Savaş esiri cariyelerin cinsel ilişkiye zorlanması caizken, onların Müslüman olmaları imkansız hale gelmiyor mu?

Tarih: 07.04.2013 - 00:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Buhari ve Müslim gibi sahih kaynaklarımızda da sahabe-i kiramın savaş esiri kadınlarla cinsel ilişkiye girdiklerini biliyoruz. Mesela, Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2599. Yabancı bir ülkeyle savaşıldıktan sonra Müslüman olmayan bir kadını esir edince onunla "Onun rızası olmasa dahi cinsel ilişkiye girmek caiz." oluyor.
- Efendisi onu cinselliğe zorlasa Müslüman olmayan bu kadın gördüğü bu muameleden sonra İslam'a ısınması beklenemez. İnsanlar yaşayışlardan, muamelelerden etkileniyor. Kendisine yapılan bu davranıştan sonra da Müslüman olmaz ve İslam'a nefret bile duyabilir.
- Bu kadınlar bu muamelelerden dolayı İslam'a girmemeleri doğal olmaz mı?
- Girmezlerse de bu sefer kafir olarak ölecekler?
- Bu ikilem ve bu konular kafamı çok kurcalıyor. Sitenizdeki cariyelik yazılarını okudum bu sorum ayrı.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sizin söyledikleriniz tamamen hayali varsayımdır: "Zorla cinsel ilişkiye girmişse daha sonra İslam’a girmez." vs...

Önce (defalarca bu konuya değinmiş olmamıza rağmen) yine de şunu belirtelim ki, kölelik kurumu İslam’ın getirdiği bir şey değildir. Daha öncelerden -insanlık tarihi kadar eski- bir gelenek olarak devam edip gelmişti. İslam dini bu evrensel hukuki statüye rağmen, bir çırpıda bunu ortadan kaldırması mümkün değildir.

İslam’ın köleliği ortadan kaldırmak ve durumlarını iyileştirmek için attığı adımları -sitemizde yer aldığı için- tekrar etmeyeceğiz.

O halde bütün dünyada yürürlükte olan bu hukuk normlarını paylaşmak ve uygulamaktan başka bir seçenek yoktur. Belirli kurallar dahilinde, cariyelerle bir eş gibi yaşamak da bu kuralın bir sonucudur.

Müslümanlara cariye olarak ganimet düşmüş olanların büyük çoğunluğunun Müslüman olmaları, sizin bu endişenizi ortadan kaldıracak önemi haizdir. Bu açıdan bakıldığında gayri müslim kadınları harp esiri olarak alıp cariye yapmak, onların Müslüman bir ailede yaşamasına imkan verdiği için, Müslüman olmalarına katkı sağlayacaktır.

“Zorla cinsi ilişki” konusu da bir varsayımdır. Çünkü eskiden beri cariyelik konusuna aşina olan bu kadınların, başka seçeneklerinin olmadığını bilmelerinden kaynaklanan bir teslimiyetin olmadığını söylemek kolay değildir.

Bununla beraber, bir mümin olarak bizim bu gibi konuları şüpheli, ihtimalli zeminler üzerinden değil de imanımızın kesin hükümlerine göre incelersek daha isabetli olur. Şöyle ki;

Biz, sonsuz ilim, hikmet , rahmet, adalet ve kudret sahibi olan bir Allah’a iman ediyoruz. Bu sıfatların sahibi olan Allah’ın “cariyeleri iman etmekten alıkoyacak bir duruma düşmelerini ön gören bir statüye” hiç izin verir mi?  Bilakis, hükümler çoğunluğa göredir. Ve cariye ve kölelerin çoğunun Müslüman oldukları bilinen bir gerçektir.

Hükümler çoğunluğa göredir. “Az bir zarar için pek çok faydayı terk etmek, tamamen zararı doğurur.” kuralı ilmi bir prensiptir.

Özetle, cariyelerin o günkü mevcut statüsünün daha güzel bir konuma getirmek mümkün olmadığı için, bu şekliyle iktifa edilmiştir.

Şunu unutmamak gerekir ki, dünyada her ilacın, her prensibin, her hükmün birilerine bazı yan etkileri olabilir. Şimdi bir insan kalkıp da hoşuna gitmeyen hırsızın elinin kesilmesi ile ilgili Kur’an’ın hükmünden dolayı dinden çıksa veya eski inkârcılığında devam etse, sadece kendisi zarar eder. Onun bu hevesine göre Allah’ın hükmü değişmez.

İnsanlara düşen ilahî prensiplerin hikmetini öğrenmek, öğrenemediği sürece de Allah’a teslim olmak, “Benim aklım buna ermeyebilir. Fakat Allah ne yaparsa güzel yapar. Mevla ne eylerse güzel eyler.” deyip başka konudaki imanını güçlendirmeye çalışmalıdır.

Şunu da vurgulayalım ki, eğer bir kadın sırf rızası dışında ilişkiye zorlandığı için İslam’dan uzaklaşırsa ve bu gerekçesi ilahi adalet ölçüsüne göre haklı ise, bu kadın, ilahi adalet terazisinde asla haksızlığa uğramaz.

Yalnız bizim sırf bir varsayıma dayanarak İslami bir hükmü tenkit konusu yapmamız daima risklidir. Zira İslam dininin sahibi Allah’tır. Hz. Peygamber (asm)'in uygulamaları da Allah’ın onayından geçmiştir. 

İslam, ona teslim olmayı, iman ise, ona emniyet edip güvenmeyi emreder.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun