Ezanın insanları rahatsız etmesi, insan haklarına aykırı mıdır?

Tarih: 24.08.2013 - 09:34 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Ezanı duymak, dinlemek istemiyorum; ama minarelerden seslendiriliyor. Sabahları uyanmak istemiyorum, rahatsız oluyorum, bu durum insan haklarına aykırı."

- Böyle diyen inançsızlara veya itikadı zayıf olanlara nasıl cevap vermeliyiz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Her memleketin hukuku, orada yaşayan vatandaşların büyük çoğunluğunu oluşturanların arzularını yerine getirecek bir standartta olması şarttır. Yoksa ona hukuk denilemez. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan Türkiye’de insan haklarından, hak-hukuktan söz edilecekse, büyük çoğunluğu teşkil eden bu vatandaşların arzularını gözetmek zorundadır. Ezan konusunu da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Bir memlekette hem çoğunluğun, hem azınlığın arzu ve isteklerini yerine getirmek mümkün ise, iki topluluğun da bu arzuları hukuken teminat altına alınmak durumundadır. Mesela: Ülkemizde, Müslümanlar camide namaz kılacak, Yahudiler havrada, Hristiyanlar ise kilisede ibadetlerini yapacaklar. Bunların hepsine bu imkânı sağlamak hem İslam hukuku, hem Medeni hukuk açısından zorunludur. Keza Müslümanların ezan okumalarına imkân verildiği gibi, Hristiyanların da ibadetleri için çan çalmalarına imkân verilecektir.

Ancak, iki grubun isteklerinin aynı anda yerine getirmek mümkün olmadığı zaman ne yapılmalıdır?

Mesela: Türkiye’deki Müslümanlar beş vakit namaz için ezanın okunmasını arzu ederken, bazı kimseler özellikle sabah namazı için ezan okunmasını istemiyorsa, ne yapılır?  

Evrensel insan hakları, medeni hukuk ve İslam hukukunun, haklardan söz ettiği yerde, -çoğunluk azınlık çatışması olduğu yerde- daima toplumun çoğunluğunun esas aldığı bilinmektedir.

Keza, çoğunluğun haklarını bir avuç azınlığın haklarına feda etmek büyük bir zulümdür. İslam’da hakkın büyüğüne, küçüğüne bakılmaz. Bütün haklar değerlidir ve riayet edilmesi gerekir. Ancak, birilerinin arzuları, çoğunluğun arzularına ters düşüyorsa, “Ehven-i şerreyn” denilen iki zarardan en ehveni olanı irtikap etmek prensibine göre harekete etmek, hem aklın hem hak-hukukun hem vicdanın emridir.

Cami-havra-kiliselerin açık olması meselesinde olduğu gibi, farklı kesimlerin arzularının hepsini bir anda yerine getirmek mümkün ise bu hakların büyüğüne, küçüğüne bakılmadan yerine getirilir ki, buna “adalet-i mahza” (mutlak adalet) denilir.

Ezan meselesinde olduğu gibi, bir taraftan birkaç yüz / veya birkaç bin kişinin arzusu, diğer taraftan yetmiş milyonun arzusu çatışıyorsa, burada çoğunluğun arzusunu yerine getirmek gerekir. Buna “adalet-i izafiye” (Nisbi adalet) denir.

Özetle: bu memlekette büyük çoğunluğun arzularını ortadan kaldıracak, onların sesini kısmak anlamına gelen Ezanın sesini kısmanın hiçbir dini, vicdani, insanî, hukuki temeli yoktur...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun