Mülaane Müslümanlara yapılır mı? Mübahale veya mülaane için hangi şartlar geçerlidir?

Tarih: 12.01.2014 - 11:47 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hicrî 9. yılda Necran Hıristiyanlarını temsil eden 70 kişilik heyet, başlarında dinî ve dünyevî liderleri de olarak Medine’ye gelip Peygamber Efendimiz (sas) ile Hz. İsa Aleyhisselam hakkında tartışmışlardı. Neticede Efendimiz (sas),

“Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim seninle İsa hakkında tartışmaya girerse de ki: Haydi gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, hanımlarımızı ve hanımlarınızı ve bizzat kendimizi ve kendinizi çağırıp, sonra da gönülden Allah’a yalvaralım da bu konuda kim yalancı ise Allah’ın lânetinin onların üzerine inmesini dileyelim.” (Âl-i İmran, 3/61)

ayetine dayanarak, delilden anlamayan bu insanlara, mübâheleyi (yani hangi taraf yalancı ise Allah’ın ona lânet etmesini bütün kalbiyle istemeyi) teklif etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber’den (sas) düşünmek için mühlet istediler. Bunu kendileri için tehlikeli bulup kabul etmediklerini bildirmek üzere Hz. Peygamber’in yanına geldiklerinde baktılar ki, Resulullah (sas) Hz. Hüseyin’i kucağına almış, Hz. Hasan’ın elinden tutmuş, Hz. Fâtıma ile Hz. Ali’yi arkasına almış "Ben dua edince siz de 'Âmîn.' dersiniz." diyor. Heyet başkanı mübâheleyi kabul etmeyip cizye vererek İslâm hâkimiyeti altına girmiştir.

- Peygamberimizin bu uygulaması mülaane midir? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Necran Hristiyanları ile yapılması planlanan, ancak karşı tarafın çekinmesi üzerine yapılmayan ve Âl-i İmran 61. ayetinde belirtilen karşılıklı bedduanın adı Mübahele’dir. Bu kelime "karşılıklı Allah’a yalvarmak" manasına gelir.

Arapça’da -Allah’a yalvarmak, yakarmak, münacatta bulunmak manasına gelen- “ibtihal” kelimesi de aynı kökten gelir. Bu ayetin içinde -meal olarak- yer alan “Allah’a yalvaralım.” ifadesinden dolayı bu ayet “mübahele ayeti / ayetu’l-mübahele” olarak anılır olmuştur.

Böyle bir mubahelenin müminler arasında geçtiğine dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Ayetin “Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim seninle İsa hakkında tartışmaya girerse,..” mealindeki ifadesinden anlaşılıyor ki, bu mübahele, küfürde inat edenlere karşı ortaya konulmuş bir üsluptur.

- Mülaane ise, karı-koca arasında geçen bir husustur. Bu ayetle bir ilgisi yoktur.

Bu konu, bir erkek veya kadının -dört şahit olmadığı halde- eşine zina suçunu isnat etmesi durumunda, karşılıklı olarak kendilerini hukuki cezadan kurtarmak için kullanmaları gereken bir “hukukî prosedür”dür.

İlgili ayetin mealleri şöyledir:

“Kendi eşlerini zina etmekle suçlayıp da buna dair kendileri dışında şahit bulamayan kocalar ise, kendilerinin doğru söylediklerine dair ayrı ayrı dört kere Allah adına yemin eder, şahitlik eder, beşinci kere ise, yalancı olması halinde, Allah’ın lânetinin kendi üzerine gelmesini isterler."

"Hanımının ise, kocasının bu suçlamasında yalancı olduğuna dair ayrı ayrı dört kere Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşincide ise kocasının doğru söylemesi halinde, Allah’ın gazabının kendi üzerine çökmesini dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır.” (Nur, 24/6-9)

Bu ayetlerden birinde “lanet” diğerinde “gazab” sözcüğünün kullanılması, ikisinin aynı manaya geldiğini göstermektedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Âl-i İmran suresi 61. ayette Allah Teala'nın lanetlemesini açıklar mısınız?

Lian / mülaane nedir, hukuki sonuçları nelerdir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun