Depresyon, davranış bozukluğu ve sosyal fobiler Allah’tan uzaklaşmaya, sorgulamaya ve ibadetleri terk etmeye bir mazeret olabilir mi?

Tarih: 26.05.2012 - 10:57 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Depresyon, davranış bozukluğu, sosyal fobiler, v.b. gibi psikiyatrik hastalıklar, insanda ALLAH’tan uzaklaşma, sorgulama ve ibadetü taatlerini yapamama veya yapmama (elde olmadan) gibi durumlara sebep oluyor. İlaç içince biraz iyi oluyorsunuz, ama ilacın etkisi geçince fena oluyorsunuz. En önemlisi işsiz kalıyorsunuz.
- Tüm bunları göze alarak, acaba bizim durumumuz nedir; Allah'a ne gibi mazeret söyleriz?
- Bu tür psikolojik hastalıklı olanlar için çok aydınlatıcı bilgi verir misiniz, ki biz de halimizi bilelim?..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Psikolojik sorunlarda yaşamın gerekleri kadar, ibadetin düzenli takip edilmesi çok önemlidir. Mutlaka ibadetler sürdürülmelidir. Sürdürülemeyen veya terk edilen ibadet, bizi daha sorunlu yapar. En azından ibadeti hayata tutunduğumuz bir dal olarak kabul etmemiz önemlidir. Yaşamak Allah’ın bize emrettiği ve takdir buyurduğu bir süreçtir.

- Yaşanılan acılara gelince. Elbette zorlanmışsınız. Sizi anlıyorum ve inanıyorum da. Lakin size iki soru soracağım:

1. ''Allah kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez'' veya ''Allah dağına göre kar yağdırır, duman verir.'' sözlerine inanır mısınız?

2. Cevabınız ''Hayır'' ise bu konuda güvendiğiniz kişilere sorunuz. Cevabınız ''Evet!'' ise, kendinize acımaktan hoşlandığınızın farkında mısınız? Acındığınızın ve çevrenizi de buna zorladığınızın farkında olunuz ve vazgeçiniz.

Elbette zordu, ama siz de bu güçlükleri yenecek kadar güçlüydünüz. Baksanıza hepsi geçmiş ve siz hala ayaktasınız. Belki alkışlanmak istiyordunuz, takdir edilmediniz, güvenilmediniz vs. vs.

Çevrenizin bütün cümlelerinden daha önemlisi ve büyüğü hâlâ ''Allah'' diyebilmeniz ve nefes alabiliyor olmanızdır. İnançlarınıza ve yaşama sıkı sıkıya sarılarak ''Evet, sıradaki dert gelsin.'' demeliydiniz. Unutmamalıyız ki sıkıntılarımız bizi olgunlaştırır ve güçlendirir.

Düşünsenize yaşadıklarınızdan dolayı edindiğiniz tecrübeleri bilmek için sabırsızlıkla bekleyen kaç insan var. Alkış bekleyen figüran oyuncu muyuz, yaşamanın gereklerini yapan kahraman mı? Tercih ve sorumluluk sizin.

Hangi denizleri, hangi fırtınaları aştığınızın ne önemi var, geminizi limana götürmeye bakın.

- Psikolojik rahatsızlıklar da bir hastalıktır ve bedensel hasta bireylerin şer'i ibadetlerindeki gibi istisnai haklara sahiptirler. Eli olmayan bireyin secdede elini, göz hizasına koymamasına tepki veremezseniz, psikolojik olarak kolunu bile oynatamayacak kişinin de elini nereye koyduğuna bakmamalısınız.

İlaçlarınızı düzenli alınız; ancak yaşamınızı düzenlemeye, hayatınıza önem vermeye, sosyal ilişkilerinizi geliştirmeye, yaşamsal ödevlere dikkat etmeye, sevmeye, güvenmeye, gülümsemeye de gayret gösteriniz.

Mutlaka tanımadığınız kişilere dahi selam veriniz ve iyi dileklerinizi söyleyiniz. Bazıları garipsese de alacağınız güzel yanıtlar sizin gününüzü renklendirecektir, bunu iyileşmek için ilaç gibi düşününüz.

Her fırsatta çevrenize “teşekkür” ediniz; bu teşekkürler Allah'ın kaderine razı olduğunuz anlamına da gelecektir ve hem değerinizi hem de ruh halinizi iyileştirmiş olursunuz. 

- Size derdi verene mazeret sayamazsınız. Çok iyi olsanız da bu iyiliğin de anlamı yok. Allah içinizde olanı mutlaka ve elbette bilir.

Yapmamız gereken tek şey; her zaman Allah'ın huzurunda olduğumuzu bilerek, O'nun kuluna yaraşır biçimde, "edep"li, yani Kur'an ahlakı ile davranan kişi olmaktır, mazeret sayan değil.

Yapamadıklarımız için mazeret saymak yerine; bir özür, bir af dilemek, yine şans istemek, yapabilmek için O'nun desteğini dilemek, yani dua etmek ve bir damla samimi gözyaşı yeter de artar bile; çünkü O  er-Rahim'dir, yani bağışlayandır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun