hatâ bile etseler, sırf ictihad ettikleri için sevap kazanmışlardır. "Falan imam filân imamdan daha üstündür veya daha çok bilgilidir." gibi yersiz övgülerde bulunmak, imamların ruhunu ta'ciz eder ve kimselere bir şey kazandırmaz. Hepsi de kadri yüce ilim adamlarıdır. Allah (C.C.) için, yine Allah'ın kendilerine vermiş olduğu üstün zekâ ve hafızayla bütün bir ömürlerini bu yolda harcamışlardır. İslâm tarihinde bilhassa dört mezhep imamlarının benzerleri pek yetişmemiştir. Allah (C.C.) bu dini korumak, azizliğini muhafaza etmek, yanlış ve maksatlı görüşlerden uzak bulundurmak için böylesine güçlü ilim adamları yaratmıştır. Hicrî birinci asırla dördüncü asır arası, mücehid imamların en çok yetiştiği bir devredir. Ondan sonra, yetişen müctedihler ayarında pek müctehid yetişmemiştir.

Sonuç olarak diyoruz ki: İnkıraz bulan hak mezhepler dahil, yaşamakta olan dört mezhebe ve imamlarına ayni sevgi ve saygıyı beslemek Müslümanlığımızın gereğidir.

Bidat meselesine gelince: Müctehid imamların anlayış ve fikirleri, Dinimizin iki esası olan Kur'an ve sünnetten alınmıştır ve o ikisinin yorumlanmasından ibarettir. Nitekim şu Kur'an ayeti bunu açıkça göstermektedir:

“…Eğer onlar (ihtilafa düştükleri konularda) peygambere ve aralarında dini yönden görüşlerine itimat edilen kimselere sormuş olsaydılar, içlerinden işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu bilirlerdi.” (Nisa, 4/83)

Dikkat edilirse ayette Hz. Peygamber (asm)'den sonra, görüş sahibi ve sahasında uzman kimselere de problemlerimizi iletmemiz isteniyor. İşte hak mezheplerin olması bu ayetin bir açıklamasıdır.

Ayrıca meşhur bir rivayete göre Peygamberimiz (asm) Hz. Muaz’ı Yemen'e gönderirken, nasıl ve neye göre hüküm verecegini sorduğunda, o sırayla "Allah’ın Kitabına, Rasülü'nün sünnetine ve onlarda bulamaz isem kendi gürüşüme göre hüküm veririm." demiştir. Peygamberimiz (asm) bu cevaba çok sevinmiştir. Bu da konumuz açısından önemli bir kaynaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun