Kur’an’da geçen "salat" kelimesinin namaz olmadığı iddiasına ne dersiniz?

Tarih: 25.06.2012 - 00:10 | Güncelleme:

Soru Detayı

Bir arkadaşım yanlış yerlerden meded umarak kendine öyle bir yere kapılmış ki haşa Kur’an’dan yola çıkarak namazı inkara kalkışanlara inanmış. Şöyle bir iddia var:

Salât sözcüğünün kökü saly değil, salv'dir. Sözcüğün aslı ise صلوة [salvet] olup, kök sözcük nâkıs [son harfi illetli] olduğundan, genel dilbilgisi kuralları gereği صلوة [salvet] sözcüğü,الصّلوة [salât] şekline dönüşmüştür. Nitekim sözcüğün çoğulu olan صلوات [salavât] sözcüğünde, kök sözcüğün asıl harfi olan و [vav] açıkça ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak الصّلوة [salât] sözcüğünün anlamını; “destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak” şeklinde özetlemek mümkündür.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Evvela şunun bilinmesi gerekir ki, İslam’daki emir ve yasakların sözlük anlamları değil, ıstilahi anlamları esastır. Sözlük anlamları sadece konunun daha iyi anlaşılması için söz konusu olabilir.

Aksi takdirde bir kelimenin birçok sözlük anlamı vardır. Bunlardan hangisine göre hareket edeceğiz. Mesela “salat” kelimesinin önemli anlamlarında biri “DUA”dır. Peki sadece dua etmek namaz kılmak yerine geçer mi? Elbette geçmez...  Daha başka manaları da vardır... Hangisini tercih ederiz?

Burada metodumuz, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sünnetidir. O nasıl namaz kılmış ise, ona bakarız. Nitekim bütün fıkıh kaynaklarında namazın kılınış şekli

“Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız, siz de öyle kılın...” (Buhari, Kitabu’l-ezan, 18; Darimi, Salat, 43; İbn Hanbel, 5/52)

manasındaki hadisten alınmıştır.

- Hac kelimesinin anlamı, bir şeye niyet etmek, ona yönelmektir. Peki birisi “Niyet ettim haccı yapmaya...” dese hacı olur mu?  Halbuki, Hz. Peygamber (asm)

 “Hac ibadetini yerine getirirken, 'Belki bir daha hacca gelmeyebilirim, ömürüm vefa etmez, sizinle bir daha burada buluşma imkanı bulmayabilirim. Onun için hac ibadetinizi benden iyice belleyip öğrenin.'” (Kenzu’l-ummal, h. no: 12302) buyurmuştur.

- Bütün emir ve yasakların ifade edildiği sözcüklerin bir sözlük, diğeri şeri/ıstılahi manaları vardır. Esas olan Kur’an, Sünnet ve ehl-i sünnet alimlerinin ortaya koyduğu manadır.

Özellikle, namazın günde farz olarak -belli rükünleri olan- on yedi rekat bir vecibe olduğunu inkâr eden dinden çıkar. Çünkü namaz ibadeti kadar çok açık bir şekilde on dört asırdan beri ortaya konan başka bir husus düşünülemez.

Hz. Peygamber'in (s.a.v.) her gün kıldığı, kendisiyle birlikte binlerce kişinin her gün kıldığı, tarih boyunca milyonlarca müslümanın her gün kıldığı namaz ibadetinin temel esaslarında, rekat, rüku, secde ve benzeri şartlarının gizli kalmış hiçbir tarafı yoktur.

- Soruda geçen konuya en güzel cevap mealini verdiğimiz şu ayettir:

"Kendisine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, Peygamber'den ayrılıp mü'minlerin yolundan başkasına uyan kimseyi, yöneldiğine döndürürüz ve onu cehenneme yaslandırırız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir." (Nisâ, 4/115) 

Son olarak, namazın değişik manaları, sorumuza ipuçları veren açıklamaları  ve önemi için Niyazi Beki’nin “Namazın Sayısal Mucizeleri” adlı eserini okumanızı tavsiye deriz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun