Seferi olmanın, seferi namazın şartları nelerdir? Seferi olduğumuz hâlde farz namazları aynen olduğu gibi kılabilir miyiz?

Seferi olmanın, seferi namazın şartları nelerdir? Seferi olduğumuz hâlde farz namazları aynen olduğu gibi kılabilir miyiz?
Tarih: 27.06.2006 - 20:10 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Seferi olan bir kimse, bütün sünnet ve nafile namazları, iki ve üç rekatlı farzları ve vitir namazını aynen kılar.

Şafi mezhebine göre, zaman değil mesafe geçerlidir. Bu nedenle 90 km. lik bir yolculuğa çıkan kimse seferidir ve dört rekatlı farzları tam kılması daha iyi olmakla beraber, iki olarak kılması da caizdir.

Hanefi Mezhebine göre ise, ne zaman seferi olunacağı konusunda iki ayrı görüş vardır:

1. Mesafeyi esas alanlar: Bu anlayışa göre 90 km kadar bir yolculuğa çıkılırsa, seferi sayılacağından namazlarını kısaltır.

2. Zamanı esas alanlar: Bunlara göre üç gün (on sekiz saat) yolculuk yapmak kişiyi seferi yapar. Bu durumda namazlarını kısaltabilir, yoksa kısaltamazlar.

Hanefilere göre, seferi olan birisinin dört rekatlı farz namazları iki kılması gerekir. Ancak dört olarak da kılsa namazı geçerlidir. Şafilerde ise yolcu bile olsa, tam kılmak daha faydalıdır.

Farz edelim ki gerçekten seferi olduğumuz hâlde namazı tam kılsak bile, namazımız geçerlidir. Eğer gerçekten seferi değilsek, bu durumda iki kılmak namazımızı bozar. O hâlde ihtiyaten de dört kılmanın daha isabetli olacağını düşünüyoruz. Bununla beraber bir anlayışı esas alıp ona göre hareket etmek, diğer anlayış sahiplerini de kötülememek gerekir.

Sefere niyet eden ve yola çıkan kimse, oturduğu beldenin binalarını geçtikten itibaren namazlarını kasra başlar. Bulunduğu şehir veya kasabadan çıkarken gittiği istikametteki meskûn yerleri geçmiş olması lâzımdır. Şehre bağlı olup da birbirinden ayrı olan mahallelerin hepsini de geçmiş olmak gerekir. Ancak şehrin dışında olup da eskiden şehre bağlı olan ve hâlen harâbe hâlinde bulunan yerler şehre bağlı sayılmazlar. Kasr, yani dört rekatlı farzları iki rekat olarak kısaltarak kılmak için bunları da geçmek şart değildir. Şehre bitişik köy varsa, kasr yapılabilmek için bunların da geçilmesi şarttır.

Seferilik esnasında kazaya kalan namazları kaza ederken, kişi seferi de olsa mukim de olsa kısaltarak kılar. Mukim olduğu esnada kazaya kalmış namazları da mukimken de seferiyken de normal şekilde kılar. Yani namaz nasıl kazaya kalmışsa o şekilde kılınır.

Şafi mezhebine göre ise, seferdeyken kazaya kalan dört rekâtlı bir namaz, sefer esnasında iki rekât olarak kılınabilir. Sefere çıkmadan önce vakti giren bir namaz seferde kısaltılamaz. Çünkü bu na­maz farz olduğu zaman kişi seferde değildi. Seferdeyken vakti giren, fa­kat seferde kılınmayan namaz da kısaltılamaz. Çünkü kılacağı zaman kişi seferi değildir. Kasr / kısaltma, ancak seferî olan kişi için söz konusudur.

İlave bilgi için tıklayınız:

SEFERİLİK

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 400.000+

Yorumlar

keceli26

Bir hükmün hikmeti ayrıdır, illeti ayrıdır. Hikmet ve maslahat ise, tercihe sebeptir, icâba, icada medâr değildir. İllet ise, vücuduna medârdır. Meselâ, seferde namaz kasredilir, iki rekât kılınır. Şu ruhsat-ı şer'iyenin illeti seferdir, hikmeti ise meşakkattir. Sefer bulunsa, meşakkat hiç olmasa da namaz kasredilir. Çünkü, illet var. Fakat, sefer bulunmasa, yüz meşakkat bulunsa, namazın kasredilmesine illet olamaz. 27.SÖZ

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun