Ben yaşamak istemiyorum, Allah neden beni yaşamaya mecbur kılıp sonra intiharı yasaklıyor?

Tarih: 11.01.2014 - 12:18 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İki yıldır ciddi anlamda istemiyorum yaşamak. Depresif haller de değil sadece. Zevk almıyorum hiçbir şeyden. Ben yaşamak istemiyorum, neden beni yaşamaya mecbur kılıp sonra da intiharı yasaklıyor.
- Yaratmasaymış, sonuçta ben yarat demedim. Böyle olunca dinden ve her şeyden soğuyorum. Bana kötülük yapılmış hissediyorum. Ben ne yapmalıyım?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şunu kabul etmek zorundayız ki, hayattan bıkmak anormaldir. İnsanların büyük çoğunluğunun dört elle dünya hayatına sarılmaları bunun en açık delilidir.

Öyleyse, sizin dünya hayatından rahatsız olmanız ve intihar etme arzunuz, normal bir psikolojiyle izah edilemez. Siz kabul etmeseniz de sizin ciddi bir psikiyatri uzmanına görünmeniz ve tedavi görmeniz şarttır.

Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan Allah’ın, insan gibi yeryüzü halifelik payesine yükselttiği bir varlığı başıboş bırakmasını istiyorsunuz. Bu olacak iş mi?

“Allah beni yaratırken bana sormadı.” diyorsunuz. Bunun bir mantığı var mı? Allah sizi yaratmadan önce siz var mıydınız ki, size sorsun. Yok olana bir şey denilemez ki ona sorulsun.

Şunu unutmamalıyız ki, Allah bizi yaratırken de, bizi öldürürken de bizden sormaz. Böyle bir şeyi tasavvur etmek bile aciz, perişan, her yönden Allah’a muhtaç bir varlık olan insanların cibilliyetine, fıtratına, şeref ve haysiyetine aykırıdır.

Bir çobanın hikmette İbn Sina’yı, siyasette bir cumhurbaşkanını, askeri strateji konusunda bir generali o konularda eleştirmesi; bir farenin bir insanla boy ölçmesi, çok cahil bir kimsenin felsefede Sokrat’ı sorguya çekmesi, ne kadar çirkin ve ne kadar abesle iştigal olduğunu zerre kadar aklı olan kabul eder.

Kâinatın yaratıcısı, sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi olan Allah’ın güneş gibi parlayan sonsuz hikmetini, küçücük akıl feneriyle tartmak ve de itiraz etmek akla ziyan bir kurgudur.

Şunu da unutmayalım ki, gücümüzün yetmediği eli öpmek, ona boyun eğmek en akıllıca bir seçenektir. Öyleyse, Allah’ın rahmetinin elini öpelim, hikmetinin elini öpelim ki onu kendimizden hoşnut yapalım.

Şunu iyice bilelim ki, bizim sivrisinek kanadı kadar bile etkisi olmayan itirazlarımızın hatırı için, Allah, maddi ve manevi, dini ve ilmi mevcut nizamını değiştirmez.

Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi,

“Kadere itiraz eden başını örse vuru kırar. Rahmete itiraz eden rahmetten mahrum kalır.”

“Cennet adam istedi gibi, cehennem de adam ister.”

O halde gemisini kurtaran kaptandır. Biz kendi gemimizi kurtarmaya bakalım. Ölüm, belki yarın belki yarından da yakındır ve her an bizi bu hayatın ağır yükümlülüğünden kurtarabilir. İmanlı olanlar için ölüm bir terhis tezkeresidir, Cennete götüren yolculuk için bir bilettir. Biraz daha sabredelim.. Ömür zaten çok kısadır. İntiharlarla yolunu kesmeye hiç de ihtiyaç yoktur.

Bediüzzaman Hazretlerinin hastalar için söylediği ve hepimiz için geçerli olan aşağıdaki sözleri, dünya imtihanının kolay olmadığını göstermektedir:

“Ey tahammülsüz hasta! İnsan bu dünyaya keyf sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahiddir..."

"Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azîm bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile, ebedî daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir."

"Onun eline verilen sermaye de ömürdür. Eğer hastalık olmazsa, sıhhat ve âfiyet gaflet verir, dünyayı hoş gösterir, âhireti unutturur. Kabri ve ölümü hatırına getirmek istemiyor, sermaye-i ömrünü bâd-i heva boş yere sarfettiriyor."

"Hastalık ise, birden gözünü açtırır. Vücuduna ve cesedine der ki: 'Lâyemut değilsin, başıboş değilsin bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.'"

"İşte hastalık bu nokta-i nazardan hiç aldatmaz bir nâsih (nasihat eden) ve ikaz edici bir mürşiddir. Ondan şekva değil, belki bu cihette ona teşekkür etmek; eğer fazla ağır gelse, sabır istemek gerektir.” (Lem'alar, 206-207)

Rahmeti sonsuz olan Rabbimizin, bizi bize bırakmamasını, rahmetiyle bizi iyiye, doğruya yönlendirmesini, cennete giden yola yöneltmesini, nefis ve şeytanın şerrinden bizi korumasını, madd-imanevi hastalıklarımıza şifa bahşetmesini diliyoruz. Âmin!

İlave bilgi için tıklayınız:

İnsana, yaratılmayı ve imtihan olmayı isteyip istemediği sorulur mu?

Yaratılışımız bizim tercihimiz olmamasına rağmen imtihan olmamızın ...

Başımıza gelen hastalık ve musibetlere sabretmek için neler tavsiye ...

Ölmeyi istemek ve intihar etmenin günahı nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+

Yorumlar

Tahkikiİman

Mantıklı ve güzel cevaplar.Allah razı olsun cümlemizden.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun