İmtihan, yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimiz için mi yoksa yeterliliğimizi ölçmek için mi yapılır?

Tarih: 15.08.2014 - 01:55 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hristiyan bir siteden alıntıladım bunları. Okuyunca kafam karıştı. Burada bir hile var mı açıklayabilir misiniz?

''Sınav sizin yeterliliğinizi ölçmek için yapılır. Tanrı zamanın dışında olduğu ve tüm sonuçları bildiği, vakıf olduğu için bu anlamsız olur. Biz şu an toprağa ekilen tohumlar gibiyiz. Kimimiz Tanrı'yı ve Sevgiyi seçecek ve bol bol meyve verecek (cennet). Kimimiz ise kötü tohum çıkacak, yaban otları etrafımızı saracak ve kuruyup gideceğiz (cehennem)."

"Zaman ve diğer her şey (evet Şeytan dahil) bizim bu "oluşumuz", "olgunlaşmamız" için yaratılmış şeylerdir. Tanrı ve ruhlar alemi bizim bildiğimiz anlamda zamana bağlı olmadığı için sonuçları zaten görür. Ama Tanrı'nın sonucu bilmesi bizim özgür seçimler yapmamıza ya da olgunlaşma sürecimize etki etmez. Umarım anlatabilmişimdir. Dünya aciz bir Tanrı'nın sınav alanı değil, çocuklarının yetişmesini bekleyen bir Tanrı'nın ekim ve biçim alanıdır.''

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- İmtihan, insanların yetenekleri ve yeterliliklerinin ortaya çıkması içindir. Allah sonsuz ezeli ilmiyle elbette kimin nasıl bir performans ortaya koyacağını bilmektedir. Ancak ilim sıfatı sonuca zorunlu bir istikamet çizmez. Çünkü ilim sıfatının yaptırım gücü yoktur. İlim kudret gibi değildir.

Bu sebeple Allah’ın her şeyi önceden bilmesi, kimin netice itibariyle cennete veya cehenneme gideceğini bilmesi, insanın özgür iradesini bloke etmek anlamına gelmez.

- İmtihanda ön görülen husus, insanların fıtratlarına ekilmiş istidat ve kabiliyetlerini geliştirmek ve olgunlaştırmaya yöneliktir. Bu olgunlaşma da ancak ciddi bir imtihanla tahakkuk eder. İslam dininde (ve diğer hak olan semavi dinlerde) ki imtihanın sırrı, insanın özgür iradesiyle kendisine gösterilen iki yoldan birini tercih etmesi, doğru veya yanlış bir çizgide gitmesine zemin hazırlamaktır.

- Sanıldığı gibi, insanların kabiliyetleri kendiliğinden olgunlaşmaz ve sadece bir peygamberin (örneğin Hz. İsa’nın) yaratılmasıyla da gelişmez. Hz. İsa’nın varlığı, insanlığın olgunlaşması için yeterli bir argüman olarak kullananların özellikle bir şeyi bilmediklerini göstermektedir. O da şudur:

Eğer insanlığın kurtuluşu, sadece Hz. İsa’nın Allah tarafından yaratılması hususu olsaydı, bütün insanların aynı şekilde olgunlaşması gerekirdi. Çünkü, Hz. İsa’nın yaratılması hususu her insana aynı uzaklıktadır veya aynı yakınlıktadır.

Halbuki, bizzat Hz. İsa’ya iman eden Hristiyanların büyük bir kısmının dinden uzak bir hayat yaşamları, tarih boyunca birbirlerini öldürmeleri bu varsayımın bir hayalden ibaret olduğunun göstergesidir.

- “Dünya aciz bir Tanrı'nın sınav alanı değil, çocuklarının yetişmesini bekleyen bir Tanrı'nın ekim ve biçim alanıdır.'' ifadesi çok cahilcedir.

Çünkü: Bu harika kâinat, Allah’ın sonsuz kudret sahibi olduğunun göstergesidir.

Çünkü: Kur’an’da Allah kendisini bize onlarca defa “her şeye kadir” olduğunu anlatmaktadır.

Çünkü: İnsanların bir kısmının sınıfta kalması, öğretmenin acizliğini değil, adaletini gösterir. İnsanların bir kısmının kabiliyetlerini inkişaf ettirmemeleri -haşa- Allah’ın acizliğini değil, imtihana tabi olan herkese adil bir zemin hazırladığının alametidir.

“(Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” (Yunus, 10/99),

Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, 'Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım.' diye benden kesin söz çıkmıştır.” (Secde, 32/ 13)

mealindeki ayetler, ilahî imtihanın âdil sırrının göstergesi ve Allah’ın aciz olmadığının delilidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun