Ayete göre, büyük günahlardan sakınanların, küçük günahları affediliyorsa, dedikodu yapan kişi neden azap çekiyor?

Tarih: 30.01.2013 - 07:35 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Yasakladığımız şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız diğer günahlarınızı örteriz." ayetine göre ayakta idrar yapmak, insanlar arası söz taşımak vb. günahlara azab ediceği sahih hadislerde geçiyor.
- Nisa suresi 31. ayetle aşağıdaki hadis nasıl anlaşılmalıdır?
- Buhari ve Müslim, Abdullah b. Abbas (r. a)’ın şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir: Rasulullah (asm) iki kabrin yanından geçti ve şöyle buyurdu:
“Bu kabirlerde yatanlar azap görmektedirler. Ama büyük bir şeyden dolayı azap görmüyorlar.” Rasulullah (asm) daha sonra sözüne şöyle devam etti: “Evet bunlardan birisi, insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (idrarını üzerine sıçratmaktan) sakınmazdı." (Buhari, Vudu, 56; Müslim, Taharet, 34; Nesai, Cenaiz, 166; Diğer rivayetler için bk. Beyhaki, Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin, “İsbatü Azabi’l-Kabr ve Suali’l-Melekeyn”, Mektebetü’t-Turas, Kahire trs s. 115)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayet ve hadisi yeniden tespit edelim ve soruda geçen konuyu tahlil etmeye çalışalım:

Ayetin Tahlili

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Eğer yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin öbür küçük günahlarınızı örtüp affederiz ve sizi değerli bir mevkiye yerleştiririz.” (Nisa, 4/31)

- Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, soruda söz konusu edilen hadisin de ravisi olan İbn Abbas bizzat bilinen yedi helak edici günahların yanında, daha pek çok günahların da büyük olduğunu kabul ederek “Büyük günahların sayısı yediden çok yetmişe daha yakındır.” demiştir. (bk. Taberi, Nisa, 31. ayetin tefsiri)

- Said b. Cübeyr’in aktardığına göre, adamın biri İbn Abbas’a “büyük günahların yedi adet olup olmadığını" sorduğunda, İbn Abbas, “büyük günahların sayısı YEDİ den çok, YEDİ YÜZ olması daha makuldur. Bununla beraber, tövbe edilen büyük günahlar küçüldüğü gibi, ısrar edilen küçük günahlar da büyür / büyük günah olur.” diye cevap vermiştir. (Taberi, a.g.y)

Bu konuda kısaca şu noktalara bakmakta fayda vardır:

a. İbn Abbas’ın bu açıklamasına göre denilebilir ki, ilgili hadiste “Dedi-kodu yapan / söz dolaştıran ve idrardan sakınmayan ve bu sebeple de kabirde azap çeken söz konusu iki kişi -küçük de olsa- işledikleri günahlarında ısrar ettikleri" için, ayette söz verilen affın kapsamına girememişlerdir.

b. Nisa suresinin ilgili ayetinde küçük günahların affına dair verilen söz, “büyük olan bütün günahlar”dan sakınma şartına bağlıdır. Ayetin zahiri ifadesinden anlaşılan budur. Buna göre, küçük günahlardan ötürü azap çektikleri bildirilen kişilerin “büyük günahların hepsinden” tövbe edip istiğfar etmediklerinden dolayı, bu af kapsamına girmedikleri ihtimali kuvvetlidir.

Meşhur olan helak edici büyük günahlar şunlardır:

“1. Allaha şirk koşmak.
2. Haklı bir sebep olmaksızın Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı bir cana kıymak.
3. Sihir yapmak.
4. Faiz yemek.
5. Yetim malı yemek.
6. Savaş gü­nü muharebeden kaçmak.
7. Evli ve namuslu, hiçbir şeyden haberi olmayan mü­min kadınlara zina iftirası atmak."
(Buhari, Vesaya, 23; Tıp, 48, Hudud, 44; Müslim, İman, 144)

c. Bazı alimlere göre, Nisa suresinin 31. ayetinde söz konsu edilen “büyük günahlar”dan maksat, surenin başından 31. ayete kadar zikredilen ve yapılmaması emredilen bütün günahlardır. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri). Abdullah b. Mesud’un da bu görüşü benimsediği bildirilmiştir (İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).

Buna göre, bu ayetlerde söz konsu edilen bütün günahlardan sakınmayan ve bu konuda tövbe, istiğfar etmeyenler, ayetteki af kapsamına alınmazlar.

İşte buna göre, ilgili hadiste söz konusu edilen iki kişinin, af kapsamına alınmayan kimselerden olması mümkündür.

Hadisin Tahlili:

İlgili hadisin manası -soruda da geçtiği üzere- şöyledir:

Abdullah b. Abbas anlatıyor: Hz. Peygamber iki kabrin yanından geçti (veya iki kabre uğradı) ve şöyle buyurdu:

“Bu kabirlerde yatanlar azap edilmektedir. Kuşkusuz bunlar büyük günah sebebiyle azap çekiyor değiller; bilakis  onlardan biri nemmalık ediyor / insanlar arasında söz taşıyor / dedikodu yapıyordu, biri de idrar yaparken (gereken temizlik konusunda titizlik göstermiyor), üzerine sıçratmaktan sakınmıyordu.” (Buhari, Vudu, 55, 56; Müslim, Taharet, 34)

- Bazı alimlere göre, hadiste -tercüme olarak- yer alan “Kuşkusuz bunlar büyük günah sebebiyle azap çekiyor değiller.” ifadesinden maksat “onlara göre yaptıkları büyük günah değildi” demektir. Yoksa gerçekte yaptıkları işler büyük günahlardandır.

Bu alimlere göre, hadiste meal olarak geçen “Kuşkusuz bunlar büyük günah sebebiyle azap çekiyor değiller.” ifadesinden sonra “BELA” kelimesinin anlamı “Hayır hayır, aslında yaptıkları büyük günahtır.” demektir.

Nitekim, Buhari, (Edep, 49) yine İbn Abbas’tan naklettiği bir rivayette “Onlar büyük bir  günahtan ötürü azap çekmiyorlardı. Ne var ki yaptıkları iş aslında büyük bir günahtır.” manasındaki ifadeye açıkça yer verilmiştir. Bu sebeple, bu rivayet hadisin manasının anlaşılmasına büyük katkı sağlamıştır. Bir şeyin hem büyük günah hem de küçük olması mümkün olmadığına göre, bunun manası “Bu işi yapanlarca küçük, fakat Allah katında büyük günah...” şeklinde anlaşılmak durumundadır. (bk. Nevevi, el-Minhac,3/201;  İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 1/317)

- Kadı Iyaz gibi diğer bazı alimler de hadisteki “büyük günah” ifadesi üzerinde durmuş ve “bunun onlarca küçük, ama aslında büyük günahlar olduğuna” işaret etmişler. Gerçekten düşünüldüğü zaman namazı bozacak kadar bir idrardan korunmayan kimsenin namazı da batıl olur. Bu ise namazın eda edilmemesi manasına gelir ki büyük günahtır. Bazen  bir dedikodu da katil gibi büyük günah olan fitnelere bile sebep olabiliyor. Bu açıdan da büyüktürler. Nitekim, “Bu gibi günahlar bir açıdan küçük günah sayılsa bile, Allah’a isyan olması bakımından büyük günahtır” diyenler de olmuştur. (bk. Aynî, Umdetu’l-Kari, 3/117-118)

- Diğer bazı alimlere göre, hadisin ilgili ifadesinin anlamı şöyledir: “Kuşkusuz bunlar bir büyük (yani kendileri için sakınılması çok büyük meşakkati olan bir) günah sebebiyle azap çekiyor değiller. Fakat Allah nezdinde büyük bir suç olan bir günah işlediler.” (Umdetu’l-Kari, 22/220)

Bütün bu açıklamalardan şu sunuca varmak mümkündür: Buhari’nin (Edep, 49) bir rivayetinde açıkça belirtildiği gibi, ilgili hadiste bir yandan büyük, bir yandan küçük günah ifadelerinin vurgulanmış olması, işlenen suçların bir açıdan / görünürde küçük olsalar bile, gerçekte ve sonuçları itibariyle büyük günahlardan sayılırlar. Dolayısıyla Nisa suresinin ayetiyle bir çelişki söz konusu değildir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Büyük günahlar nelerdir?
"Eğer size ya­saklanan büyük günahlardan kaçınırsanız sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun