Tesiri yüz bin, yüz milyon olan salavatlar hakkında bilgi alabilir miyim?

Tarih: 21.07.2014 - 02:13 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Benim sorum tesiri yüz bin, yüz milyon olan da var hatta Allahım zatının büyüklüğü kadar Efendimize salat eyle.

- Bu salavatı şerifeler ile ilgili bilgilendirmeler yapar mısınız? Örnekler verebilir misiniz aydınlanalım.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Salavat-ı şerifelerden az bir kısmı Hz. Peygamber (asm)'in hadislerinde yer almaktadır.

Örneğin, teşehhüddeki salavat şekli bunlardan biridir.

Keza bir gün bir adam Hz. Peygamber (asm)'e nasıl salavat getirelim diye sorunca şöyle getir diye buyurdu:

“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammed(in), kema salleyte ala İbrahime ve ala âli İbrahim(e) inneke hamidun mecid.  Ve barik ala Muhammedin ve ala âli Muhammed(in) kema barekte ala İbrahime ve ala âli İbrahim(e) inneke hamidun mecid.” (Kenzu’l-Ummal, h. no:3993)

- İbn Kayyım el-Cevziye, rivayetlerde gelen değişik hadis şekillerini ve rivayetin sıhhat derecesini değerlendirdiği “Cilau’l-efham fi fadli’s-salati ala Muhammedin hayri’l-enam” adlı bir eser yazmıştır. Orada halk arasında meşhur olan veya “Delail’u-Hayrat”, “Mecmuatu’l-Ahzab”, “Cevşen” gibi bazı dua kitaplarında yer alan bazı salavatın şekli yoktur.

- Bu kitapta farklı bir salavat şekli şöyledir: İbn Mace’den naklen verilen bilgiye göre, Abdullah b. Mesud bazı insanlara: “Resulullah’a salavat getirirken, güzelce getirin, çünkü bilemezsiniz, belki bu salavatınız ona arzedilir (ki bu konuda başka hadisler de vardır)” deyince insanlar: “Peki nasıl getirelim.” dediler. Bunun üzerine İbn Mesud şöyle salavat getirmelerini önerdi:

“Allahumme’c-a’l salateke ve rahmeteke ve bereketeke ala seyyidi’l-mürselin ve imami’l-müttakin ve hatemi’n-nebbiyyin Muhammedin abdike ve resulike, imami’l-hayri ve kaidi’l-hayri ve resuli’r-rahmeti, Allahumme’b-a’shu makamen mahmuden eğbituhu bihi’evvelun ve’l-ahirun.” (bk. Celau’l-Efham, 1/59).

- Salavatla ilgili olarak sahih hadis rivayetlerinde gelen sevapların bir bölümü şöyle seslendirilmiştir: Bera b. Azib anlatıyor: Peygamberimiz (asm) şöyle buyurdu:

“Kim bana salavat getirirse (şekli ne olursa olsun), onun için on sevap yazılır, on günahı affedilir, on derece terfi ettirilir ve on köle azat etmiş gibi olur.” (Cilau’l-Efham, 1/94)

- Kanaatimizce bu gibi sahih hadis rivayetlerinde yer alan sevaplar, fazla salavat getirmemiz için yeterli bir teşvik primidir.

- Kur’an’da  müslümanların Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmelerine dair Allah’ın emri vardır. Burada salavatın şekli belirtilmemiştir. Salat ve selamın getirilmesi mutlak olarak ifade edilmiş, şekli ise insanlara bırakılmıştır. Sahih hadislerde Kur’an’ın bu emrini teyit eden ifadeler ve bazı salavat şekilleri vardır.

- Bundan anlaşılıyor ki, namazdaki şekli Peygamber Efendimiz (asm) tarafından belirlendiği için onu hariç tutarsak, insanlar bu konuda dilediği şekilde salavat getirebilirler. Yeter ki Hz. Peygamber (asm)'in şanına layık olsun.

- Bu açıdan bakıldığı zaman değişik dua kitaplarında yer alan farklı salavat şekillerinin hepsi de caizdir, diyebiliriz. İnsanlar, Hz. Peygamber (asm)'e olan savgi ve saygılarını salavatlarda da ortaya koymaya çalışmış ve onun şanına yakışan övgüleri de dizmekten çekinmemişlerdir. Bunları şefaatine nail olmanın bir vesilesi olarak kabul etmişlerdir.

Örneğin Cevşen duasında şöyle bir salavat şekli de var:

“Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin minel ezeli ilel ebedi adedi ma fi ilmillahi ve ala alihi ve ashabi ve sellim.”

(Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ezelden ebede kadar Allah’ın ilminde olanların sayısı kadar salat-u selam eyle!)

- Soruda yer alan “tesiri yüz bin, yüz milyon olan” salavatlarla ilgili hadis kaynaklarında bir bilgiye rastlayamadık.

- Bununla beraber, “Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin ala resulillahi Muhammedin (Bir milyon salat bir milyon selam resulullah’ın üzerine olsun)” şeklinde on sekiz defa tekrar edilen ve Abdulğani en-Nablusî’ye ait bir salavat-ı şerife vardır. (bk. Gümüşhanevi, Mecmuatu’l-Ahzab, İbn Arabi cildi, s.534-536)

- Bediüzzaman Hazretleri  de “Elfü elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya resululellah..." şeklinde salavat getirmiştir. (bk. Cevşen/delailu’Nur’un son kısmı)

Bediüzzaman, bu salavatı nasıl bir halet-i ruhiye içinde söylediğini özetle şöyle açıklar:

“...Gördüm ki: Gece âlemi, dünyanın yeni açılmış bir menzili gibidir. Yatsı namazında o âleme girdim. Hayalin fevkalâde inbisatından ve mahiyet-i insaniyenin bütün dünya ile alâkadarlığından, koca dünyayı o gecede bir menzil gibi gördüm. Zîhayatlar ve insanlar o derece küçüldüler, görünmeyecek derecede küçüldüler. Yalnız o menzili şenlendiren ve ünsiyetlendiren ve nurlandıran tek şahsiyet-i maneviye-i Muhammediyeyi (asm) hayalen müşahede ettim. Bir adam yeni bir menzile girdiği zaman, menzildeki zâtlara selâm ettiği gibi, 'Binler selâm sana Ya Resulallah!' demeye bir arzuyu içimde coşar buldum…” (Lem'alar, s. 271 -272)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun