Kur'an, meleklerin, cinlerin varlığını akılla ispat ediyor mu?

Tarih: 27.02.2014 - 06:47 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İspat etmiyorsa bu Kur'an için eksiklik değil mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Bir mümin “Kur’an’da eksiklik olduğuna” inanırsa, ciddi bir iman sorunuyla karşı karşıyadır. Buna azami dikkat etmek gerekir. Neyin Kur’an’da nasıl yer alacağına karar veren beş gramlık bizim aklımız değil, Allah’ın sonsuz ilmidir.

- Melek ve cinlerin varlığı Kur’an’da yer aldığına dair daha önce sitemizde cevap verdik.

- Mesele şudur: Kur’an menkul olduğu kadar makul bir kitaptır. Yani Kur’an’ın Allah kelamı olduğu sadece nakledildiği için değil, akılları ikna ederek bu semavi kimliğini ispat etmiştir. Kırk yönden mucize olduğu; kâinatın bilgisini içine aldığı, geçmişten ve gelecekten gaybi haberler verdiği, çelişki barındırmadığı, on beş asırdan beri bir tek suresinin bir benzerinin getirilmesinin mümkün olmadığını dava ederek insanlara ve cinlere meydan okuduğu, on beş asır boyunca nüfus bakımından dünyanın en az beşte berine, yüz ölçüm bakımından dünyanın yarısına hâkimiyetini kabul ettirdiği, milyonlarca alim ve veli yetiştirdiği, keşf-u kerametlere sahip kıldığı bilinen bir kitabın bu muhtevası tamamen aklîdir, makuldur, akla hitap etmektedir ve akli delillerle Allah’ın sözü olduğunu ispat etmektedir.

Madem Kur’an’ın hem nakil hem akıl cihetiyle Allah’ın kelamı olduğu ispat edilmiştir; öyleyse söylediği her sözünün doğru olduğunu kabul etmek aklın gereğidir. Çünkü Allah her şeyi bilir ve söylediği her şey doğrudur. Madem “Cin var.” diyor, öyleyse hem naklen hem aklen cinin var olduğu sabittir.

- Bununla beraber, Kur’an’da birçok ispat şekli bizim arzu ettiğimiz cedelci/diyalektik bir üslupla değildir. Bunun da elbette bir açıklaması var. Fakat bizim bilmememiz onun olmadığını göstermez. Biz göremiyoruz diye kalkıp “eksiklik”ten söz edersek, bir yıldız böceğinin ışığını güneşin ışığıyla karşılaştırmış olacağız ki, bu tamamen akıl dışı olur.

- Aklıselim şöyle düşündürür:

a) Kur’an’da CİN adında bir sure vardır. Bu surede Hz. Peygambere (asm) cinlerin gelip Kur’an’ı dinledikleri belirtilmiştir. Madem Kur’an kırk yönden mucize olduğunu ispat etmiş bir kitaptır, öyleyse bu haber doğrudur, öyleyse cin vardır.

b) Bu surede, cinler şöyle demişler: “Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur’ân dinledik.” Akıl gaybi haberlerde emarelere bakar, bir doğruluk emaresi varsa onun doğruluğuna hükmeder. Cinlerin bu sözleri Kur’an’la tam örtüşüyor, demek ki gerçekten cinler Kur’an’ı dinlemiş ve bu yargıya varmışlar.

c) Cinler burada şu tespiti yapıyorlar: “Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız! Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler.” Cahiliye döneminde insanların cinlere sığınır olduğu, onlardan yardım almaya çalışır olduğu bilgisi tefsir, tarih ve siyer kaynaklarından öğreniyoruz. (bk. İbn Kesir, ilgili yer)

Demek ki bu sözü söyleyenler işin içinde olanlardır. Demek ki cinler bunu söylemişlerdir. Demek bu ayetler haktır.

d) “Biz göğe çıkmak istedik: Bir de ne görelim: orası sert ve kuvvetli bekçiler, şihablar, alevler, (roket gibi mermiler)le dolu! Önceleri biz göğün bazı yerlerinde oturup dinleme merkezleri edinirdik. Ama şimdi kim dinlemeye kalkışırsa, derhal kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor.” (Cin, 72/8-9)

Cinlerin göklerden(meleklerin konuşmalarından kulak hırsızlığı yaparak getirdikleri) haberlerin varlığına en büyük delil o günkü kâhinlerin varlığıdır. Ayette ifade edildiği üzere, cinler İslam öncesi dönemde çok rahat bir şekilde bu haberleri getirip bazı insanlara veriyordu. Kur’an indikten sonra, göklere kolay çıkamaz oldular. Çünkü artık orada “kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor.” Bu alevin, yani atmosferin üst tabaklarına ve yıldızlarda ateşin varlığı bu gün ilmen ispat edilmiştir. Demek ki, cinler doğru konuşmuşlar. Demek ki, cinler gerçekten vardır.

e) “Allah’ın has kulu(Muhammed), bir olan Allah’a ibadete kalkınca ve Kur’an’ı okumaya başlayınca (cinler) başına öyle bir üşüştüler ki nerdeyse birbirlerini çiğneyeceklerdi.” (Cin, 19) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, cinler, Hz. Peygamberin ibadetine ve okuduğu Kur’an’a karşı büyülenmişlerdi. Onun için gruplar halinde onun yanına sokuldular ve Kur’an’ı dinler. (bk. Taberi, Maverdi, Razi, Beydavî, ilgi yer)

- Hz. Peygamber (a.s.m)’in cinlerle görüşüp onlara Kur’an okuduğuna dair Müslim’in Sahihinde Abdullah b. Mesud’dan  sahih hadis rivayeti de vardır. (bk. Müslim, Salat, 150)

- Son olarak şunu belirtelim ki, cinlerin varlığı ta kadimden beri bilinen bir gerçek olduğu için onun ispatı cihetine gidilmemiş olabilir.

- Bir de size bir sorumuzu olacak: Sizce cinlerin var olduğuna dair nasıl bir aklî delil gösterilseydi, tatmin olurdunuz? Bu sorunuzu net olarak yöneltirseniz, memnun oluruz ve gereken cevabı vermeye gayret ederiz.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an'da kaderin ve ruhani varlıkların ispatı yapılmış mıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun