Rüzgâr neden oluşur?

Tarih: 21.01.2023 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Rüzgarın neden oluştuğu hakkında hadis veya ayet var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Rüzgâr, hareket halinde bulunan hava demektir. Havayı harekete sevk eden sebep ise atmosferdeki basıncın azalması veya yükselmesidir. Atmosferdeki hava tabakaları yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru harekete geçer.

Dünya, ekseni etrafında döner. Dünyanın çevresini saran atmosfer de dünya ile beraber döner. Rüzgârlar da bu atmosferde meydana geldiği için, dünyanın dönüşüne uygun olarak meydana gelirler.

Rüzgârları müjdeci olarak göndermesi, Allah’ın varlığının ve kudretinin belgelerindendir. Bu husus Kur’an’da şöyle ifade edilmiştir:

“Rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetini tattırması, buyruğu ile gemilerin yürümesi, lütfundan rızık istemeniz, onun varlığının belgelerindendir.” (Rum, 30/46)

İnsana hayat veren suyun oluşmasında bulutların ve bulutları sevk eden ve yoğunlaştıran rüzgârların mühim rolleri vardır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:

“Rüzgârları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve kısım kısım yığan, Allah’tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, sevinirler. Oysa onlar, daha önce kendilerine yağmur indirilmesinden ümitlerini kesmişlerdi. Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak: yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kadirdir.” (Rum, 30/48-50).

Rüzgârların aşılayıcılık vazifesi Kuran’da şöyle belirtilir:

“Biz, rüzgârları, aşılayıcı olarak gönderdik; gökten su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız.” (Hicr, 15/22)

Rüzgârın aşılayıcı olarak gönderilmesinin iki anlamı vardır:

Birincisi, yağmurun yağmasında rüzgârın rol oynaması.

İkincisi, bitkiler üzerinden uçan rüzgârın onların erkek tohumlarını dişi tohumlarının üzerine kondurması suretiyle onları aşılamasıdır.

Rüzgâr olduğunda ne yapmamız gerektiğini bize öğreten Hz. Peygamber (asm) Efendimiz şöyle buyurur:

"Rüzgâra sövmeyiniz. Hoşunuza gitmeyen bir rüzgâr gördüğünüzde:

Allahümme innâ nes'elüke min hayri hâzihi'r-rîhi ve hayri mâ fîhâ ve hayri mâ ümirat bihi. Ve neûzü bike min şerri hâzihi'r-rîhi ve şerri mâ ümirat bihi.

 Allah'ım! Senden bu rüzgârın hayrını, onun içinde olanların hayrını ve emrolunduğu şeyin hayrını isteriz. Bu rüzgârın şerrinden, içinde bulunanların şerrinden ve emrolunduğu şeyin şerrinden sana sığınırız, deyiniz." (Tirmizî, Fiten 65. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 29)

Rüzgârın esmesi, durması, fırtına ve kasırgaya dönüşmesi, her şey Allah Teala’nın gücü ve kudreti dâhilindedir. Diğer bir söyleyişle rüzgâr Allah'ın emrindedir. Bu sebeple rüzgâra sövmek yasaklanmış ve caiz görülmemiştir.

Bunun aksine, rüzgârların esmesi ve rahmetler getirmesi Allah'a hamd ve şükredilmesine, bazı kere felaketler getirmesi de Allah'a tövbe edilmesine ve ibret alınmasına vesile kılınmalıdır.

Cenab-ı Hak rüzgârlarla bulutları sevk eder ve o bulutlar yeryüzünün muhtelif mıntıkalarına yağmur taşır; bazı meyveler ve bitkiler rüzgârların taşıdığı tohumcuklar ve aşılama maddeleri sayesinde yetişir veya meyve verir; havadaki kirleri ve zehirli maddeleri rüzgârlar alıp götürür; denizdeki gemilerin bir kısmı rüzgârlar sayesinde seyreder; bütün bunlar birer rahmettir. Bazı rüzgârlar fırtına ve kasırga şeklindedir; evleri yıkar, ağaçları söker, insanları önüne katıp sürükler veya helâk eder; bu da bir azp ve cezalandırmadır.

Nitekim Hz. Aişe (r.anha) validemiz şöyle demiştir:

"Hava bulutlandığı vakit Hz. Peygamber'in yüzünün rengi değişir, yerinde duramayıp içeri girer dışarı çıkar, öteye beriye gider gelirdi. Yağmur yağdığı vakit ise rengi açılırdı. Ben bunu onun yüzünden anlardım. Kendisine sebebini sorduğumda, 'Ya Aişe! Belki bu bulut Âd kavminin dediği gibi bir azap olur.' derdi." (Müslim, İstiska 15)

Rüzgârın sekiz çeşidi olduğu söylenir. Bunlardan dördü rahmet, dördü de azap içindir. Rahmet için olanlar: Nâşirât, zâriyât, mürselât ve mübeşşirâttır. Azap için olanlar ise: Âsıf, kâsıf, sarsar ve akîmdir. Azap için olanlardan ilk ikisi denizde, diğer ikisi de karada eser. (bk. Aliyyü'l-Kârî, Mirkât, 3/626)

"Bir şey hem rahmet hem azap olur mu?" şeklinde bir soru akla gelebilir.

Allah Teâlâ, çeşitli şeyleri rahmetine ve azabına vesile kılmıştır. Rüzgâr da bu vesilelerden biridir. Bazı kere zalim bir toplum için azap, mümin bir toplum için rahmet olmaktadır. Nitekim Cenab-ı Hak, "Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur." (Enam, 6/45) buyurarak, bazı kere ibret olmak üzere zalim bir toplumun, bir milletin veya bir ırkın kökünü kuruttuğunu beyan buyurur. Bunu gören başkaları onların hâlini ve başlarına geleni görerek, kendilerinin kurtulmaları sebebiyle Allah'a hamd eder ve hallerini düzeltirler.

Rüzgâra sövmek değil, Peygamber Efendimizin (asm) duasında açıklandığı gibi, onun da hayırlısını istemek ve azap getireninden Allah'a sığınmak, ondan gelen her şeyi hamdin, şükrün, tövbe ve istiğfarın vesilesi saymak, bir mümine yaraşan ve yakışan davranışlardır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun