Hz. İdris ile Hz. İlyas'ın; Hz. İsa ile Hz. Hızır'ın aynı hayat mertebesinde olmasının hikmeti nedir?

Tarih: 19.12.2013 - 13:10 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bediüzzaman Hazretlerinin belirttiği gibi, hayatın ikinci mertebesi “Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyed değillerdir. Bazen istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir.” 

Üçüncü hayta mertebesi ise “Hazret-i İdris ve İsa Aleyhimesselâm'ın tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüd ile, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letafet kesbeder. Âdeta beden-i misalî letafetinde ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan cism-i dünyevîleriyle semavatta bulunurlar.” (Mektubat, s. 5-6)

Bu ifadelerden anlaşılıyor ki, Hz. Hızır ve Hz. İlyas’ın bulunduğu hayat mertebesinin özellikleri: bir vakitte pek çok yerde bulunabilmeleri, beşeri ihtiyaçlara her zaman muhtaç olmamalarıdır. Hz. İdris ve Hz. İsa’nın bulunduğu hayatın özellikleri ise; beşeriyet hayatından tamamen uzaklaşmak, melek hayatı gibi nurani bir hayata sahip olmaktır.

Buna göre özetle denilebilir ki, Hz. Hızır ve Hz. İlyas’ın bulunduğu hayatta, insan hüviyetlerini korumakla beraber, insanların ihtiyaç duyduğu şeylere muhtaç olmamakla, yarı bir beşeriyet hayatı görünümündedir.

Hazret-i İdris ve İsa ise, insan bedenlerini muhafaza etmekle beraber, insanlık hüviyetlerinden sıyrılıp yarı melek şekline girmişlerdir. 

- Allah’ın bu konudaki hikmetini düşündüğümüzde şöyle bir şey söyleyebiliriz: Allah Hayyu-Kayyum olduğunu göstermek hikmetiyle, diğer insanlardan farklı olarak yeryüzünde Hz. Hızır ve Hz. İlyas’ı ikinci hayat tabakasında yaşattığı gibi, Hz. İsa ve Hz. İdris’i de gökyüzünde üçüncü tabaka-yı hayatta bulundurmuştur. Kâinatın bu iki mahallesinde, bu dört nurani şahsiyeti, diğer insanlardan farklı bir hayat mertebesine mazhar kılması, kendisinin ezeli ve ebedi hayatına ve sermedi kayyumiyetine çok açık birer burhan olmasından dolayıdır.

- Bu dört kişinin insan  olmalarına rağmen, insanların hayatı için lazım olan gıdaları almadan yaşamaları, her şeyden önce sebeplerin azli ve idamı anlamına gelir. Hz. Hızır ve Hz. İlyas örneğinde olduğu gibi, bu gıdaları almaya mecbur olmamaları veya Hz. İsa ve Hz. İdris örneğinde olduğu gibi hiç almamaları ve bununla beraber hayatta kalmaları, tevhidin açık delilleridir. 

Demek ki, hayatın asıl sahibi olan Allah, sebepleri sadece kudretine birer perde yapıyor. 

- Allah, insan nevini binlerce nevi hükmüne getiren genel özellikleri yanında, umumi hayat konusunda da üç neve ayırdığını görüyoruz. Tam insan (bizim gibi), yarım insan (Hızır ve Hz. İlyas gibi), yarı melekleşmiş insan hüviyetli olanlar (Hz. İsa ve Hz. İdris gibi). Bu tablo, insan nevinin, canlı-cansız; ruhsuz-ruhlu; melek-cin; hayvan-bitki gibi kâinattaki bütün varlıkların özelliklerini kendinde barındıran kompleks bir varlık olduğunun göstergesidir. Bu da insanın en mükerrem varlık olduğunun delildir. Bu üç hayat mertebesi bu tablonun anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Hz. İdris (a.s)'in hayatta olduğu, ölmediği ve göklere yükseldiği söyleniyor, doğru mudur, hayatta ise ne zaman ölecektir? Ayrıca hayatı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?..

Hz. Hızır var mıdır, geçekten hayatta mıdır?..

-  Hz. İsa, İdris, İlyas ve Hızır'ın farklı hayat mertebelerinde ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun