Hz. Hızır yaşıyor mu? Halbuki "Biz senden önce hiçbir beşeri ebedi kılmadık."(Enbiya, 21/34) ayetine göre Hz. Hızır'ın yaşaması imkansızdır.

Tarih: 09.12.2006 - 01:35 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Mektubat eserinde, Hızır (as)'ın hayatıyla ilgili bazı muhaddis ve âlimlerin, umum ve cumhur-u ulemaya nisbeten çok hafif ve ufak ihtilâflarına işaret ederek, ihtilaflı tarafı hiç tahlile girişmeden konunun sıhhatli ve cumhur-u ulemanın ittifaklı bulunduğu tarafı açıklar. İlmî ve aklî delilleri de arkasında destek yapar ve Hızır (as) hayatta olduğunu, fakat ikinci hayat mertebesinde bulunduğundan bir kısım ulemânın onun hayatından şüphe ettiklerini, Hazret-i Hızır ile Hazret-i İlyas Aleyhimesselâmın yeryüzünde yaşadıkları halde, bize göre serbest bir hayatları olduğunu, bizi sınırlayan ve dar kalıplara sokan zorunlulukların ve sınırlamaların onlara gelince çözüldüğünü, hükümsüz kaldığını ve devreden çıktığını, meselâ bir anda bir çok yerde bulunabildiklerini, beşeriyet kayıtlarıyla hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmadığını, isterlerse yiyip içtiklerini, fakat bizim gibi mecbur olmadıklarını, şuhud ve keşif ehli evliyanın Hazret-i Hızır’la (as) mâcerâları bulunduğunu, hattâ evliyâ makamlarından bir makamın "makam-ı Hızır" tabir edildiğini, bu makama gelen bir velînin Hazret-i Hızır (as) ile görüştüğünü ve Hazret-i Hızır’dan ders aldığını, bazen de yanlış olarak bu makam sahibinin Hızır (as) zannedildiğini kaydeder.

Biz burada mevzudaki bazı âlimlerin ihtilâflarının kaynağını, yani; "Hayatta değildir." diyenlerin dayandıkları kaynakları ve bunlara karşı verilmiş cevapları çok kısaca kaydetmek istiyoruz.

Başta İmam-ı Buhari olmak üzere bazı muhaddisler, Resul-i Ekrem'in (asm.):

"Sizin bu geceniz var ya, bundan yüz sene sonra, şu anda mevcutlardan kimse yeryüzünde kalmayacaktır." (Buhari, İlim, 41)

hadisine göre, Hızır (as)’ın da, o asır içinde vefat etmiş olacağı kanaatini ileri sürmüşlerdir.

İbn-ül Cevzî gibi bazı zâtlar da, Kur'an'ın,

"Senden önce hiç bir beşere dünyada daimîlik ve beka vermedik." (Enbiya, 21/34)

âyetiyle, Resulullah (asm.)'tan  önce Hızır (a.s)'ın vefat etmiş olacağına hükmetmişlerdir.

Başta yukarıdaki hadîsi rivayet eden Hz. Abdullah bin Ömer (r.a) olmak üzere, birçok hadîs şarihleri, Resulullah (asm)'ın o hadîsi asır olarak şimdi yaşayanların hepsinin vefat edeceğini haber vermiş, demişlerdir. Yani, Allah'ın bir umumî kanunu olarak bu günden yüz sene sonra, şimdi yaşayanların hepsi vefat eder ve asır son bulur, demektir. Ayrıca hadiste geçen “Sizin bu geceniz var ya” ifadesinde geçen “siz” kelimesi de Ümmet-i Muhammed'den önce yaşayanları içine almadığını gösterir. Öyleyse Peygamberimizin (asm) ümmetinden o zaman hayatta olanların yüz sene içinde öleceği bildirilmiştir. (Ayni, Umdetü’l-Kari, I. Cilt, II. Cüz 175-177) Buna göre İsa, İdris, Hızır ve İlyas aleyhimüsselam bunların dışında kalır.

Konuyla ilgili ayet Peygamber (asm)'e hitaben der ki:

"Senden evvel yaşayan hiçbir beşere dünyada ebedilik ve beka vermedik. Öyle ise, sen de ve sizler de onlar gibi dünyada baki kalmayacaksınız."

Halbuki, Hz. Musa (as)'dan çok evvelden beri hayatta kalmış ve Hz. Musa ile beraber seyahati ve macerası, yine Buhari ve Müslim'in sahih hadîsleriyle sabit olmuş olan Hz. Hızır'ın (a.s) vefatını bu ayetin genel hükmünden ayrı tutmak uygun olacaktır. Aksi halde aynı âyetin umumî kaide ve hükmüyle, Hazret-i İsa ve İdris Aleyhimesselâmların vefatlarını da düşünmek icab edecektir ki; Kur'an'ın ayetlerine zıt bir fikre saplanmak olur. Demek ki ayeti kerimeyi, "her canlının mutlaka öleceği ve ebediliğin ancak Allah'a mahsus olduğunun bildirilmesi" şeklinde yorumlamak münasiptir.

Hz. Hızır'ın (as.) Hz. Peygamber (asm) ile görüştüğü ve bazı sahabelerin onu gördükleri hakkında rivayetler ve İslam alimlerinin onun hala hayatta olduğunu kabul ettiklerini gösteren kaynaklar için, bazı kitapların isimlerini vermekle yetiniyoruz:

(El-lsabe - İbn-i Hacer 1/429-452; Sahih-i Müslim, Kitabul Fedail 170-174, 4/2380; Şerh-üs Sünne - Begavî 15/280; Cem'-ül Fevaid 1/43; Müsned-ül Firdevs 1/345 ve 427, 5/504; Cem'-ül Cevami' - Suyutî hadîs no: 4118 ve 70707; Kenz-ül Ummal ha¬dîs no: 34409; Mevarid-üz Zam'an - İbn-i Hibban hadîs no: 2092; Tirmizî hadîs no: 30151; Züher-ül Firdevs - İbn-i Hacer 4/401; İhya-u Ulûm-id Din 1/336; El-Feth-ül Kebir 1/439; Şerh-i Müslim - Nevevî 8/234; Râmuz-ül Ehadîs s. 198; Nur-ul Ebsar sh: 157, 258 ve 270; El-Musannef - San'anî 2/393; El-Feth-ür Rabbani, Geylanî s.240,..)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun