Borç olarak verilen malın, alacak paranın (çek, senet) zekâtını vermek gerekir mi?

Tarih: 12.07.2006 - 16:37 | Güncelleme:

Soru Detayı
Benim bir miktar altınım vardı, ancak birisine borç verdim; ben zekât verecek miyim?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sağlam (ödeneceği umulan, ödenmesinden ümit kesilmiş olmayan) alacakların zekâtı, müctehidlerin çoğuna göre (Hanefîler dahil) her yıl, alacaklı tarafından ödenir. İmam Mâlik'e göre sağlam olsun olmasın alacakların zekâtı, tahsil edildiği yıl -geçmiş yıllarınki değil, yalnızca o yılınki- ödenir. İhtiyaç sahibine borç vermek de bir yardım olduğu için, alacağın zekâtı ödenmez, diyen müctehidler de vardır.

Uzun dönem borç verilmiş, bu açıdan maddi değeri de düşmüş olan alacaklar konusunda İmam Malik'in içtihadıyla ve ihtiyaç sahibine borç vermek de bir yardım olduğu için, alacağın zekâtı ödenmez, görüşüyle amel edilebilir.

Bir malın mülkiyeti ile elde bulundurmanın birleşmesi

Bir malın zekâtının vacip olması için, bazı şartları olduğu gibi bir de mülkiyetiyle beraber elde bulunması da şarttır. O halde mülkiyetine sahip olmakla beraber bir malın ya sahibinin elinde veya vekilinin elinde bulunması ya hakikaten ya da hükmen gerekir. Aslı mülkünde baki kalmakla beraber, elinden çıkıp da bir daha elde edilmesi umulmayan mallar, zekâtı hemen gerekmeyenler cümlesindendir.(1)

Buna birkaç örnek verelim:

a) İnkâr edilen alacak,
b) Gasbedilen mal veya alacak. Gasbeden bunu ikrar bile etse, alınıp sahibine teslim edilmedikçe zekâta tabi değildir.
c) Yitirilen mal veya para,
d) Denize düşen mal veya para,
e) Çölde gömüp yeri unutulan veya belirsiz hâle gelen mal veya para.

Evde gömülüp yeri kesin olarak bilinmeyen mal ve para bu hükmün dışındadır. Çünkü ciddi bir arama-tarama ile bulunabilir.(2) Ama tarla veya bahçede gömülü olup yeri unutulan bir mal veya para hakkında iki görüş vardır: Bazısına göre bunu da bulmak mümkün olduğundan zekâtı gerekir. Bazısına göre, tarla veya bahçenin tamamını kazmak çok zor olduğundan zekâtı gerekmez.

Bunun gibi, borcunu inkâr eden kimsenin zimmetindeki para veya malın zekâtı, elde sağlam belge veya şahit varsa, o takdirde gerekir. Bu belge veya şahitler yoksa gerekmez. Sahih olan da budur. (3)

İnkâr edilen bir borcun üzerinden yıllar geçtikten sonra bazı belge veya şahitler zuhur ederse, yine de zekâtı gerekmez. Ancak ödendikten itibaren üzerinden bir yıl geçince zekâtı verilir. Fukahadan bazısına göre, ele geçtiği zaman mevcut yılın zekâtı verilir, geçen yılların verilmez. Ama devrin kadısı böyle bir borcu biliyor, yani resmî belgelerle tevsik edilmişse, o takdirde geçen yıllara ait zekâtı da verilir.(4)

Borçlu İflas Etmişse:

Borçlu iflas eder de aradan yıllar geçtikten sonra adamın durumu düzelir ve kadı efendinin de sözü edilen iflas durumundan haberi varsa, borç ödendiği takdirde, İmam Ebû Hanîfe ile İmam Ebü Yusufa göre geçen yıllara ait zekâtı çıkarıp vermek vâcib olur.(5)

Borçlu, Kimseler Bulunmadığında İkrar Eder, Bulunduğunda İnkâr Ederse:

Borçlu, kimseler bulunduğunda inkâra sapar, alacaklıyla yalnız kalınca borcunu ikrar ederse, o takdirde nisaba dahil edilmez ve bu nedenle de zekâtı verilmez.

Borçlu borcunu ikrar eder, fakat hakimin huzuruna çıkarılınca inkâr eder, bunun için şahitlerin dinlenmesi gerekir, şahitler gelip şahadette bulunduktan sonra hakim alacaklı lehine karar verirse, o takdirde karar tarihinden itibaren sözü edilen alacağın zekâtı hesap edilir.(6)

Borçlu Kaçarsa:

Borçlu borcunu ödememek için kaçar, alacaklı da onu takip edip yakalamaya gücü yeterse veya bir vekil tutmak suretiyle onu yakalatabilirse, o takdirde sözü edilen alacağın zekâtı gerekir. Buna güç getiremezse, gerekmez.(7)

Alacaklar üç kısma ayrılır:

1. Kuvvetli alacaklar. 2. Orta dereceli alacaklar. 3. Zayıf dereceli alacaklar.

1. Kuvvetli alacaklar:

Ödünç olarak verilen paralar ve ticaret malları kuvvetli alacak kısmına girer. Böyle alacaklar borçlu tarafından inkâr edilmiyorsa veya inkâr ediliyorsa da alacaklarının sened ve şahidi bulunuyorsa zekât vacip olur. Geçmiş yılların zekâtını vermek de icap eder. Ancak alacağın tahsiline kadar zekât geciktirilebilir. Buna göre alacağınız altın nisap miktarı ve daha fazla ise üzerinden geçen her yıl için zekât vermeniz gerekir.

2. Orta dereceli alacaklar:

Ticaret için olmayan mal karşılığı bu kabildendir. Kullanılmış eski elbise ve oturulan ev bedelleri gibi… Bu mallar müşterinin zimmetine geçtiği yıldan itibaren zekât hesabına girer ve bunlardan nisab miktarı ele geçmedikçe zekât vermek yoktur.

3. Zayıf alacak:

Bir mal karşılığı olamayan değerlerdir. Miras malı, mehir bedeli ve diyet gibi… Bu çeşit mallar, ele geçirildiği andan itibaren, nisaba baliğ olmak şartı ile bir yıl üzerlerinden geçmedikçe zekâta tabi olmaz.

Dipnotlar:

1. El- Muhit- Serahsi- El- Bedayi’- Kasani.
2. Bahr-i Hâik - İbn Nüceym.
3. El-Kâfi - Hâkim-i Şehîd El-Mervezî.
4. El-Kâfî - Hâkim-i Şehîd El-Mervezi - Et-Tebyin - Zeylai.
5. Câmius-Sağir - Kaadıhan.
6. Fetâvâ-yi Kaadıhan.
7. El-Muhit - Hadıyüddin Serahsî - Fetâvâ-yi Hindiyye.

(bk. Celal YILDIRIM, İslam Fıkhı)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun