"İftira atan kişi, iftiraya uğrayan kimse affedinceye kadar cehennemde kalır." anlamında bir hadis var mıdır?

Tarih: 09.04.2013 - 06:29 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, Allah Teâlâ onu cehenneme sokar."

- Bu hadisin kaynağını öğrenebilir miyiz?
- Eğer affetmezse Allah affedemez mi?
- Bunu nasıl anlamak gerekir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bunun tercümesi şöyle de olabilir:

"Bir kimse, bir müminde olmayan bir şeyi ona isnat ederse (iftira ederse), yaptığı iftiranın cezasını çekmeden Allah Teâlâ onu koyduğu cehennemden çıkarmaz.” (Ebu Davud, Akdiye, 14; İbn Mace, Eşribe,4)

Başka bir hadis ise şöyledir:

“...Kim (karalamak gayesiyle) bir Müslümana bir iftira ederse, Al­lah o kimseyi bu söylediği sözler (in vebâlin)den (tamamen temize) çı­kıncaya kadar cehennem köprüsü (sırat) üzerinde bekletir.” (Ebu Davud, Edeb, 36)

Hadisin Arapça metni, sorudaki tercümeye izin vermez. Hadisin şerhleri de bunu bu tarzda açıklamışlardır.

"Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, Allahü teâlâ onu cehenneme sokar."

Bu hadisin zahir ifadesine göre, başkasına iftira etmek kul hakkı olduğundan, böyle bir suç işleyen kimse cehennemde cezasını çekmeden kurtulamaz. Bu ifadeler genel olarak kul hakkı ile ilgili hadislerin ifadeleriyle örtüşmektedir.

Kadı Iyaz gibi bazı alimlere göre, hadisin manası, iftira eden kimse tövbe edip kul hakkından çıkmadığı sürece, böyle bir cezaya çarpılması mukadder olacaktır. (bk. Avnu’l-Mabud, ilgili hadisin şerhi)

Ancak, bu gibi hadis ifadelerin, irşad ve uyarı üslubu ile ortaya konulduğunu unutmamak gerekir. Yani bu ceza, adalet prensibine göredir. Ve bunun başka bir çıkış yolu belirtilmeden mutlak olarak zikredilmesi, kul hakkına karşı insanların çok dikkatli olmalarını hedefleyen bir ifade tarzıdır.

Yoksa, Allah dilerse hak sahibi olan mağdur adamı razı edip haksız adamı cehenneme koymadan da cennete götürebileceğine dair sahih hadisler vardır. (bk. et-Terğib ve’t-Terhib, 3/309; Kenzu’l-ummal, h. no: 8863)

Not: Hafız Heysemi, Taberani ve Ebu Yala’nın rivayet ettiği bu hadisin senedinde yer alan el-Musenna b. es-Sabah, alimlerin cumhuruna göre rivayetlerine itibar edilmemektedir. (bk. Mecmau’z-Zevaid, 5/70)

Fakat, İbn Mace ve  Ebu Davud’un yaptığı rivayetin senedinde söz konusu adam yoktur. Onun için bu hadise sahih denilebilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun