Adağı kesmeyip parasını fakirlere vermemiz caiz olur mu?

Tarih: 11.07.2006 - 07:58 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kurban keseceğinize dair adak adamışsanız kurban kesmeniz gerekir. Para olarak vermeniz durumunda bu para sadaka olur, adak borcunuz ise kalır.

Türkçemizde adak olarak ifade edilen nezir, bir çeşit ibadettir. Zaten nezirin asıl mânâsı da, kişinin Allah rızası için yapması mübah olan bir şeyi yerine getirmeye söz vermesi, adadığı şeyi yapmayı kendi üzerine vacip kılmasıdır.

Dinen, adanan bir şeyin yerine getirilmesi vaciptir. Çünkü kişi Allah için söz vermiş bulunmaktadır. 

“... Adaklarını da yerine getirsinler.” (Hac, 22/29)

meâlindeki âyet-i kerime, adak sahiplerine Cenab-ı Hakk'ın bir emridir. Peygamberimiz (asm) de şöyle buyururlar:

 “Bir kimse bir şey adar da, adını koyarsa, belirttiği şeyi yerine getirmesi lâzımdır.” (Molla Husrev, Dürürü’l-Hukkâm, Fazilet Neşriyat ve Matbaacılık, İstanbul 1976, II/45)

Ancak burada göz önünde bulundurulması gereken bir husus varsa, o da, adağın, adanan şeyi değiştirmediği, yani İlâhî takdire tesiri bulunmadığıdır. Sevgili Peygamberimiz (asv) bu meseleye şöyle işaret eder:

“Adak, kaderden hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak cimri kişiden adağı sebebiyle bir mal çıkarılır.” (Tirmizî, Nüzûr: 10)

Adağın, insanın saadetine ve bedbahtlığına bir tesirinin olmadığını bilerek bir şey adanır, sonra yerine getirilirse, kişi sevaba kavuşur. Ayrıca adak ancak farz veya vacip olan (kurban, oruç, zekat, namaz gibi) bir şeyden yapılabilir. Bu vazifeleri yerine getirmek de, şüphesiz insana sevap kazandıracaktır. Böyle olmakla beraber adak yapmadan da bu ibadetler yapılabileceğinden, hayır hasenat işlenebileceğinden, adak âdetine fazla alışmamak en iyisidir.

Adakta gaye Allah rızası olmalıdır. Bütün bu meselelerde Allah rızası şart koşulmalı, bir şey adanacaksa Onun hoşnutluğunu kazanmak için yapılmalıdır.

Adakta vakit, yer, para, fakir gibi sınırlanmaya ve tayin edilmeye itibar edilmez. Ramazan ayında bir kurban keseceğini adayan kimse, onu herhangi bir ayda kesse olur. Yine, meselâ Fatih Camiinde namaz kılacağını nezreden bir kimse, adadığı aynı namazı Süleymaniye Camiinde kılsa caizdir. Falan fakire bir miktar para vermeyi adayan kimse, o parayı bir başka fakire verse de adağı yerine gelmiş olur.

Adağın sahih olması için bazı şartlara da uymak gerekir:

1. Adanan şeyin, var olan ve yapılması mümkün olan bir şeyden olması icap eder. Bunun için meselâ, “Allah için dün oruç tutacağım.” gibi bir sözle adak yapılmaz.

2. Yapılan adak dinen yasak ve günah sayılan bir şey olmamalıdır. Meselâ, kumar oynamayı, şarap içmeyi adamak bâtıldır.

3. Adağın farz veya vacip cinsinden bir şey olması gerekir. Meselâ, oruç tutmak, namaz kılmak, kurban kesmek gibi. Yolculuğa çıkmayı, seyahat etmeyi, hasta ziyaretine gitmeyi adamak, adak sayılmaz.

4. Yapılan adak, adak sahibinin mâli gücünü aşmamalı ve başkasına ait bir şey olmamalıdır. Meselâ, bir dana keseceğini adayan kimsenin buna gücü yetmezse bir koyunu kesebelir. Fakat bir başkasının koyununu kesmeyi adayan kimsenin bu adağını yerine getirmesi gerekmez.

Adağın bir insanın veya bir mahlûkun adına yapılması caiz olmaz. Meselâ, bir büyüğün, bir türbenin, bir yatırın adına adak yapılmaz. Yahudilere has bir âdet olan tavuk, horoz gibi kurban için caiz olmayan hayvanlar adanamayacağı gibi, mum yakmak gibi şeylerle de adak olmaz. Böyle şeylere itibar etmemeli, bütün yardım ve şifayı yalnız ve yalnız Allah’tan beklemeli, Ona iltica etmelidir.

Bazı nezirler vardır ki, bunlar yemine girmektedir. Bunlar için kefaret gerekir. Mesela bir yere gitmemeyi, bir şeyi yememeyi, bir işi yapmamayı adayan kimse, onları yaparsa yemin kefareti vermesi gerekir. Ayrıca bir adak kurbanı kesmesine gerek kalmaz.

Adanan şey eğer koyun, keçi ve sığır gibi kurban olması caiz olan bir hayvansa, bu hayvan kesildiğinde onun etinden nezrin sahibi yiyemeyeceği gibi, usül ve fürû tabir edilen yakınları da yiyemez. Yani, o kişi ile birlikte anası, babası, dedesi ve ninesi, çocukları ve torunları, hanımı yiyemez. Fakat kayın validesi, kayın pederi yiyebilir. Bu hayvanın etini fakire tasadduk etmek gerekir.(İbni Âbidin, V/208)

Adak zenginlere verilmez. Bu etten adak sahibi ve yakınları yerse, yedikleri etin kıymetini tasadduk etmeleri gerekir. Ayrıca adak etinden istfade eden kimse, o etten adak sahiplerine ikram etse de câizdir, yiyebilirler.

Bu vesileyle bir hususa daha açıklık getirmekte fayda olacaktır: Ev, araba ve benzeri yeni bir şey alan kimse hem bir şükrâne olarak hem de kazadan masun kalması niyetiyle bir hayvan alıp keser de etini fakir fukaraya dağıtırsa, bu hem güzel bir davranış olur hem de bir çeşit duâ sayılır. Bu kimse daha önce bir adak niyeti taşımadığından, bu hayvan adak olmaz. Fakat, meselâ, “Bir araba alırsam Allah rızası için bir koyun keseceğim.” diye niyet ederse, arabayı aldıktan sonra müsait olduğu bir zamanda hayvanı keser, etini de fakirlere tasadduk eder.

(bk. Mehmed PAKSU, İbadet Hayatımız)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun