Ahzab 51. ayette, Peygambere eşleri arasında neden adalet şartı getirilmedi?

Tarih: 20.03.2014 - 10:36 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ahzab 51. ayet Peygambere eşlerine adalet şartı getirilmedi, bu bize nasıl örnek olacak?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Bu ayetteki hüküm, Hz. Peygambere mahsus olan hükümlerdendir. Nitekim, Hz. Peygamberin dört hanımdan fazla almasına verilen ruhsat da onun bu hususi hallerindendir. Keza onun için gece namazının farz olması da ona hastır. Bu hususi konularda elbette başkaları iştirak edemezler. Hususi olmayan hayatından insanlar için yeteri kadar örnekler vardır. Bunlara uyarsak Allah’ın rızasını kazanmaya yeterli iş yapmış olacağız.

- İlgili ayetin meali şöyledir:

“Ey Peygamber, eşlerinden dilediğini bir süre ihmal edip dilediğini de yanına alabilirsin. Kendisinden bir süre uzak durduğun eşlerinden birini tekrar yanına almanda sana bir vebal yoktur. Bu hal onların sevinmeleri, mahzun olmamaları, yaptığın muameleden hepsinin hoşnut olmaları yönünden daha münasiptir. Allah kalplerinizde olan her şeyi bilir. Allah alîmdir, halîmdir / her şeyi hakkıyla bilir, müsamahası boldur.”(Ahzab, 33/51)

Bu ayetten anlaşılıyor ki, Allah bunu böyle tensip buyurmuştur. Ve bu durumun eşlerinin hepsini memnun edecek bir haldir. Ayetin sonu, Allah’ın “Alîm-Halîm” (her şeyi hakkıyla bilen, müsamahası bol olan) isimleriyle bitmesi de bu konuda müminlerin Allah’ın sonsuz ilmine ve rahmet ve hikmet dolu toleransına güvenmelerinin gereğine işarettir.

Ahzab, 51. ayette vurgulanan şey şudur:

İslam’da birden fazla eşli olanların vaktini onlara eşit olarak paylaşması farzdır. Hz. Peygamber (asm) ise böyle bir zorunluluktan muaf tutulmuştur. Hem maddî hem manevî bir devlet reisi olarak ailesine karşı olduğu gibi topluma karşı da çok büyük görevleri vardı. Böyle yoğun bir çalışma temposu içerinde bulunan elçisine -imkân bulamadığı takdirde- ailesine ayırdığı vaktini eşit bir şekilde taksim etmek zorunda olmadığına dair tolerans tanımasının garipsenecek hangi tarafı vardır? Bu toleransı Hz. Peygamber (asm) kendi kendine tanımıyor, Allah ona tanıyor. Üstelik, tanınan bu ruhsata rağmen, Hz. Peygamber (asm) kendi tercihini yine de “vaktini eşleri arasında eşit ayırma” yönünde kullanmış ve bu tavrı eşlerini daha da sevindirmiştir.

Nitekim Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (asm), eşleri arasında vakit taksimatını eşit bir şekilde uygular ve şöyle dua ederdi:

“Ya Rabbî! Ben elimden geleni yapıyorum. Öyleyse elimde olmayıp yalnız senin kudretinde bulunan bir şeyi yapamadığımdan dolayı beni sorumlu tutma." (Ebu Davud, Nikah 39)

Allah’a ve Resulullah (asm)’a iman eden kimsenin bundan rahatsızlık duyulacak bir şey algılaması söz konusu olmaz. Bu konuya itiraz edenler Hz. Peygamber (asm)’e iman etmemiş kimselerdir.

Özetle, Allah, Hz. Peygambere eşlerinin yanında kalması hususunda eşit davranmaya mecbur etmediği halde, onun yine de prensip olarak bu eşitliğe riayet etmesinden dolayı hanımları sevinmişlerdir. (bk. Razî, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun